Edebî buluşmalardan
Nice öğretmenim içinde parlamış; birlikte geçirilen zaman genişlemiş, çoğalmıştı.
Onda bulduğum ruhî karşılık, ışık güzeldi. Gönül diliyle de her zaman tatlı ve cömertti.
Sevgi eli, yine ondan uzandı. Çok anlamlı bir hediyeyle bendenizi onurlandırdı.
Edebiyat öğretmenim Sayın Esma Canıaz’ın Tavşanlı’nın Sesi Gazetesi’nde yayınlanan bu yazısı; biraz Tavşanlı’nın sesiydi.
Mazimin çiçeklenişi, günümüze uzanan bir buketti. Uyandırıp canlandırdıklarıyla; içlerdeki madenin, masal diyarlarının, edebiyatın hülyalı kokusuydu.
Tavşanlı(Kütahya Kızı) olduğumun da nişanesiydi. Muhabbet nefesleriydi.
Minnet ve şükranlarımı sunuyor; Esma Hoca’mın ellerinden sevgiyle öpüyorum.
…
HÜZEYME YEŞİM KOÇAK
“Meslekte 41 yıl çalıştım. 35 yıl Milli Eğitimde 6 yılda Özel Yıldız Eğitim Kurumlarında öğretmenlik yaptım. İdareciliğin de her kademesinde hizmetim vardır. Bu uzun yıllara rağmen halen sınıfı özlediğimi, okulların önünden geçerken içeride ders yapan öğretmenlere imrenerek baktığımı itiraf etmeliyim.
Sınıfta çok çeşitli öğrenci tipleriyle karşılaştım. Esasen karşınızda 30 öğrenci varsa otuzu da ayrı bir dünyadır. Dersi istekli, disiplinli dinleyenler, harıl harıl not tutanlar, kıpır kıpır sırasında oturama-yanlar, parmak kaldırıp sık sık söz isteyenler, tabii bu arada silgi isteyenler, dedik ya her biri ayrı bir âlem. Onların içinde hissedersiniz farklı bir dünyadan sınıfa düşmüş, farklı bir ışıkla parlayan gözlerle de karşılaşırsınız. Bu çocukta cevher var. Yakından tanımalıyım. Üzerinde durmalıyım diye düşünürsünüz. Hüzeyme, cevher gördüğüm öğrencilerimdendi. Hali tavrı konuşmasıyla kumaşının farklılı, malum, terbiyeli öğrencilerin ayrı bir yeri vardır. Onunla edebiyat dersleri daha zevkli, daha verimli olacaktı biliyordum ama ne yazık ki Hüzeymenin Lisemizdeki öğrenciliği uzun sürmedi. Bir ay belki de daha az bir süreydi. Tahsiline Kandilli Kız lisesinde devam edecekti. Okulumuzdan ayrıldı. Uzun yıllar irtibatımız olmadı Tavşanlıyı bir ziyaretlerinde görüştük. Eşiyle de tanıştık. Eşinin Hüzeyme’ye sevgisi, şefkati, saygısıyla adeta mutlu olmuştum. Sınıfta çok az birlikteliğimize rağmen ben de derin tesir bırakmış bir öğrencimdir. Sonradan bunun nedenini düşünmüş, bu gönül bağını, ruh yakınlığına, ezel aşinalığına bağlamıştım. Aynı konularda zevk alma da elbette bizi birleştiriyordu. Hüzeyme ile farklı şehirlerde yaşıyorduk. Ama asıl olan kalp yakınlığı değil midir? Yemendeyim yanındayım, yanındayım Yemendeyim. Demez miyiz?
Edebiyat dünyasına adım atışından itibaren onu uzaktan sevgiyle takip ettim. Başarılarıyla iftihar ettim. Akçağ Roman yarışmasında birinci olduğunu gazetede okuyunca hemen telefona sarılmıştım.
Deneme, öykü ve romanlarıyla şöhret olmuştu. Yazarlık hayatı "ödüllerle dolu" Türk edebiyatı vakfının açtığı “Ö.Seyfettin Hikâye yarışmasında 1997, 2000, 2001 yılında ödül, 2002 de Beyan Yayınlarının açtığı İlk Romanlar Yarışmasında “Sindrella’nın Pabucu” isimli romanıyla üçüncülük derecesi vardır. “Sarılmak” isimli romanıyla “2010 yılı İlesam – Akçağ Roman yarışması birincisi olmuştur. 2013 te Berceste Dergisi tarafından hikâye ödülüne layık görülmüştür. Bugün velud bir kalem olarak 6 öykü kitabı, 3 roman,7 adet de denemelerini derleyen eserlerin sahibidir.
İnsan ve toplum problemlerinin dile geldiği bu eserlerde daha iyi, daha güzel bir dünya için çarpan bir kalble karşılaşırsınız.
Yazmak, geleceğe ses bırakmaktır. Mevlana “Söz tohumdur, mutlaka filizlenir” buyurur. Tavşanlımızda yetişen Sevgili kızımın külliyatı da gönüllere sevgi tohumları ekecektir. Zevkle okuyacağımız yeni eserleri bekliyoruz.”
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.