Elim Saldırı
Hakkari’de meydana gelen bizleri derinden sarsan vâhim hâdisede şehit düşen vatan evlatları adına milletimizin başı sağ olsun. Mevlâ geride kalan acılı ailelerine bu ciğer yakan acıya dayanma gücü ve metâneti versin. Şehit evlatlarımıza da gerçekten şehitlik mertebesini Rabb’imiz lutfetsin. Hayatların bahârında toprağa düşen bu çiçek gibi yavrularımızın mekanları cennet olsun inşaALLAH. Ateş düştüğü yeri yakar. Bir evlat kaybetmenin acısının ne müthiş olduğunu ancak anne olanlar daha iyi anlar. Görev yapan her asker bizim kendi evlâdımız gibidir. Bu yüzden hepimizin yüreği yandı. Anaları ağlatan bütün bir memleketi yasa boğan bu hâdiseyi gerçekleştirenleri kâinâtın yüce sâhibine havâle ediyoruz ancak bunun vebâli büyüktür. Bir daha böyle olayların yaşanmaması için ilgilileri, yetkilileri görevlerini büyük bir sorumluluk bilinciyle ifâ etmelerini âcilen istiyoruz. Vatan savunması tititzlik ve ciddi bir görev anlayışı ister. Orada fedâkarca, cefâkarca görev yapan kardeşlerimize sorumsuz demek istemiyoruz âniden gelen pusu ile gerçekleşen bir durum bu. Ancak seçim zamânından beri biliniyor ki, o bölgeler hassâsiyetle üzerinde durulması gereken bölgeler. Özel olarak diğerlerinden daha çok ilgi ve alaka gerektirerek korunması gereken bir alan Hakkâri, Çukurca, Yüksekova, Şemdinli ona göre asker ve gerekli mühimmat her neyse bulundurulması gerekmez mi?
Bu son gerçekleşen hâdiseyle anlamış oluyoruz ki artık PKK’nın derdi Kürt sorunu ve şimdiye kadar hor görülen Kürtlerin haklarını almak filan değil. Onun derdi başka. Onun derdi Irak, İran, Suriye ve Türkiye’nin bazı bölümlerini içine alan geniş bir Kürdistan hayâli kurmak. Tabi bu hayal, ‘dış mihrak patentli’ teröristlerin önüne sunulan adam kurtarıcı bir reçete âdeta! Ucunda dört İslam ülkesinin topraklarında iç savaş planlanıyor ve bu ülkeler terörle uğraşsınlar ilerleme kaydetmesinler, vâr olan tüm enerjilerini bu yola sarf etsinler, kalkınamasınlar, dünyâda söz sâhibi olmasınlar isteniyor. Yanı sıra da birbirlerini öldürerek de ölebildiği kadar Müslüman ölsün hesâbının izleri bunlar.
Hükümet uzunca süredir Doğu Bölgelerinde yaşayan Kürt halkının şimdiye kadar ihlal edilen haklarını kendilerine teslim etme çalışmaları yapıyor. Anadilde konuşma, yazma hürriyeti serbest artık. Kürtçe yayın yapan televizyon kuruldu. Yasaklı Kürt aydınları rahatlıkla ülkeye gelebiliyor ve Kürt ilim adamlarının eserleri Kürtçe yayınlanabiliyor. Fakülteler bünyesinde Kürt Diline yönelik kurslar, yüksek lisans ve doktora çalışmaları yapılabiliyor. Bir Türk vatandaşına tanınan hakların aynıları Kürtlere de geliyor yeni anayasayla. Hükümet o bölgelere elinden geldiğince okullar, hastaneler, işyerleri açmada gayretli çalışmalar yürütüyor. Daha ne olsun kardeşim. Nedir sizin derdiniz? Nedir bu gözü dönmüşçesine icra edilen teröristçe öldürme, bombalama, yakıp-yıkma faaliyetleri?
Şurası bir gerçek ki, seçimden bu yana PKK ve uzantıların gerçekleştirdikleri yürek yakan olaylar aslında kendi taraftarları arasında da kendisine cephe kaybettiriyor. Ama örgüt kanın akmasında ve devâmında bir mahzur görmüyor. Kim onaylar böyle kalleş hâdiseleri. Vicdan taşıyan kimse onaylamaz. Sokağa dökülen, polis arabalarına taş atan sağa-sola saldıran gençlerinse militaristçe beyinleri yıkanmış. PKK’nın meclis uzantısı BDP şiddet sarmalının içinde bulunan bir parti. Ağızlarını açtıklarında her cümleleri nefretten oluşan kurşun sanki! Hiç yapıcı olamazlar mı, her şey bu kadar mı olumsuz? Yapılan güzel uygulamalara neden değinmiyorlar. Onların da aynen yandaşları gibi beyinleri yıkanmış. Barıştan ve özgürlükten hep dem vururlar daha kendi özgür irâdeleriyle konuşamıyorlar hep birlikte Bremen mızıkacıları gibi hep ayni şarkıyı söylüyorlar. Farklı bir düşünce hiçbir zaman dillendirilemiyor. Sonra sözüm ona (!) barış diyorlar. Barış kelimesini hangi yüzle ağızlarına alabiliyorlar doğrusu büyük bir hayretle izliyoruz kendilerini. Onlar hemen her gün cereyân eden ortalığı kan gölüne bulama hâdiselerini gönül rahatlığıyla seyrediyorlar, onaylıyorlar ve o olaylarda birçok Kürt de hayâtını kaybediyor. Bu bir savaş diyor bir tânesi hangi savaş kardeşim? Kimle savaşıyorsunuz, burası sizin ülkniz değil mi? Biz Kürtlerle yıllarca kardeşlik bilinciyle yaşadık sonradan yetme siz de nerden çıktınız? Getirmeyi istediğiniz düzen yıllar önceki tek parti düzenini çağrıştırıyor. KCK ile çizdiğiniz gayri resmi anayasa ile markist ve militarist bir düzen kurmayı hedefliyorsunuz. Bu sistemler bir zamanlar yaşandı Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği (SSCB) diye sonra halkları tarafından beğenilmedi, çöpe atıldı bu bahsettiğiniz sistem. Bugün bu sistemi yaşayan tek ülke yok. Aklınızı hiç mi kullanmayacaksınız? Rusya dâhi bu sistemle idâre edilmiyor bugün onlar da demokrasi artık diyorlar. Siz neyin peşindesiniz? Sizi kim maşa gibi kullanıyor?
Aslında mesele, son yıllarda dünyâda epeyce kendisinden söz ettiren yükselen Türkiye’nin ayağına çelme takma hâdisesidir. Burada ABD başta olmak üzere birçok ülkenin parmağı var. İsrâil esir takaslarıyla yıkılan imajına misilleme yapmış olabilir. Her ne kadar tâziye telefonları gelse de işin arka boyutu yansıtılandan farklı olduğu apaçık. Onlar söyledi bizde inandık sanki! Yine bu saldırı yeni başlayacak anayasa çalışmalarını sabote etmek de olabilir. PKK ve uzantıları yeni anayasayla Kürtlerin haklarının iyileştirilmesini istemiyorlar ki? Mış gibi görünerek onlar bu yollarla elde edilen paraların kesilmesini istemiyorlar. Zira arada müthiş rantların olduğu söyleniyor. Ayrıca Cumhurbaşkanı Abdullah GÜL’ün o bölgeye sessiz sedâsız gitmesinin ardından, ‘bölgenin asıl sâhibi biziz, bak gördün mü bir şey yapamadın. Devletin birçok birimine girdim. Hani ne yapabildin? Asıl güç benim imajını vermek’ de olabilir. Önümüzdeki günlerde kokusu çıkacaktır bu elim hâdisenin sebeblerine dâir.
Geçtiğimiz haftalarda Türkiye ABD, Suriye ve Irak’a giderek terör meselesinin çözümünü içine alan istihbarat paylaşımını da içeren çeşitli istişâreler yapmıştı. Böylece PKK’nın dış uzantılarıyla bağlantılarını keserek Türkiye PKK’yı köşeye sıkıştırmıştı. Bir yandan da kara harekatlarıyla hem içerde hem dışarıda bölgeyi tarıyor bu harekat savaş uçaklarıyla da destekleniyor. Siyasal ve sosyal açıdan Kürt halkına iyileştirmeler getiriyor. Bölge halkını devletin şefkat eliyle kucaklıyordu. Yâni devlet bu problemi çözmek için elinden geleni yapıyor. Ancak biz her zaman doğru davranışlar artarak devam edip geliştirdikçe eninde sonunda Hakk hâkim olacaktır, gerçek anlaşılacaktır diye düşünüyoruz.
Fakat şimdi sağduyu zamânı. PKK halkı ve şehit ailelerini sokağa dökmeye dış mihraklarsa bir iç savaş çıkarmaya çalışıyorlar. Aziz milletimiz ne bâdireler atlattı. Akılla, soğukkanlılıkla meseleleri değerlendirelim. Attığımız adımlara çok dikkat edelim. Provakosyanlara gelmeyelim. Taşkınlık yerine itidal içinde olalım. Teröre tepki ama nasıl? Ne yapılacaksa iyice düşünerek yapılmalı. Şu aşamada özellikle de STK’lar da daha duyarlı olmalı.
Son söz olarak şunları yazmak istiyoruz; terör arttıkça asâyişin de artması lâzım. Askeri, emniyet, jandarma, sağlık ve diğer ilgili mercîlerin mevcut hantal yapıyı âcilen yenilemesi lâzım. Terörle mücâdele yöntemleri konusunda yeni farklı alternatif arayışlar için iktidârı ve muhalefeti ile hep birlikte el ele, gönül gönüle mücâdele verilmesi gerekiyor. Zirâ ülke bir avuç çapulcunun hakkıdan mı gelemeyecek?
Tekrar aziz milletimin başı sağ olsun, bir daha böyle acılar yaşanmasın diyoruz. Ve bu elim saldırıyı kınıyoruz, yapanları kâinâtın yek sâhibine havâle ediyoruz.
Bu son gerçekleşen hâdiseyle anlamış oluyoruz ki artık PKK’nın derdi Kürt sorunu ve şimdiye kadar hor görülen Kürtlerin haklarını almak filan değil. Onun derdi başka. Onun derdi Irak, İran, Suriye ve Türkiye’nin bazı bölümlerini içine alan geniş bir Kürdistan hayâli kurmak. Tabi bu hayal, ‘dış mihrak patentli’ teröristlerin önüne sunulan adam kurtarıcı bir reçete âdeta! Ucunda dört İslam ülkesinin topraklarında iç savaş planlanıyor ve bu ülkeler terörle uğraşsınlar ilerleme kaydetmesinler, vâr olan tüm enerjilerini bu yola sarf etsinler, kalkınamasınlar, dünyâda söz sâhibi olmasınlar isteniyor. Yanı sıra da birbirlerini öldürerek de ölebildiği kadar Müslüman ölsün hesâbının izleri bunlar.
Hükümet uzunca süredir Doğu Bölgelerinde yaşayan Kürt halkının şimdiye kadar ihlal edilen haklarını kendilerine teslim etme çalışmaları yapıyor. Anadilde konuşma, yazma hürriyeti serbest artık. Kürtçe yayın yapan televizyon kuruldu. Yasaklı Kürt aydınları rahatlıkla ülkeye gelebiliyor ve Kürt ilim adamlarının eserleri Kürtçe yayınlanabiliyor. Fakülteler bünyesinde Kürt Diline yönelik kurslar, yüksek lisans ve doktora çalışmaları yapılabiliyor. Bir Türk vatandaşına tanınan hakların aynıları Kürtlere de geliyor yeni anayasayla. Hükümet o bölgelere elinden geldiğince okullar, hastaneler, işyerleri açmada gayretli çalışmalar yürütüyor. Daha ne olsun kardeşim. Nedir sizin derdiniz? Nedir bu gözü dönmüşçesine icra edilen teröristçe öldürme, bombalama, yakıp-yıkma faaliyetleri?
Şurası bir gerçek ki, seçimden bu yana PKK ve uzantıların gerçekleştirdikleri yürek yakan olaylar aslında kendi taraftarları arasında da kendisine cephe kaybettiriyor. Ama örgüt kanın akmasında ve devâmında bir mahzur görmüyor. Kim onaylar böyle kalleş hâdiseleri. Vicdan taşıyan kimse onaylamaz. Sokağa dökülen, polis arabalarına taş atan sağa-sola saldıran gençlerinse militaristçe beyinleri yıkanmış. PKK’nın meclis uzantısı BDP şiddet sarmalının içinde bulunan bir parti. Ağızlarını açtıklarında her cümleleri nefretten oluşan kurşun sanki! Hiç yapıcı olamazlar mı, her şey bu kadar mı olumsuz? Yapılan güzel uygulamalara neden değinmiyorlar. Onların da aynen yandaşları gibi beyinleri yıkanmış. Barıştan ve özgürlükten hep dem vururlar daha kendi özgür irâdeleriyle konuşamıyorlar hep birlikte Bremen mızıkacıları gibi hep ayni şarkıyı söylüyorlar. Farklı bir düşünce hiçbir zaman dillendirilemiyor. Sonra sözüm ona (!) barış diyorlar. Barış kelimesini hangi yüzle ağızlarına alabiliyorlar doğrusu büyük bir hayretle izliyoruz kendilerini. Onlar hemen her gün cereyân eden ortalığı kan gölüne bulama hâdiselerini gönül rahatlığıyla seyrediyorlar, onaylıyorlar ve o olaylarda birçok Kürt de hayâtını kaybediyor. Bu bir savaş diyor bir tânesi hangi savaş kardeşim? Kimle savaşıyorsunuz, burası sizin ülkniz değil mi? Biz Kürtlerle yıllarca kardeşlik bilinciyle yaşadık sonradan yetme siz de nerden çıktınız? Getirmeyi istediğiniz düzen yıllar önceki tek parti düzenini çağrıştırıyor. KCK ile çizdiğiniz gayri resmi anayasa ile markist ve militarist bir düzen kurmayı hedefliyorsunuz. Bu sistemler bir zamanlar yaşandı Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği (SSCB) diye sonra halkları tarafından beğenilmedi, çöpe atıldı bu bahsettiğiniz sistem. Bugün bu sistemi yaşayan tek ülke yok. Aklınızı hiç mi kullanmayacaksınız? Rusya dâhi bu sistemle idâre edilmiyor bugün onlar da demokrasi artık diyorlar. Siz neyin peşindesiniz? Sizi kim maşa gibi kullanıyor?
Aslında mesele, son yıllarda dünyâda epeyce kendisinden söz ettiren yükselen Türkiye’nin ayağına çelme takma hâdisesidir. Burada ABD başta olmak üzere birçok ülkenin parmağı var. İsrâil esir takaslarıyla yıkılan imajına misilleme yapmış olabilir. Her ne kadar tâziye telefonları gelse de işin arka boyutu yansıtılandan farklı olduğu apaçık. Onlar söyledi bizde inandık sanki! Yine bu saldırı yeni başlayacak anayasa çalışmalarını sabote etmek de olabilir. PKK ve uzantıları yeni anayasayla Kürtlerin haklarının iyileştirilmesini istemiyorlar ki? Mış gibi görünerek onlar bu yollarla elde edilen paraların kesilmesini istemiyorlar. Zira arada müthiş rantların olduğu söyleniyor. Ayrıca Cumhurbaşkanı Abdullah GÜL’ün o bölgeye sessiz sedâsız gitmesinin ardından, ‘bölgenin asıl sâhibi biziz, bak gördün mü bir şey yapamadın. Devletin birçok birimine girdim. Hani ne yapabildin? Asıl güç benim imajını vermek’ de olabilir. Önümüzdeki günlerde kokusu çıkacaktır bu elim hâdisenin sebeblerine dâir.
Geçtiğimiz haftalarda Türkiye ABD, Suriye ve Irak’a giderek terör meselesinin çözümünü içine alan istihbarat paylaşımını da içeren çeşitli istişâreler yapmıştı. Böylece PKK’nın dış uzantılarıyla bağlantılarını keserek Türkiye PKK’yı köşeye sıkıştırmıştı. Bir yandan da kara harekatlarıyla hem içerde hem dışarıda bölgeyi tarıyor bu harekat savaş uçaklarıyla da destekleniyor. Siyasal ve sosyal açıdan Kürt halkına iyileştirmeler getiriyor. Bölge halkını devletin şefkat eliyle kucaklıyordu. Yâni devlet bu problemi çözmek için elinden geleni yapıyor. Ancak biz her zaman doğru davranışlar artarak devam edip geliştirdikçe eninde sonunda Hakk hâkim olacaktır, gerçek anlaşılacaktır diye düşünüyoruz.
Fakat şimdi sağduyu zamânı. PKK halkı ve şehit ailelerini sokağa dökmeye dış mihraklarsa bir iç savaş çıkarmaya çalışıyorlar. Aziz milletimiz ne bâdireler atlattı. Akılla, soğukkanlılıkla meseleleri değerlendirelim. Attığımız adımlara çok dikkat edelim. Provakosyanlara gelmeyelim. Taşkınlık yerine itidal içinde olalım. Teröre tepki ama nasıl? Ne yapılacaksa iyice düşünerek yapılmalı. Şu aşamada özellikle de STK’lar da daha duyarlı olmalı.
Son söz olarak şunları yazmak istiyoruz; terör arttıkça asâyişin de artması lâzım. Askeri, emniyet, jandarma, sağlık ve diğer ilgili mercîlerin mevcut hantal yapıyı âcilen yenilemesi lâzım. Terörle mücâdele yöntemleri konusunda yeni farklı alternatif arayışlar için iktidârı ve muhalefeti ile hep birlikte el ele, gönül gönüle mücâdele verilmesi gerekiyor. Zirâ ülke bir avuç çapulcunun hakkıdan mı gelemeyecek?
Tekrar aziz milletimin başı sağ olsun, bir daha böyle acılar yaşanmasın diyoruz. Ve bu elim saldırıyı kınıyoruz, yapanları kâinâtın yek sâhibine havâle ediyoruz.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.