Nazmiye Gülbaş

Nazmiye Gülbaş

Cihat gidip, namaz yitince dünyevileştik mi?

Cihat gidip, namaz yitince dünyevileştik mi?

Ak Parti iktidara ilk geldiği yıllarda kimi çevreler ''Laiklik elden gidiyor'' diye yaygara yapmışlar, toplumu panik havasına sokmuşlardı. Yıllar içerisinde gördük ki, giden laiklik değil Müslümanların cihat anlayışıymış...

Peki nedir cihat?

Cihat; ''gayret göstermek, var gücüyle çalışmak, çabalamak, bir işi başarmak için tüm imkanları kullanmak anlamına gelen ''cehd'' kelimesinden türemiş bir kavramdır. Hayatın gayesi olarak Allah’a kulluk etmek, Allah ve Resulü’nün koyduğu ölçülerin fert ve toplum hayatına uygulanmasına çalışmaktan İslâm’ı diğer insanlara tebliğe, İslâm ülkesini ve Müslümanları her türlü tehlike ve saldırılara karşı savunma ve bu konuda gerektiğinde savaşmaya kadar kapsamlı bir anlam taşıyan cihad; kalp, dil, el ve silah gibi beşerî aksiyonun ortaya konulduğu her vasıta ile yapılabilmektedir. (Ahmet Özel, ''Cihad'', Diyanet İslam Ansiklopedisi, İstanbul, 1993, c: 7, s: 528) 

En büyük cihat ise nefis ile yapılandır. Yine kıtal (savaşarak) mal ve ilimle de yapılmaktadır.

Siyonizmin tüm dünyada İslam'ı terörizmle eş değer göstermesi, İslam ülkelerinde cihat anlayışının kaybolmasına neden olmaktadır. Özellikle Türkiye'de son yıllarda bazı kelimelerin yasaklanıp lügatten kaldırılması ve çoğu çevrelerce kullanılmaması cihat anlayışımızı bir hayli değiştirdi. 

Cihat, iyilikle emredip kötülükten sakındırmaktır aynı zamanda. Halbuki cihat deyince bugün ne yazık ki insanların aklına hemen terör örgütleri gelmektedir. Küresel güçler ellerindeki medya ve sermaye gücünü çok iyi kullanmaktalar. Toplumlara korku psikolojisi yayarak bütün dünyanın Müslümanlar ve İslam üzerinden algısını değiştirerek manipüle etmektedirler. 

Mamafih, Batı'ya karşı kendini korumak gayesiyle Müslümanlar (ne kadar modern olduklarını ispatlama çabasıyla sanırım) bir çok değerden vazgeçmektedir. Bazı kavramları özellikle kullanmaktan kaçınmaktadır. Böylece Hz. Ömer'in ''İnandığınız gibi yaşamazsanız, yaşadığınız gibi inanmaya başlarsınız.'' sözü tahakkuk etmektedir.

İşte Müslümanlar günümüzde bunu yaşamaktadır. Müslümanlar maalesef sekülarizm hastalığına yakalandı,  dünyevileştirirken, hayata maddeci ve çıkarcı bir gözle bakmasından mütevellit benmerkezci oldu. Merkeze kendini alarak kişisel sorumluluklardan muaf olmayı tercih ederek bireyselleşme hastalığına yakalandı. Böylece manevi değerlerimizi kayboldu. Mal, mülk makam, kariyer hırsı toplumsal sorumluluklardan imtina etmesi yanında kişisel sorumluluklarından da kaçmasına neden oldu. Kulluk sorumluluklar yitirildi ve dünyevileşti.

Bırakın dünyada olan bitenden burnunun dibindeki insanları kimsenin gözü görmüyor ve hatta  kendi aile fertlerin dahi bir kıymeti harbiyesi kalmadı.

Peygamber Efendimiz (sav): "Namaz îmanın direğidir. Cihad amelin zirvesidir. Zekât ise, bu ikisinin arasında yer alır." (Deyleminin Müsnedü'l'Firdevs"inden.) demiştir. 

Cihada elveda dedik, zekatı biz bıraktık, elimizde bir namaz kalmıştı galiba onu da yitiriyoruz.

Milli Gazete yazarlarından Mehmet Şevket Eygi Türkiye'de namaz kılmayanların oranını sık sık gündeme getirir. Mehmet Şevket Eygi 07.03.2018 tarihli yazısında; ''İslam'ın, imandan başka ikinci şartı olan beş vakit namaz kılanların nispeti=oranı yüzde 10'un altına düşmüştür.'' diyordu.

Türkiye'de yapılan bazı araştırmalar bunu doğruluyor haddizatında. Her ne kadar namaz kılanların oranı % 25 olduğu söylense de bu % 25'in çoğunun sabah namazı kılmadığı araştırma sonuçlarında yer almakta, bu da 5 vakit namaz kılanların oranını % 10'lara kadar düşürüyor.

Toplum kendisini genellikle 'dindar' olarak tanımlıyor, ancak İslami manada cehalette zirveyi  zorluyoruz. Toplumsal düzeyde namaz bilinci de düşük maalesef ya da belki hiç kalmadı.

Gençlerin pek çoğu binamaz. Esasen bir hayli genç deizmi seçiyor. Dünyaya hükmetmek arzusundaki küresel güçler deizmi bir dünya dini haline getirmenin çabasındalar. Sosyal medyada, İnternet ortamında olsun pek çok genç deizmin tesirinde kalmakta. İman, ibadet, kurallardan oluşmayan bir inanç genç nesillere oldukça ilgi çekici gelmektedir. Allah'a inanma ihtiyacı hisseden fakat, sorumluluktan kaçan gençler için deizm bir cazibe kapısıdır adeta.  Dini ve siyasi üst düzey yetkililer "Türkiye'de Deizmin yayılması uydurmadır, böyle bir tehlike söz konusu değildir" diye açıklamalar yapsa da genç nesiller için tehlike çanları çoktan çalmıştır. Muhafazakarların iktidarında Liberalizm yürürlüktedir. Liberalizm dine karşı nesillerin özgürleştirilmesi, dinden uzaklaşmasını doğuruyor. Dinde sınırlar var haramlar var, liberalizmde haram yok her yol mubah görülmektedir. Kısacası liberalizm kişisel özgürlüklerin kullanılmasıdır!
Bugün toplumda dindarlaşmadan ziyade din istismarı söz konusudur. Kimi dindarların yanlış uygulamaları gençlerin İslâm'ın evrensel ilkelerinden uzaklaşarak dinin yanlış anlaşılıp yanlış yorumlanmasına yol açarken, yeni nesillerin İslam Dininden uzaklaşmasına, deist olmasına neden olmaktadır. Yine alimlerin siyasi tercihi ve durumu insanımızı dinden soğutarak uzaklaştırmaktadır.  Dindarlaşma fıkhın uygulanması ile olur, ifade edilmesi ile değil sadece. Dindarlaşma ise fıkhı uygulayan insanların artmasıdır.

Müslümanlar olarak biran önce toparlanıp toplumsal sorunlarımıza yaklaşımımızda seküler düşünce ve anlayışlarından uzaklaşarak kendi kadim medeniyet değerlerimize dönmek mecburiyetindeyiz. Bizim inanç ve değerlerimiz, tarih ve medeniyet birikimimiz varken yapmamız gereken şey Batının bozuk ve ifsat edici düşünce ve hayat tarzını terk ederek aslımıza sığınmamızdır. Bu sığınma bir tercih değil zorunluluk halidir.

Selam ve dua ile...

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum
Nazmiye Gülbaş Arşivi