Bir gençlik şarkısı(!)
Garabet, acayip bir haber yine üzdü:
“Gençlik ve Spor Bakanlığı ile Forbes Dergisi işbirliğinde başlatılan, 30 yaş altında spor, sanat, eğitim, girişimcilik, medya, finans, hukuk ve müzik gibi çeşitli sektörlerde başarılarıyla ön plana çıkıp, "30 Altı 30" programında yer alanlara ödülleri verildi. Müzik alanında ödül Aleyna Tilki’nindi.
Tepkiler üzerine, şarkıcıya bakanlıkça ödül verilmediği açıklandı, birkaç gün önce. 30 isim, 29’a indirildi. Oysa hükümete yakın gazeteciler bile, olayı yazıp çizmiş, “O zaman Adnan Oktar’ın suçu ne, hapisten çıkarılsın?” diye eleştirmiş yermişti.
Yine iftiralar atılmış, kandırılmışlardı(!) demek ki.
Bir kere Forbes Dergisi’nin ölçüleriyle, bizim kıstaslarımız bir midir?
Amerikalılara sövülsün sayılsın ama ortak projeler geliştirecek kadar da sözünden çıkılmasın sayılsın; halkımız nasılsa ayılmaz, haltlar gözü kapalı sayılsın.
Farklı öncülere de ödül verilmiş diyebilirsiniz. Gençlere en çok kimin ilham vereceği, salonlara meydanlara dolan kalabalıklardan bellidir. Diğerlerinin esamisi bile okunmaz.
14 yaşında barlarda, içkili mekânlarda şarkı söyleyerek meşhur olan kıza böylece bir güzel(!) reklam yapıldı.
Çocuk yaştaki kızı olan aileler gözünü açsın, iyi örnek alsın; benzer yola girenleri engellemesin, devletçe mükâfatlandırılabilirler, önünü açsın!
Şarkılarında, konserlerinde satanist ögeler olan, pedofili unsurları bulunan, neresinden bakarsanız kötü örnek olabilecek bir şahıs öne çıkarıldı. Kimlerce?
Hangi “üst akıl” bizi güdüyor?
Bir tarafta dini eğitim verecek, imanı kuvvetlendirmeye çalışacağız, medeniyet havariliği filan taslayacağız. Diğer yandan, bu saçma, akıl dışı işleri yapacağız.
Hem o olsun, hem bu olsun.
Misal.. sigara haramdır deyûlar ama helaldir meydanlar nargile kafelerle dolsun.
Gençler hem Kutsal Kitap’ımızı okusun mesela, hem de bikinilerle poz versin, şeytan boynuzu takıp, (yataklarda) popo sallasın ayartsın sefayla; erkeklerimiz de en azından seyretsin canım hatta.
Hâlbuki yüksek perdeden tepeden, bu tip ödüllendirmeler; ötekini de, mânâyı tekzip eder, nakzeder, siler götürür. Herhâlde mühim değildir ki, işler yine böyle, keyiflerce emirlerce yürütülür.
Samimiyetinize kimi inandırabilirsiniz. Teşhir, değerlere aleni, haince hücum, tahkir, daha başka nasıl olabilir.
Sadece başı açık kadınlar için ne hakaretler edilmiş; başörtüsüne ne güzellemeler yapılmıştı, ne sohbetler, konferanslar dinlemiştik. Hz. Ömerleri, Hz. Haticeleri Hz. Ayşeleri dilimizden düşürmemiştik.
Lâkin şimdi gelin görün, bir de çağdaş rol modellerimizi tanıyıp b(elleyin).
Demek ki neymiş, söz gelişi çıplaklık; en azından mazur görülebilir, desteklenen bir şeymiş.
Aslında mesele, kadın erkek arasındaki gayrimeşru ilişkilerin ötesine de geçer.
Fevkalâde ileri boyutlarda ve fenalıkta eşcinsellik, satanizm, çocuklara yönelik cinsel eğilim ve saldırı gibi daha iğrenç, şenaat(kötülük) adımlarının çıkışına ve hoşgörüsüne(!) sevk eder.
Yapılan taltife, teşvike, özendirme ve yüceltmeye bakınız. Onayladığımız nedir, ahlaksızlığa arsızca bir de madalya mı takıyoruz.
Farklı farklı maskelerle, yüzlerle hem içeriye, hem dışarıya, türlü kesimlere şirin gözükmek; seçkin, keskin, rengin siyasetimizin müktesebatından icaplarındandır, iktizasındandır.
Bakmayın siz.. yedi düvelle barışıktır(!) kimimiz. Karıştır ortaya, bulamaç herze çıksın, nasılsa yeriz biz.
İşte böyle, millet ümmet ruhuyla eğlenir, istihza ederiz.
…
Meselenin önemli bir yanı da şudur.
Biz zamanlar, bambaşka bir şiddetle “Olay kadın” Güngör Bayrak’lar (Çumralı Şerifeler) çıkıp, bayrak(!) olmuştu.
Şimdi de tilkiler çıkıp, ikon olsun, muhafazakâr şehirlere şan ve şeref (!) olsun.
İki isim de, dindarlığıyla bilinen yerlerden. Bu çok daha sarsıcı, tahrip edici, yıkıcı oluyor.
Şehrin nâmı kötüleniyor. İnançla ilgili şüpheler uyanıyor. Kara bir propaganda ve proje…
Birilerinin gösterdiği dil, çirkin çirkin pis pis sırıtmaktadır.
İblisçe bir şarkı söyleniyor.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.