Edebiyat yolculuğumdan -2-
SARILMAK; Önemli kitaplarımdandı. Gerçekçiliğiyle, öne çıkışı ve sürüp gitmesiyle, her iki anlamda da hayatımın romanıydı. Yaşananlar o tarihte görüldüğü gibi tamamen hayatınızdaki siyah sayfalar mıydı?
Türlü okumak ve Yazma çeşidi vardı. Eylemleriniz de bir nevî yazmaktı mesela.
Ancak bu sefer özel hayatınız üzerinden bir okuma, değerlendirme ve de yazma gerekiyordu. Sırasında kalemi eline alması bile güçtü. Bir direnişi, meşum bir hastalığı, yitik ruhları, ıstırabın kanlı terini, sancılı bir süreci aktarabiliyor muydunuz?
Kederinizin hem içinde olmak, hem de dışına çıkmak. Kâğıt üstünde, soğukkanlılıkla hadiseleri, kişileri yerleştirmek ve kurgulamak. Bir yanda duygu seli, diğer tarafta beyin fırtınası ve denge, oynamanız icabeden roller…
Roman kişisi Cahide kimdi. Yazar, hangisinde gerçekti ve sizdi? Anlattığınız bir aile, şahsiyet, şehir, şahsî tarih değil de yoksa sadece sizin çıplak, kuru hikâyeniz miydi?
Bu arada vicdanınızın ve yazar kimliğinizi tırmalayan bir seste; roman ve hayatınızın en seçkin kişilerine, haklarını verebildiniz mi, yeterince anlatabildiniz mi endişesi galipti.
Sarılmak, Kütahya(Tunçbilek) ekseninde geçiyordu. Bir kara duyguya, bir ana, hazin bir döneme “hapsolmuştunuz” bazen.
Oysa Kaderin üstünde bir kader, hikâyenin üstünde bir hikâye, keder yumağının ötesinde başka bir âlem, haber, perde arkası, kazanç kapısı vardı.
Zamanla farklı okumalar yaptınız. Akan tarihle, şartlarla, bugünkü zaviyeden bakıldığında; hissiyatın, ıstırabın yüzü, istikameti de değişiyor ve dertler size neşe, ödül mü getiriyordu? Bir güzellik ve hikmet boyutunu yıllar sonra anlayabiliyordunuz.
Çilenin, sıkıntının, sabrın neticesinde bir mahsul de vardı. Asıl ürün belki sonra ortaya çıkıyordu. Elemin gamın ucu, sonucu.. bir zevk olarak tecelli ediyordu.
En güzel yanı.. siz kitabınıza, kitabınız da size bakıyordu. Ve sonra.. birbirinize sarılıyordunuz.
Sarılmak, bir roman birinciliği getirdi, edebiyat otoritelerinden gelen önemli değerlendirmelerle beni onurlandırdı. Büyük bir dileğim yerine gelmişti.
Bir diğer romanım NEFHA’yı, edebî hikâyemde, önemli bir merhale sayıyorum.
Bizim sadece maddî değil, manevî güzellik rehberlerimiz vardı.
“Nuh’un gemisi gibi olmalıyız; öyle ki bize her yaklaşan, her dokunan istifade etsin, yardıma mazhar olsun’ diyenler.
Nefha(Sadrettin Konevî Esintileri), günümüzde bile bir “nefeslenme” imkânı veren, bu Büyük Sözcülerden birini anlatıyordu.
Kelime anlamı soluk, esinti olduğu gibi güzel koku da demek olan Nefha, büyük bir mutasavvıfa, âlime, ulu bir servete Sadrettin Konevî Hazretlerine yaklaşım teşebbüsüydü.
Aşkınla irtibatlı bir dili ortaya koymaya çalışıyordu. Kalbin biraz gökyüzünde seyran etmesiydi. Yeni bir keşif tecrübesiydi. Gaybi seslere kulak vermekti.
Bir sığınak, liman, farklı bir rayiha, esintiydi. Arka değil, iç bahçeydi. Gönül çiçekleri dermekti. Bir çeşit keşif ve marifet lezzetiydi. En azından.. denemeydi.
Lâkin İlham nerelerden gelecekti?
Bu şehirde düzenlenen “Sadreddin Konevî Okumaları”, Yazarlar Birliğinde 2010 yılındaki ve yine Sadreddin Konevî türbe ve camiindeki okumalar, büyük gönül adamının menkıbelerini anlatan bir kitabın armağan edilmesi, sanırım ilklerden bir romanın Nefha’nın doğuşuna da yol verecekti. Bu tür güzel faaliyetlere herhalde devam etmek gerekti.
Birkaç adımla, tefekkürle, bilgelere yaklaşmakla neler devşirebilirdik, ne hediyeler müjdeler umulur, ne imkânlar sunulurdu. Herhalde şevkle kalemi ve ruhu, hazinelere daldırmalıydı. Sonunda huzur sükûn ve zevk bulunurdu.
HAYAT 7 RENKTİR, yeni deneme kitaplarımdan biriydi.
Bütün o anlam katmanına, rengârenk dillere; akla, aşka, güzelliğe, erdeme, inanca, umuda, çalışma ve inşaya rağmen hayat gerçekten iki renkten, siyah ve beyazdan mı ibaretti.
Gönül dillenir, ötelere geçerse, o zaman belki gökkuşağını da yakalayabilir, sadece altından değil, içinden de geçebilirdiniz. Cinsiyet ve gömlek değilse de, benliğinizin kalın ve sert derisini değiştirebilirdiniz.
Okurla buluşmak üzere olan yeni kitabım SEVDALI BİR YELPAZE ise; esasında, hikâyemdeki desen, edebî denk ve renklerden bir yelpazeydi.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.