Hüzeyme Yeşim Koçak

Hüzeyme Yeşim Koçak

Günün Yiğidi

Günün Yiğidi

Alkış, alkış, alkış…
Her şey olabilir; bütün şıklar mümkündür, muvafıktır. Zıtlıklar, yaşam zikzakları, eğriler -yeri ve zamanına göre- tekmili mak(b)uldür. Hem o, hem bu, hem şu.  
Bazen neyi, neye uyarlayacağınızı, hangi kuyruğa buyruğa takılacağınızı şaşırırsınız.
Alkış, alkış, alkış…
Yuvarlacık, tostoparlak bir akıl; her duruma, ayak uydurur. Ayağın duracağı yeri; menfaatler, zaaflar, ikbal, günün şartları vs. ayarlar.
Zaten saat başı aldığınız okyanuslu, dağlı haberlerden, gizli-aşikâr emirlerden, her tür tazyike müsait halinizden, dâim “hazır ol” vaziyetinizden felek şaşmıştır.
Tutkulu dans adımlarıyla ileri geri, bir sağ ayağınız yere basar, bir öteki. Bazen ikisini birden kaldırıp…düşersiniz. Ancak idmanlısınızdır. Yükseklere, sürüne bürüne çıkılır.
Alkış, alkış, alkış…
Eliniz kolunuz -birilerince- sürekli çekiştirilir durur. Bazen sek sek oynar, çokça takla atar, ama devamlı işkembeden atarsınız.
Fakat zatınızın tüm uzuvları, varlığı âlidir. Kâinata kâfidir.
Siz hep geride bırakırsınız. Her an yeni bir söylemle, cahil yığınları hayrette, şokla karşılaştırırsınız.
Alkış, alkış, alkış…
Müspet, menfi her “şeyi” içine atmaya, yüklenmeye, kıvrılmaya müsait bir yapıda,  ayarlanma harikası bir fıtrattasınızdır.
Şeddeli yenilgilerden bile bir zaferle çıkarsınız; sizi mağlup etmek kimin haddinedir.
Sattıkça, attıkça, yıktıkça arşı âlâya çıkarsınız.
Alkış, alkış, alkış…
Hayallerinizin kuvvetine; asırların kahramanları yetişemez.
 Çevrenizdekilerin, uzak yakın kulların, tükürüğünüze kurban şu dünyanın ne yöne gitmesi, günlük hayatta hangi hareketleri yapması; ayın mı güneşin mi yoksa sizin etrafınızda mı dönmesi gerektiğini bildirir kükrer, lütfeder, bazı kör talihe kahreder; lâkin kesinlikle tarihe, altın harflerle yazar yazılırsınız.
Alkış, alkış, alkış…
Daima haklı, muhakkak üstün; geçmiş, hâl ve gelecekte bilgi, strateji, politika ve halk uzmanısınızdır.
Çelişkileriniz, yüce beyninizin tartışılmaz eserleridir. Her serpintisine, toplumun tüm kesimleri “kurtuluş” niyetiyle tutunabilir. Böylece tüm “halkları”, âlemleri -kızgınlıkla-kucaklarsınız…
Nefesiniz şifalı, tepeniz karlı, eteklerinizi tutmak kârlıdır.
Alkış, alkış, alkış…
Bazen kafanız döner, fakat başta akıl, bütün hastalıklar esasen sizdeki sınırsız dehaya işaret eder.
Hatalarınızın bile -zaten günah, suç ne kelime- mutlaka bir sebebi hikmeti, kutsal bir dayanağı vardır… Kisvelerinize, gardırobunuza, boyunuza posunuza cümle âlem heyrandır.    
Egemene, biçerdövere(!) ne kadar eklemlenirse, uyarsa;  yaşadığını, anlamlandığını, gücüne ortak olduğunu sanır; sürekli taşır ve taşınırsınız.
Alkış, alkış, alkış…
“Onlar düşünmezler mi ki, kendileri büyük bir günde hesap vermek için diriltilecekler.”  (Mutaffifin, 83/4-5)
Alkış, alkış, alkış…

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Hüzeyme Yeşim Koçak Arşivi