Ebubekir Mücevher

Ebubekir Mücevher

Hak Yol İslam Yazacağız

Hak Yol İslam Yazacağız

Gönlünden sadır olan satırlarla ihya etti yüreklerimizi büyük şair.
Güzel insanlar şiir’den atlara, binerek gittiler. Yüreklerimizin gök kubbesinde hoş bir seda bırakarak gittiler.  “Lamba’da titreyen alevi”, Aşk deyince yazmayan kalemi, bazı yaraların tabipler de  çaresinin olmadığını, kulağımızın ve gönlümüzün paslı aşklarına isyankar ve öfkeli bir şekilde söyleyerek gittiler.
Zarif ve ince bir yürek.. Halk şiirinin en içten ve sade şekliyle kağıda ve yaşantıya dökülmüş hali.
“Zulüm Azrail olsa, hep Hakk’ı tutacağım Mukaddes davalarda ölüm bile güzeldir..”  diyerek ölümü kucaklayan ve hakikatsiz bütün bakışları kundaklayan bir şair.
Söz sahibi ve dava adamı Abdurrahim KARAKOÇ, kul olma davasından vazgeçmeden Rahim’e (c.c)  ve sözlerin mutlak sahibine, kavuştu.
Bütün harflerin ve alfabelerin başı sağ olsun.
Onu yazabilmek, anlatabilmek mümkün görünmüyor. Çünkü güzel söz ve lisan sahibine, eğreltili cümlelerle veda terennümlerinde bulunmak bile bir acziyete düşürüyor insanı.
Kendi ifadesiyle tanımak daha güzel olur onu. Kendisini şöyle tarif ediyordu:
“Ebedî kudretin tek sahibinden alınan emir üzerine 1932 yılında dünyaya gelmişim.
Çocukluğum şöyle-böyle geçti.
Kıt imkanlara, kıtlık yıllarına rağmen hâlâ o günleri özlerim.
Birçok kimseye o yılları anlatsam, ‘Özlenecek neresi var?’ diyebilirler, amma ben hep çocukluk yıllarımı sevdim.
Şiir yazmaya küçük yaşlarda başladım.
Zaten bizim oralarda her genç şiir yazar.
Bu tutku başka bir meşgalenin veya işin olmayışından kaynaklanıyor gibime geliyor. Ben de avareydim, boşluğumu şiirle doldurmaya çalıştım.
Benimle şiire başlayanlar yalnızlıktan, yardımsızlıktan dökülüp gittiler.

Bana gelince:

Sağolsunlar, iktidarların ve muhalefetin irikıyım politikacıları, ihtilal cuntacıları, ‘bilimsel’ cüppeliler, entelektüel züppeler, millî soyguncular, sosyete parazitleri, sermaye sülükleri, zulüm-işkence makineleri, adalet katleden hukukçular, dalkavuklar, üçkağıtçılar v.s. hep bana yardımcı oldular. Şiir malzememi veren onlar, öfkemi bileyen onlar oldular. Yardımlarını inkâr etmiyorum, fakat teşekkür de etmiyorum.
Dinsizlerin değil, din düşmanlarının, yani İslâm düşmanlarının da az yardımı olmadı. Bir bakıma dinî duygularımın kuvvetlenmesine vesile oldular.”
Sözlerini burada yazmak yeterli olabilecek sanırım. Onun kendisini ifadesi ve kendi beslendiği nehirleri, öfkelerini, isyanlarını ve sitemlerini, mücadelesini ne için verdiğini anlayabilmiş olacağız.
“Beyde makam, beyde para
Garibanda türlü yara
İnsanlığı insanlara
Sordum amma beğenmedim”
Onun beğenmediği ve asla içselleştirip sevemediği bu dünya’dan giderken bizlere bırakması gereken şudur.
Dava sahibi bir insan olmak, ve zulmete, madrabazlık, hokkabazlık ve ne kadar boşboğazlık ve derinlemesine bize ikiye bölen bütün bağnazlıklardan uzaklaşarak…
Çizdiğimiz bütün dünyevi yollardan arınıp, önce kendi benliğimize “HAK YOL İSLAM” yazabilmeliyiz.
Yazabilmeliyiz ki Abdurrahim KARAKOÇ’un satırları, sadır olsun yeryüzünde.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Ebubekir Mücevher Arşivi