Mustafa Balkan

Mustafa Balkan

‘Haysiyet Savaşı’nda Vicdanları Sorgulamak

‘Haysiyet Savaşı’nda Vicdanları Sorgulamak

Gazze’deki soykırım ve çocuk katliamı “İsrail-Filistin Savaşı” olmaktan çıktı. Filistin’de artık “İnsan haysiyetinin yeryüzünü aştığı bir savaş” yaşanıyor.

“Bana dokunmayan yılan…” felsefesini artık unutun. Kıyısından köşesinden yakın bir gelecekte bize de dokunacak bu Haysiyet Savaşı!

Daha ana karnında iken vicdanlardan yoksun vahşi bombalara maruz kalan, dünyaya gözlerini açar açmaz kuvözlerde can veren Gazzeli masum çocuklar ile evlatları kollarında can çekişirken feryat figan eden gözü yaşlı Filistinli analara; ekranlarda artık bakamıyorum.

Çünkü o kadar içim acıyor ve yanıyor ki…

Vicdanım artık el vermiyor…

O masum çocukların can verirken bakışları yüreklerimi dağlıyor…

Acılarını hissedebiliyorum artık…

Bereket ki acıyı hâlâ hissedebilecek yüreklerimiz var.

Acı, yerken insanın ağzı veya boğazını yakan acı biber gibi bir şey değil…

Acı, insana üzüntü verici, sızı, ağrı, dert, keder, ıstırap, elem, felâket, musibet, dokunaklı ve etkileyici bir şey… Topçu, “Zevk vücuttan, acı ruhtan haber vericidir” diyor.

Gazze’deki dehşet verici korkunç manzaralar karşısında ruhunuz, o acıyı hissedebiliyorsa, ne mutlu size!

Gazze’ye her bomba atıldığında gözü rahatsız eden acı renkleri görmekten artık utanır, usanır ve çekinir hale geldim! Gazze’deki masum çocukların acısı yüreğime değil dokunmak, çöker oldu!

Şu dünyada can acısı, evlât acısı, içler acısı nedir, bilir misiniz? Birde kuyruk acısı var.

İnsanlıktan nasibi olmayan İsrail ordusunun Siyonist zâlimleri, yapay zekâyı da kullanarak can alıcı noktalardan vuruyorlar. Hem de…

Acımadan,

Vicdansızca,

Haysiyetsizce…

“Can atmak” diye bir deyim var. 7’sinden 77’sine varıncaya kadar Filistinliler nereye sığınsınlar, nereye gitsinler? Kuzeyden güneye kadar bombalardan korunacak bir yerleri kaldı mı ki…

Filistinliler, işgalci İsrail güçlerine karşı vatanlarını canla başla, kanla, imanla ve kolektif tevekkül hâlinde; “Allah bize yeter!” diyerek korumaya azmetmişler.

Her gün yudum yudum şahâdet şerbeti içiyorlar!

Korkusuzca, yiğitçe, büyük bir tevekkülle ve imanla.

Mehmet Âkif ne diyordu:

“İmandır o cevher ki İlâhî ne büyüktür...

İmansız olan paslı yürek, sinede yüktür!”

***

Acıyı hissedenler olarak biraz da kendi vicdanımızı sorgulamaya ne dersiniz?

Filistinlilerle mi yoksa İsraillilerle mi “can birliği” içerisindeyiz?..

Ticarette kimlerle “can ciğer kuzu sarması” içindeyiz?..

Peki, bizin can düşmanımız kim/kimler? Okullarımızda okutulan tarih kitapları bu hususlarda neler yazıyor, neleri yazmıyor?

Müslüman Türk Milletini, 200-300 yıldan beri can evinden vuranlar kimler?..

Can pazarının yaşandığı Gazze, kâfirlerin pis ayaklarıyla çiğnediği Kudüs ve altı oyulan Mescid-i Âksa için can pahasına ne/neler yapıyoruz?

Televizyon ekranlarına can kulağı ile dinlenebilecek konunun uzmanı hatipler, İsrailoğulları ve Yahudilik tarihini bilen eski çağ tarihçileri neden çıkartılmıyor?

İslâm dünyası ve müslümanlar olarak itibarımız, şerefimiz, izzetimiz, değer ve kıymet-i harbiyemiz şu yaşanan Haysiyet Savaşı’nda hiç okunuyor mu?..

Yukarıda ifade etmiştik: İnsan haysiyetinin yeryüzünü aştığı bu savaşta, haysiyetin ineceği bir yer kaldı mı şu yeryüzünde?

Haysiyet havada…

Mutlaka bir gün bir yere inecek…

O zaman biz orada olacak mıyız, olmayacak mıyız?

Gazze dışında yeryüzünde işgal edilmedik yer kalmadı. Hepimiz işgal edildik!

Beynimizi, zihnimizi, kalbimizi, ruhumuzu işgal eden bu kanlı eli, bu habis uru ve iltihaplı çıbanı ne zaman kesip atacağız?

“Düşünüyorum, öyleyse varım” önermesinde bulunan Batılı feylozof Descartes’ten yüzyıllar önce Hz. Mevlâna; “Hareket ediyorum, o halde varım” demiyor muydu?

Şu Haysiyet Savaşında, ne zaman hareket edecek de şeref ve izzet sahibi insanlar gibi “bizde varız” diyeceğiz?..

***

Ey vahdet neredesin?

Bizim kardeşlik anlamında her türlü kutuplaşmayı ortadan kaldıracak büyük bir birliğe ihtiyacımız var. Irklarımız, renklerimiz, dillerimiz ayrı ayrı olsa da hepimiz kardeşiz!

Mevlâna Celâleddin Rûmî, “Bizim dükkânımız vahdet dükkânıdır” demiyor mu?

Aynı kaynaktan beslenen peygamberler gibi, Mevlâna, Yunus Emre, Konevî, Hacı Bayram ve Hacı Bektaş gibi aynı kaynağa inmeliyiz.

Senliği, benliği bırakıp Birlik olmalıyız.

Müslümanlar olarak aynı kaynaktan beslenmeye ihtiyacımız var. Zihnimizi kirleten Batı kaynaklarından artık kurtulmalıyız.

Apaçık olan FURKAN bize, insanın nasıl yorumlanması gerektiğini sûre sûre, âyet âyet haber vermiyor mu? Menbaı Kur’an ve hadisler olan Mesnevî de baştan sona beyit beyit insanı tefsir etmiyor mu?..

NİYÂZ

Filistinlilerin selameti için dua ediyorum. Allah (C.C.) masum çocuklara rahmet etsin. Hakk Teâlâ Filistinli kardeşlerimizi korusun ve yardım etsin. Rabbim Müslümanları İsrail'in ve azılı kâfirlerin şerrinden korusun. Düşmana korku, inanan mü’minlere güven versin.

Mustafa Balkan

Gazeteci-Yazar

06 Aralık 2023, Merhaba

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum
Mustafa Balkan Arşivi