Hüzeyme Yeşim Koçak

Hüzeyme Yeşim Koçak

Edebî hikâyeler

Edebî hikâyeler

Bir hatıra, hafızamın gizli bölümlerinden süzülüp geldi.

Değerli yazar Mustafa Miyasoğlu, onun kitaplarına yönlendirmişti. Aşkın Diyalektiği’nin müthiş etkisinde kalmıştım.

Haberi duyduğumda, sevince gark oldum. İlk defa Türk Edebiyatı’nın önemli bir yazarının eserleri (Aşkın Diyalektiği ve Hışırtı) hakkında yazıyordum ve üzerinde ismim okunan bir kitabım bile yoktu.

Cesaretsizdim, beğenileceğinden tam emin değildim. Ama Ali Haydar Haksal, yazıyı Yedi İklim dergisinde yayınladı (Öykü Ustası’ndan İki Kitap). Rasim Bey de yazıyı tutmuştu. Seneler sonra bu yazı, deneme kitabım Edibâne Süz(ül)üşler’de yer alacaktı.

İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü tarafından düzenlenen 53. Kütüphane Haftası etkinliklerinde, imza gününde aynı mekânda beraber olmak ilginç, hoş bir tevafuktu.

Artık benim de edebî bebeklerim vardı. Rasim Özdenören’e yeni romanım Nefha’yı hediye edecektim.

Seneler geçtikçe, farklı heyecanlar duyuluyor, türlü yerden bal alışlar, dalışlar, değişik yönelişler gerçekleşiyor, yelpaze genişliyor.

Fakat ilk saf dokunuşlar, herhalde artık o uzak mazideki buğulu leziz görüntüler unutulmuyor.

Sizi o delişmen coşkular, kalem tutkuları bugünlere taşıyor.

 Özel çocukların ailelerinin, hülyaları rüyaları kuşkusuz bambaşkadır. İlle de daha yakın temasta, ilişkide bulunan annelerin.

“Bazen senin gibi çocuklar mı engelli yoksa sizi ait oldukları topluma bir takım farklılıklarınızdan dolayı kabul etmeyen zihniyetteki insanlar mı diye düşünüp gülüyorum kendi kendime. Ben senden hiçbir zaman utanmadım yavrum. Seni her yere götürdüm. Hastaneye, postahaneye, bakkala, markete, telefon faturası yatırmaya. Yolda yürürken konuştum seninle, kırmızı ışıkta durmayı, yeşilde geçmeyi ekmeği parayla almayı. Hayat her zaman öğrenilecek yeniliklerle dolu geniş bir okul oldu, sana ve bana. Ben senin sayende sevmeyi yeniden öğrendim. Sevgiyi, şekillere, kalıplara sokmadan, en yalın ve en ihtiraslı haliyle yaşamayı. Çünkü ben senin sevgini çok büyük bir aşkla yaşıyorum, karşılığında yanağıma kondurduğun öpücükle. Sevginin bendeki tarifi sensin kara gözlü oğlum, Zahid’im benim.” Konya Otistik Çocuklar ve Aile. Yar. Derneği Genel Sekreteri Hicran Yağcı’nın, “Sevginin Bendeki Tarifi” yazısından.

Kütüphaneler Haftası dolayısıyla, Selçuklu Belediyesi, TYB üyesi yazar arkadaşlarımıza bir şehir turu düzenledi.

Duraklarımız arasında, Türkiye’de bir ilkin gerçekleştiği, yakında faaliyete geçecek olan Selçuklu Otizmli Bireyler Eğitim Merkezi (SOBE) de vardı.

Özel çocuklar, eğitimi, meşakkatli zorlu hayatları, hususî dünyalarıyla, mühim bir mesele.

Bu tanıklıkların, hayat tecrübesinin kitaplara dökülmesi, bilimsel yayınlarla da mevcut ve gelecek hizmetin desteklenip güçlendirilmesini temenni ederim. Başarılar dilerim.

Kitaplar iz bırakıyor, işaret ediyor, yürütüp gezdiriyor; kitaplara parmak izlerimiz geçiyordu. Mürekkep; ter döktürüyordu.

Konya Kitap Günleri, nicedir beklediğimiz özlediğimiz bir etkinlikti.

Kitaplarda, insanda gezinmek, durmak, havayı koklamak, kesişmeler, akisler, okuyuşlar, sayfalarda dolaşan nefesler…

Meslektaşlarınızdan gelen esintiler, yürekli sesler…

Bu güzel etkinliklerde pay sahibi olan, tüm yetkililere, emeği geçenlere, anlamlı kelimelerini bizimle cömertçe paylaşan yazarlara ve kitaplara ve kitaplara.. canı gönülden teşekkür ediyorum.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum
Hüzeyme Yeşim Koçak Arşivi