Onları hatırlamanın tam zamanı değil mi? Hz. Ali(kv) Efendimiz’in, büyük oğlu Hz. Hasan(r.a) Efendimize ömrünün sonunda yazdığı mektup.

Mektup, Nehcü’l-Belâğa’dan alındı. Kaynak: Toynak Sesini Duyunca Zebra Gelsin Aklına:

“Zamanın çetinliğini ve hayatın geçiciliğini ikrar eden, ömrü sona ermekte olan, kadere ve belalara boyun eğen, dünyanın aşırı arzularından nefret edip onlara diz çöktüren ve yarın da şu dünyadan göçüp gidecek olan fani babadan; dünyayı –varması çok zor olan bir amaç- olarak daha uyanık düşüncelere, daha hayırlı yollarla rehberlik etme arzusunda olan, ölümlü olup sevk-i tabii ile göçüp gitmişlerin yolunda ilerleyen, hastalıklara duçar ve musibetlerle çevrili olan, zülmler ve zalimlerle yüzleşmek zorunda olan, riya, hile, hıyanet ve ikiyüzlülükle karşılaşması ve onları bazen de müsamaha ile karşılaması kaçınılmaz olan, hayatı ölümle bitecek, ıstıraplara tecelligâh olacak, ölmüş gitmiş bir kişinin halefi olan ve hayatı, düşmanlarının düşmanlığı elinde bir şehit olarak bitecek olan oğula.

(…) Oğulcağızım, sen vücudumdan, canımdan bir parçasın, ne zaman sana baksam, tıpkı kendime bakıyor gibiyim. Sana bir musibet gelse sanki bana gelmiş olur; ölüm sana gelip çatsa ben ölmüşüm gibi olur. Senin işlerin benim işlerim gibidir. Bu yüzden bu tavsiyeleri kâğıda döküyorum. Ona riayet etmeni, onu muhafaza etmeni istiyorum. Ölürüm veya kalırım; ama bu vasiyetnamenin sende kalmasını diledim.

Oğlum, evvela Allah’tan kork. O’nun itaatkâr kulu ol. O’nu aklında daima zinde tut. Seni O’na bağlayan ipe sarıl ve onu hep iyi muhafaza et. Hangi bağ bu bağdan daha sağlam ve uzun ömürlüdür, hangi bağ bu denli ihtirama ve mülahazaya lâyıktır ki onun yerini tutsun.

Faydalı öğütleri tut, kalbini onlarla tazele. Takvayı benimse ve aşırı isteklerini onun yardımıyla öldür. Allah’a ve dine olan muhlis imanınla bir karakter inşa et. İnatçı, tedavisi güç, itaat sevmeyen nefsi ölümü anmakla alçalt; hayatın ve o hayat indinde sevgili olan her şeyin faniliğini gör; belaların ve talihsizliklerin ne denli gerçek olduğunu, şartların ve zamanların değişkenliğini fark et. Gelmiş geçmiş kavimlerin tarihini oku. Harap olmuş şehirler, yıkılıp gitmiş saraylar, çökmüş imparatorluklar ve geçmiş kavimlerin çürüyüp bozulmasına sebep olan şeyleri gör, anla. Sonra o insanların amellerini ve ikbal zamanlarında neler yapıp ettiklerini, neler başardıklarını, işlerini güçlerini nerede ne zaman başlattıklarını ve nasıl bir sona erdiklerini ve her şeye rağmen şu anda nerde olduklarını tefekkür et. Hayattan ne kazandılar ve insanlık refahına ne katkıda bulundular?(…)

“Oğulcuğum, yaşlandığımı fark edip zayıflık ve ihtiyarlık alâmetlerinin yavaş yavaş üstüme  çöktüğünü hissedince sana asil, faziletli ve faydalı bir hayat geçirmenin en iyi yollarını göstermek adına tavsiyede bulunmak için  acele ettim.(..)

Bu ilmi sana aktarıyorum ki aşırı tutkular, cazibeler ve hileler seni etkilemesin, vaktin ve şartların menfi değişiklikleri, seni kendi bataklığına çekip düşürmesin ve seni terbiye edilmemiş bir tay gibi ortada bırakmayayım. Genç ve taze bir zihin bakir bir toprak gibidir ki onda ekilenler bol ve bereketli bir şekilde çıkar. O yüzden zihnin tazeliğini kaybetmeden, dolmadan veya bulanmadan; sen hayatla hazırlıksız bir şekilde yüzleşmek zorunda kalmadan; gelenekten gelen birikimleri, tedvin edilmiş ilmi ve başkalarının tecrübelerini elde etmeden; kararlarını ve takdirlerini kullanmaya mecbur bırakılmadan evvel şu elimdeki ilk imkânlardan birini seni eğitip terbiye etmek için kullandım. (…)

Oğlum, unutma, sana yapabileceğim en önemli tavsiye Allah’tan korkman, kendini, sana o’nun tarafından mecbur tutulan vazifeleri ifa etmeye teksif etmen ve temiz ecdadının, takvalı ve faziletli akrabalarının yolundan gitmendir. Onlar ki düşüncelerini ve amellerini, tıpkı senin de yapman gerektiği gibi, dikkatlice süzdüler.  Bu tetkikteki azimetleriyle hayattan almaları gereken şeylerin en hayırlılarını aldılar ve kendilerine vazife olmayan şeylerden el çektiler. Aklın, tavsiyemi reddeder de sen kendi tecrübelerini edinmek istersen, kendi neticelerine varmak konusunda muhayyersin, fakat bunu ancak önündeki mevzuyu çok iyi tanıdıktan ve neticedeki kararı vermen için gereken ilmi tahsil ettikten sonra yapabilirsin. Belirsizliklerin ve şüphelerin aklını zehirlemesine izin vermemeli, şüphecilik ve hissî muhabbetler ve buğzların görüşlerini etkilemesine engel olmalısın. Unutma; bir mesele hakkında kafa yormaya başlamadan evvel Rabbinin rehberliğini niyaz et ve O’na, sana razı olduğu yola dair bir işaret vermesi için münacatta bulun, fikirlerinde bulanıklığa düşme ve dinin ahkâmı ile ilgili hakikatlere küfrü karışmasına asla müsaade etme, zira birisi seni bilinmezciliğe, ötekiyse hatalara ve günahlara götürür.(…)

“Bilesin ki oğlum, hiçbir kimse insanlığa Allah Teâla, O’nun rahmeti, merhameti, izzeti, kudreti ve kuvveti ile ilgili bizim Sevgili Peygamberimizin(S. A. V.) haber verdiği gibi bir bilgi getirmemiştir. Onun öğrettiklerine iman etmeni, onu her işte önder ittihaz etmeni ve irşadını can u gönülden kabul etmeni necatın adına tavsiye ederim. Sana bu şekilde tavsiyede bulunmakla muhlis ve muhabbetli bir nâsıh olarsak elimden gelen en iyi nasihati ettim. Emin ol ki kendi hayrın için daha iyi bir yol aramaya ne kadar çalışırsan çalış, bu dünyada abat olmak, ahirette de kurtuluşa ermek için sana tavsiye ettiklerimden daha üstününü bulamazsın.”

….

BİZDEN HABERLER

Yazar Saffet Arıcı beyefendinin vefatıyla üzüldük. Allah'dan rahmet, sevenlerine baş sağlığı diliyoruz.

…

“Konya Fikir, Sanat, Kültür Adamları Birliği Derneği”, şehrimizin köklü kuruluşlarından.

Koyunoğlu Müzesi Tarihî Konya Evi’ndeki; kaliteli, istifade ettiğimiz İkindi Sohbetleri’yle de tanınan dernek, 24 Ocak Cumartesi günü Genel Kurulunu gerçekleştirdi. Kıymetli kültür adamlarımızdan Seyit Küçükbezirci başkanlığında, yeni yönetim kurulu oluştu.

Yönetim Kuruluna, Fatma Şeref Polat, Anuş Gökçe, Sahura Yağmur Arıcan, Şafak Oğuz Çakır gibi değerli isimlerin girdiği dernekte, bundan böyle kadın sesi de işitilecek.

Kutluyor, hep birlikte nice başarılara imza atmalarını temenni ediyoruz.