Hüzeyme Yeşim Koçak

Hüzeyme Yeşim Koçak

Bana bir harf öğretenin

Bana bir harf öğretenin

Bilgi edinmenin yolu, sadece tecessüsümüzü kamçılayan şeylere yönelmek; mecburiyetler, yaşama gerekleri veya bazı kazançlar için okumak, tahsil görmekten geçmiyor.

Hayatımıza ve önümüze getirdiği şeylere itibar etmesek, anlamlandır(a)masak da, hayat iyi bir belletmen, eğitici oluyor. Ama cehaletimiz, ne olursa olsun hiç gitmiyor. Çünkü “öğrenmek” insanî ölçüler içinde hapsoluyor.  

İnsan da “sınırlı” ve “fani” bir yaratık. Mesele bu hududu ne kadar zorladığımız, kabımızı neyle doldurduğumuza bağlı kalıyor.

Cahilliğimizi kısmî gidermenin, yeni bilgilere erişmenin, en benimsemediğimiz ama metazori yollarından biri de; yalnızca sevdiğimiz, ilgilendiğimiz şeylerden değil de; hoşlanmadığımız, kaçındığımız, hesapla(ya)madığımız nice oluşların, hadiselerin çeşitli “sıkıntılı” yöntem ve şekillerde gelip bizi bulmasından ve “bilgilendirmesinden(!)” geçiyor.

Nahoş, cebrî bir tazyik… Ölümler, kayıplar, yenilgi diye nitelenenler, düşüşler. Hasılı hayattaki bin bir şey… Istırap da bir tecrübe. Çile yüklü o süreç de.

Tecrübe, aynı zamanda tercüme. Yaşadığımız o hâlin, karşılaştığımız durumun, muhataplarımızın, varlığın dilinin tercümesi, münasip bir lisanla gösterimi. Ve öğrenme. Istırapla haşır neşir olma.

 Varlığımızdan, başarı kibrimizden, mevkiimizden gelen üstenciliğimizin, tepeden bakışımızın; dolayısıyla maneviyata karşı soğukluğumuzun, artan zihnî ve kalbî mesafemizin, o süreçle giderilmeye başlaması. Zamanla oluşan ünsiyet. Bilgilenme, bilgilendirme…

Öğrenme yollarının çeşitliliği ve çekiciliği gibi, canlıdan cansıza nebatata kadar “öğretmenlerin de” farklılığı, çeşnisi…

Gözlemek, acıdan kurtuluşu özlemek(ümitlenmek), keşfetmek ve bilmek… Bazen gelişmiş bir duygunun rehberliğinde/öğretmenliğinde(meselâ muhabbetin) yetişmek ve ilerlemek.

Acılarla insan işleniyor, dünya hayatındaki sermayesini kazanıyor. Hayatın ne getireceği müphem olduğu gibi, “kader iktizası” denilen şey gerçekleştikten sonra önümüzü görüyoruz ve  “durum” hakkında bilinçlenebiliyor, o hali bilebiliyoruz.

Karşılaşma, şuur, ayıklık  meydana getirebiliyor.  Fakat sevimsiz süreci (kazayı)  yaşamamız lazım geliyor.

Bilgiyi yanlış değerlendirip, algılayabiliriz de. Yahut tamamen gözden kaçırabiliriz. Hercailik, inat, gaflet bizim başlıca özelliklerimizden… Sadece, karşılaşmanın getirdiği durumu savuşturarak, geçiştirmek veya kendimizi uyuşturmakla yetinebiliriz.

 Hatalı bir teslimiyet, murat edilen neticeyi, beklenen dersi(bilgiyi) almamızı önler. Çünkü sürece, girdaba, zora baş eğmiş, kendimizi kaptırmışızdır; halk edene, Yaratıcı’ya değil. Belâ, bizim “insaniyetimizi” yok etmiştir.

Nitekim büyük ıstıraplar yaşadığı iddia olunan nice insanla yüz yüze geliriz. Ama kişiliklerine pek az katkıda bulunmuştur yaşanılanlar.. hamlık aymazlık devam etmiştir.

Sıkıntılı durumdan kurtulup rahatlayınca, değişik atmosfer ve ortamlarda bulunmanın neticesi, içselleştirilmemiş bilgi silinip gitmiş; masivanın ve benliğimizin bize olan ilgisi(!), uyanıklığı geçiştirmiş, öğrenileni kazıyıp, tekzip etmiştir. “Acı” bizi sarsmıştır ama gözümüzü açmaya yetmemiştir.

Diğer taraftan, bilgi yanlış yorumlanıp, algılanabilir de… Ya da gözden kaçabilir. En iyisi müteyakkız olmaktır. Ele geçirileni, bize açılanı bir lütuf olarak görüp; bakış açısını daha geliştirip büyütüp, yeni bileşimlere yollara çıkabiliriz.

Derin bir dikkatle, sabrı bilmek, feragati, tevekkülü, diğerkâmlığı, en nihayetinde Hakk’ı bilmek…

Bilgi diye vahşi geçitlerden, zorlu dolambaçlardan geçmek yerine, Hakikatin tek kapısı, gönle bal çalan “aslî temel bilgi”…

Ama bunun için, sağlam kıstaslar, imanî esaslar gerekiyor.

En önemlisi, içimizdeki bir merkezin, her ne olursa olsun meseleleri; sonuçta sevgiye, hâsılaya, hayat bilgisine, marifete dönüştürmesidir. Hep zafer, nihai kazanç; “gönül eğitimiyle”…

“İnanıyorsanız” yenilmezsiniz. Baş edemediğimiz durumlar, muhtemeldir ki imtihana dâhildir ve insanî haddin dışındadır.

Ama Tanrı bize “ek kontenjan” tanıyacaktır.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Hüzeyme Yeşim Koçak Arşivi