Süleyman Küçük

Süleyman Küçük

Görünür olmak kaygısı

Görünür olmak kaygısı

Modern zamanların insanları yaşadığı türlü sıkıntı ve zorluklarından dolayı toplum içinde zamanla görünmez kılan hayatın kargaşası içinde görünür olma arzusunun tavan yaptığı bir dönemi yaşıyoruz.

Çünkü artık zamanımızda algı hayatın kendisinden daha önemli ve kıymetli olarak görülmektedir.

Bu nedenle de insanların kendilerinde olanı başkalarına göstermek istemeleri önceleri yanlış hatta günah olarak görülse şimdilerde artık olağan hale gelmiştir.

Bir de kendinde olmayanı varmış gibi gösterme sevdasına düşenler var kiasıl problem bu konuda ortaya çıkmaktadır.

Adına iletişim çağı denilen günümüzde iletişimin yazılı ve sözlü bölümü hemen hemen terk edilmiş durumdadır.

Buna karşın görsel kültürün giderek gerileyen yazılı kültürün yerini alması her geçen gün daha da artmaktadır.

Bunda geleneksel kitle iletişim araçlarının yerini yeni medya veya sosyal medya olarak adlandırılan internet ortamlarının insanların gündelik hayatlarında vazgeçilmez hale gelmesinin çok büyük etkisi var.

Kapitalizmde insan insanın kurdudur kabulü vardır.

Yani herkesin herkesle savaşı vardır demektir bu sözle kast edilen.

Devletin bir toplum düzeni oluşturmadığı dönemler için söylenmiş olan bu söz maalesef devletin hayatın her alanında görünür olduğu dönemlerde sanki devletler eliyle yeniden hortlatılmış ve insanlar birbirleriyle bir savaşa girmişçesine anlamsız bir takım sebepler nedeniyle sürekli olarak birbirlerinin önüne geçmek gibi bir durumla karşı karşıya bırakılmışlardır.

Görünüşte ilkokuldan üniversiteye kadar örgün eğitim kurumlarının sayısının artmasına yani okullaşma ve okuma yazma oranının artmasına karşın toplumda kullanılan kelime sayısının gittikçe azalması buna karşılık işaretlerle konuşma ve anlaşmanın artması kültürün nasıl anlaşıldığını göstermesi açısından oldukça önemlidir.

Gerçi şimdilerde esas olarak insanlığın kültürden ne anladığına bakmak lazım.

Bir başkasında gördüğünü kendine, milletine, memleketine, tarihine ve inancına uygun olup olmadığını düşünmeye fırsat bile bulamadan taklid etmeyi önemseyen bir kişinin nasıl bir iletişim ve etkileşim içinde olduğunu anlamak mümkün değildir.

Bu güne kadar insanlar ve toplumlar tarafından yerli ve yabancı kültür olarak adlandırılan bir olgu için bugüne kadar yapılmış teorik tartışmalar bir tarafa bırakılsa bile bu etkileşimin adını toplumsal olarak koymak mümkün değildir.

21. asrın gelişmişliği içinde olduklarını söyledikleri halde sadece çıkara dayalı ilişkilere dayalı olarak yaşadıkları hayatın insanlara sınırsız bir hürriyet hali vaat ettiğini zannederek girdikleri çıkmaz sokak onları aslında daha da yalnızlaştırmaktadır.

Bu yalnızlıktan kurtulmak adına popüler kültürün dayattığı tüketim tarzlarını, yaşama biçimlerini, eğitim kurumlarını, sağlıklı olma adına değiştirdikleri yeme içme alışkanlıklarını ve görsel medya kullanımlarını ortaya dökmeler, insanların kültürlü değil aksine kültür yoksunu olduklarını ispatıdır.

Görsel kültür denilen internet ortamlarında yer almak isterken küresel kitle kültürü oluşturmak isteyen küresel emperyalist odakların etkileşim ve iletişim adına dayattıkları ve sırf algı oluşturmaya yönelik reklamlarla oluşturmaya çalıştıkları hayat tarzları ile mevsimlik daha doğrusu anlık haz ve zevk rüzgârlarıyla yönlerini değiştirmelerinin küresel nitelikli bir soygun olduğunu da fark edememelerini doğurmaktadır.

Asına ister görsel isterse de küresel kültür denilsin insanların kendilerinde var olan maddi varlıkları veya elde etmek için her türlü kılık ve şekle girmeye can attıkları modern değerlerin görüntüsünü varmış gibi göstermeye yönelik davranışları sonunda onları hedefledikleri kitle nezdinde görünür kılsa bile küresel nitelikli bir kuşatma altına fark ettiklerinde aslında kaybettiklerini göreceklerdir.

Küresel nitelikli görselliğe dayalı kültürün ise giderek yoğunlaştığı ve her geçen gün daha da çarpıcı hale geldiği bir çağda yaşıyoruz diyerek hayatın tüm alanlarını görsel nesneler üzerinden giderek tanımlamak kültür olmadığı gibi kültürlü olmak da değildir.

 

FARKINDA MIYIZ?

Kendimiz olmak veya kendimiz olarak tanınmak bilinmeyi lanetlenmiş bir şey gibi görmek ve bundan kurtulabilmek için olmayan şeyleri varmış gibi göstermek suretiyle yüzeysel v e sahte bir yerleşiklik algısına bürünmek toplumsal alanda görünmek değil kişisel yetersizliğin ve güvensizliğin görünür halidir.

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Süleyman Küçük Arşivi