Süleyman Küçük

Süleyman Küçük

COVİD KARANTİNA PANDEMİ ÜÇGENİ

COVİD KARANTİNA PANDEMİ ÜÇGENİ

Milleti mi yoksa virüsü mü karantinaya alıyoruz diye düşünmeye başladık ya karantinanın ne olduğu veya olmadığı hakkında hemen herkesin yeteri kadar bilgisi vardır diyerek konu ile ilgili yazılacakları sona bırakarak covid ve pandemi hakkında bilinenlerin tekrar bir üstünden geçelim.

Covid 19 u tanıyan da tanımayan da bir şeyler söylüyor bu günlerde.

Coronayı bu güne kadar gelmiş geçmiş en bulaşıcı ve öldürücü bir virüs olarak tanımlayanlardan kimileri artık mevsimsel grip olarak tanımlıyorken, kimileri de en baştan beridir bu melanetin laboratuvar ortamında sağı solu oynanmış bir ahir zaman melaneti olarak tanımlamaktadır.

Elbette tanımlamalar bu kadarla da kalmayacak.

Hele biraz daha zaman geçsin Çin’den yayılan virüs pandemisinin tam anlamı ile plandemi olduğunu iddia edenlerin özellikle 5G ile ilgili düşünceleri netleşince daha gerçekçi bilgiler ortaya dökülecektir.

Pandemi konusuna gelince bizim milletimizin bu vesile ile tanıştığı PANDEMİ hakkındaki farklı tanımlar virüs konusundaki farklı düşüncelere rahmet okutturacak kadar farklılaşmış durumdadır.

Nasıl mı diyenlere biraz açalım konuyu.

Covid 19 Merkezinin Çin, Avrupa veya Amerika olduğuna takılmadan son rakamlara bakınca Dünyadaki hasta ölüm oranlarının %2.40 civarında olduğu, Türkiye’de ise hasta ölüm oranlarının %2.77 civarında olduğu görünmektedir.

Hani şu her konuda ahkam kesen DSÖ var ya işte onların ve diğer bilimsel verilere bakan merkez ve otoritelerin kabul ettikleri hasta ölüm oranları yani bilimsel pandemi salgın eşiği ise %12.0 dir.

Daha açık bir ifade ile herhangi bir hastalık nedeniyle olan ölümler %12 ve üzerinde olursa, bilimsel olarak arkasına sığınılan kelimenin yani pandeminin ilanı yapılır ve tüm ülkelerin o hastalıkla ilgili olarak yaptığı çalışmalar pandeminin kapsamına girer.

Veya başka bir ifadeyle her hastalık yayılımı veya hastalıktan dolayı olan ölümlerin miktarı yukarıda yazılan orana erişmedikçe olacak olan her ölüm bilimsel çevrelerce pandemi çerçevesi içine sokulamaz.

Ortada ister doğal olarak ortaya çıkarak nerede ise kurtuluşu olmayan ölümlere sebep olan bir virüs olsun isterse mesleğini, diplomasını ve en önemlisi de vicdanını küresel katillere satmış birilerince laboratuvarlarda insan neslinin belli bir kesimini yok etmek üzere biyolojik silah olarak üretilmiş bir virüs olmuş olsun sonuçta dost düşman herkesin bu virüse bağladığı ölümler vardır.

Sonuçta her ülkenin ölümlerinin istatistiki bilgisini tutan kurum ve kuruluşları vardır ve içinde bulunulan yıl bitince o yılda hangi hastalıktan olursa olsun tüm ölümlerin hem toplam hem de ayrıntılı bir şekilde hastalık ölüm oranları yayınlanır ve gerçekten ortada pandemi ilanın gerektiren bir durumun olup olmadığı ortaya çıkar.

İşte o zaman virüsün laboratuvarda üretildiğini iddia edenler ortaya çıkıp Covid 19 dan Türkiye’nin ortalama ölüm miktarının ne olduğunu ve 2019’da günde 1200 kişi olan ölüm sayısının 2020 de 1300 kişi gibi bir rakamla gerçekleştiğini ve gerçek ölüm rakamları gerçekten bunlar ise pandemi ilan edilmesini gerektiren Covid ölümlerinin nereye gittiğini soracaktır.

Ya da günlük ölüm sayılarının 17000 ile 18 000 aralığına gelmeden pandemi ilan edilmesinin kimin kararı olduğunu soracaktır.

Karantina meselesine gelince karantinanın ve karantina süresinin ne olduğu ile ilgili bilgi kirliliğidir.

Dünya çapında önde gelen meşhur bilimsel kabullere göre aşısı ve ilacı bulunmamış ölümcül hastalıkların yayılmasını önlemek amacıyla uygulanan karantinanın kabul edilmiş süresi kırk gündür.

Hâlbuki pandemi ilan edilmiş olmasına rağmen Covid 19 hastalarına ve temaslılarına tecrit adı altında verilen karantina süresi 14 gün yani iki hafta kadardır.

Bu bilimsel gerçekler bütün sağlık birimleri tarafından bilindiği halde covid 19 için tecrit uygulamasına ısrarla karantina adı verilmektedir.

Yani virüs meselesinde söylenen diğer bilgiler gibi pandemi ve karantina kelimelerinin kullanılması da doğru değildir.

Adı ister tecrit isterse de karantina olsun geldiğimiz durum hiç iç açıcı değildir.

Pandemide belki de ilk defa sırayla

1- Zorunlu MASKE,

2- Zorunlu HES KODU,

3- Zorunlu AŞI,

4- Uymayanlara KELEPÇE,

5- Mecburi ÇİP uygulaması gibi garip bir uygulama hayata geçirilmek istenmektedir.

Peki, bu kadar ölüm ile nereye gidiliyor derseniz nihai hedefin önce;

1- Küresel Dünya DEVLETİ,

7- Küresel KÖLELİK

8- Küresel kıyamet DİNİ olduğunu söyleyebiliriz.

Hepsine hadi yahu bunlar komplo teorisi diyenler ise

Virüsü çıkaran Çinin nasıl olup da 3 ay gibi kısa bir sürede virüsü aşısız yendiğini ve virüs nedeniyle ekonomik bataklığa giden dünyaya Bill Gates’in propagandasını üstlendiği aşıyı bulup satanın yine nasıl Çinin olduğunu düşünmeleri yeterli olacaktır.

Ömrü olanlar birlikte daha çok şeyler görecekler.

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Süleyman Küçük Arşivi