Süleyman Küçük

Süleyman Küçük

Bilgi ve Eğitim

Bilgi ve Eğitim

Bizim ülkemizde insanların birbirlerini karşılarken, tanışırlarken,  konuşurlarken, tartışırlarken, kavga ederlerken hatta uğurlarken bile önem verdiklerini belirtmeyi özellikle sevdikleri iki haslettir bilgi ve eğitim.

Biraz geriye gittiğimizde ülkenin geri kalmışlığı ve fakirliğinin sebebi olarak gösterilen iki mefhumdur eğitim ve bilgi.

Gelecekte de ülkemizin kalkınması ve gelişmiş ülkeler safında yer alması için her aşamasını yeniden planlayıp düzenlememiz gereken sorunumuz yine bilgi ve eğitimdir.

Kısacası yüz yılı devirmeye hazırlandığımız cumhuriyet döneminde 2023 yılının yine en baş sorunu olmaya adaydır eğitim ve bilgi düzeyimizdir.

Biz kabul etsek de etmesek de bunca bakan değişimize ve her müfredat değişiminde daha iyi olacak dediğimiz eğitim politikamızın ürettiği bilgi ve eğitim düzeyi bilgili ve eğitimli bir toplum üretemiyor.

İlkokuldan başlayarak üniversiteden mezun oluncaya kadar kafasını hayatta kendisine hiçbir zaman lazım olmayacak şeylerle doldurulan çocuklarımızın sınavlardaki içler acısı hali her şeyi göstermiş olmasına rağmen bir türlü gerçekler ile yüzleşemiyoruz.

Gerçeklerden kaça kaça geldiğimiz bu günkü durumumuz kendi ayağına taş bağlayıp suya atlayan ve yüzme bilmeyen insanın haline benziyor.

Ancak yine de hiçbirimiz eğitim ve bilgi düzeyimize toz kondurmamaya çalışıyoruz.

Bilgi ve eğitim denildiğinde uluslararası birinciliği kimselere bırakmadığı bilim dallarımız var.

Tıp gibi, din gibi, spor gibi, dış politika ve siyaset gibi.

Kısacası bir kere olsun karşımızdaki muhatabımıza bildiğim bir şey varsa o da hiçbir şey bilmediğimdir diyemiyoruz millet olarak.

Bu sebeple hayatımızın her safhasında var olan televizyon tartışma programlarının katılımcıları her zaman bir numaradır bu konuda. 

Aslında hakkını yememek için itiraf etmek gerekir ki son zamanlarda ev hanımlarının favorisi olan yemek ile spor programlarını da unutmamak gerekir sıralamada.

Kafasındaki fikrin veya tartışma anında bir anda aklına geliveren bir düşünceyi kimsenin o ana kadar düşünemediği dâhiyane bir fikir olduğunu zannedenleri gördü bu millet.

Ya da davet edildiği programda kendisine sorulan soruya cevap vermekten daha çok kendinden bahseden, kitabının alınıp okunması ile problemlerin sona ereceğini iddia eden bilim ve din adamları geçidi haline geldi tartışma ortamları.

Hatta bazıları o kadar ileri gitti ki üniversitede edebiyat fakültesi Amerikan Edebiyatı okuyup tercümanlık yapan birisi hukuk profesörüne sen hukuku yanlış biliyorsun diyebildi.

Eğitim fakültesinde sosyal bilgiler öğretmenliği eğitimi gören bir kişi elinden tutularak çıkarıldığı ekranda gelişmiş kapitalist ülkelerde ortaya çıkan sermayedarlara taş çıkarırcasına ekonomi yönetiminden ve iktisat politikalarından bahsedebildi.

Tıp veya spor konusu açıldığında yaşıtlarına göre bilgisinin ve tecrübesinin daha ileride olduğundan bahisle içinde yaşadığı dünya için vazgeçilmez birisi olduğunu kabul ettirmeye çalışacak kadar bencil bilim adamları gelip geçiyor bilim dünyamızdan.

Dini konularda söz söyleyenler ise apayrı bir kategori.

Kuranı Kerim ayetlerini Hz. Peygamberden(sav) daha iyi anladığını iddia edenlerden tutun da, Ayeti Kerimelerin Hz. Allah’ın(cc) sözü olamayacağını iddia edenlere kadar.

Veya Dini hükümlerin insanların dünya ve ahiret hayatları için düzenleyici olduğunu iddia ettikten sonra laiklik ilkesinin dinin tek koruyucusu olduğunu savunacak kadar ileri gidenler.

1400 yıllık İslam bilgi ve kültür birikimini bir kalemde silip atarak batılı müsteşriklerden aşırdığı fikirleri kendi düşüncesi gibi satmaya çalıştığında her söylediğinin dinleyiciler tarafından kabul edildiğini zanneden ukalalar da var.

Kuranı Kerimin ayetleri söz konusu olduğunda ilahiyat veya medrese eğitimi alan insanları küçümseyerek herkesten üstün olduğunu ve her zaman çok mühim şeyler bulmuş çıkarmış olduğuna inandırmaya çalışan ekran hokkabazları gördük.

Bilgi ve eğitim hayatının ortasına tek tük de olsa serpiştirilmiş olan bu kişilerin bir de “Eğitim Şart” türünden ahkâm kesmelerini de görmüşünüzdür mutlaka.

Unutmadan.  Siyasette de görmüşünüzdür eminiz.

FARKINDA MIYIZ?

İnsanların ve milletlerin özgürlüğüne yönelik en büyük tehdidin dinin toplum ve devlet hayatında yer almasından kaynaklandığını öne sürenler iş başına geldiklerinde,  siyasal sistemlerini devletin cebri seküler kuvvetleri üzerine kurdukları kapitalist modeli ikame ederler.



 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Süleyman Küçük Arşivi