Feryadımız bunun içindir
Müslümanım diyenlere Kerim Kitabımızdaki ilk emirden dolayı okuyun denildi, neyi okuyalım dediler.
Kur’an-ı Kerim’i okuyun, Kitaptaki ayetleri okuyun, tabiattaki ayetleri okuyun, kendi üzerinizdeki Allah’ın (cc) ayetlerini okuyun, olur ki biraz olsun kitabı ve kendinizi anlarsınız denildi.
Kitabı okumak için Arapça bilmeyiz dediler, tabiattaki ve kendi üzerlerindeki ayetleri okumayı düşünmediler.
Kur’an yerine meal okuyun diyenlere kandılar ve bizim sefillerin sefilce yaptıkları çevirileri Kur’an zannedip okudular, okumakla da kalmadılar internet ortamında sosyal medya mecralarında Allah (cc) adına hüküm vermeye soyundular.
Kitabın sahibi Allah (cc) dan rol çalarak helal ve haram sınırlarını aştıkları yetmiyormuş gibi Rasulullah’tan (sav) da rol çalmayı ihmal etmediler din konusunda zırvalayan bir tayfa olarak birbirlerini bile anlamadılar.
Kur’an okumadıkları gibi okudukları meallerin farklılığını görerek ibret alacaklarına Müslümanlara uydurulmuş dini indirilmiş din olarak öğretmeye kalkıştılar.
Uydurdukları dini bu ülke insanına sahte süslemelerle satmaya kalkıştıkları yetmiyormuş gibi koskoca İslam coğrafyasındaki yaşanan hata ve yanlışlıkları öne sürerek Müslümanları tekfir etmeye soyundular.
Uyulması gereken son ilahi kelam olan Kur’an-ı Kerim’deki hüküm doğrultusunda yaşamak için yine kitapta övülmüş en güzel örnek olarak vasıflandırılan Allah (cc) Resul’üne (sav) uyun denildiğinde, ortada yaşayan Rasul mü var ki uyalım demekten geri durmadılar.
Kimileri de uyuyoruz dedikleri Kur’an ayetlerine aykırı bir biçimde Kur’an-ı Kerim’i Rasul olarak gördüklerini ilan ettiler.
Kur’an yeter diyenlerin ise çoğu meal yeter şekline evirildiler.
Müslümanların Hz. Muhammed (sav) den bu yana gelen ve sahih İslam olarak gördükleri Ehli Sünnet inancını atalar dini olarak suçlayıp, Sahabe-i Kiramdan (ra) mezhep imamlarına (ra) kadar gelip gelen tüm selefi salihini (ra) şirk ile itham ettiler.
1400 yıllık İslam dininin şiarı olan Ezan-ı Muhammediyi ve Kelime-i Tevhid ile Kelime-i Şehadeti Allah’ın (cc) isminin yanında Rasulullah’ın (sav) adı geçiyor diye şirk kelimeleri olarak tarif ettiler.
Yine 1400 yılı aşkın bir zamandır Müslümanlarca Allah’ın (cc) evi olarak görülen mescid ve camileri yıkılması gereken Dırar mescidi olarak gördüklerini söylediler.
Kur’an’da ifade edildiği şekliyle adı Salat olan emrin İslam’ın en temel ibadetlerinden olan Namaz ibadeti olmadığını, dolayısıyla da Cuma Suresindeki ayetin hükmünün bu günkü Cuma Namazı anlamına gelmeyeceği iddiasında oldular.
İnsanları İslam’a ısındırmak şöyle dursun din karşıtları ve din düşmanlarından daha kindar ve düşmanca bir tavır içerisinde İslâm yolu üzerine durup yol kesenler oldular.
Müslümanlara din öğretme konusunda çevrelerine yaydıkları hezeyanları din öğretisi olarak vasıflandırmaları bir yana kendilerini başta Hz. Muhammed (sav) olmak üzere diğer tüm Peygamberlerle (as) kıyaslayanlar oldu.
Bir cahil için özellikle de Dinin kitabı ve Peygamberi (sav) ve o Kitap ile Peygamberinin lisanı hakkında bilmedikleri konularda en güzel şey susmak olması gerekirken cehaleti açık seçik olanların cehaletleri nedeniyle susmadıklarını, hak yoldan sapmaya ve saptırmaya devam edenlerin karşısında susanlar ise, cami hocaları, din âlimleri ve ilahiyat profesörleri oldu.
Feryadımız bunun içindir.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.