Ayşe Aslı Duruk

Ayşe Aslı Duruk

Ay Işığında

Ay Işığında

Hemen kapımın önünde bir bahçe var. Bahçem var. Ön bahçem. Alenî, aşikâr, herkesin gözünün önündeki bir bahçe bu. Dolayısıyla, yoruma açık hale gelen bir bahçe bu. Bu kısmıyla insanı sinirlendiren... Öyledir çünkü. Görülen her şeyi yorumlayıp isimlendirerek sınıflandırmak, neredeyse bir refleks halini almış olan, iradi olmayan ve karşı konulamaz bir iştir. İlla "güzel" diyeceklerdir, ya da, "çirkin". "Bu ağaç ve çiçekler buraya çok yakışmış" veya "hiç olmuş mu?". Hoş, bahçemi bir tek benim beğenmem yeter aslında. Fakat yine de iltifatlara seviniyor ve yergilere de üzülüyorum işin aslı.

Ve bir de arka bahçem var.

Gizli bahçem... Gözlerden azade, gizli ve gelebilecek her türlü yorumdan münezzeh olan, sadece ve sadece bendenize malum ve açık bir bahcem. Gündüzün güneşi, ön bahçeme yarayadursun; arka bahçem ay ışığının billurdan salkımlari ile bezenip parladığında, dünya ötesi bir manzara ve nefes sunuyor bana. Nefes, evet. Çünkü bambaşka bir atmosferi ve kimyasi vardır buranın; masalsı ve büyülü.

Orayi anlatayım mı şimdi biraz?

Sanki sözlükteki kelimeler, orayı tam olarak anlatabilecekmiş gibi. Anlatayım mı? Ya da, gönullerin çarpık ve şehla gözleri, o manzarayı hakkıyla tasavvur edip de kesebilecekmis gibi? Anlatayım mı?

Ya da en azından, bunu bir deneyeyim mi şimdi?

Arka bahçem... Tarihi, kişisel tarihimden çok daha eskilere, hatta belki de, varlığı, betimleyebilmek için 'kadim' ya da 'antik' gibi iddiali sözcükleri kullanmak gerekeceği denli gerilere kadar uzanan, toprağının, havasının ve kimyasının bu galaksideki bir yerlere ait olduğundan ama en azından Dünya'ya ait olmadığından, adım kadar emin olduğum bahçem. Nefesinde, insanlığın bu zamana kadarki birikmiş olan ortak enerjisinin ve bilincinin ruhaniyeti bulunan ama yine de teveccüh edip benden de bir şeyleri hatta cok şeyleri kendisine ekleyen, yaşadığım sürece kullanım hakkına ve yetkisine sahip olduğum bahçem... İçindeki bitkilerin, Ay ışığına, yani dolaylı yoldan aldığı Güneş ışığının bambaşka bir yüzeyin üzerinden yansıyan parlaklığına ihtiyaç duyduğu; içinde, geçmişin anılarıyla ya da geleceğin hayalleriyle şekillenen dünya dışı ağaçların, çiçeklerin, meyvelerin ve kanatlı ve kanatsız böceklerin yaşadığı gizli bahçem.

Olur da bazen, vaktiyle oraya bir şekilde düşmüş olan bir tohumun bugün neye dönüştüğünü izlerim orada. Çoktan unuttuğum ya da varlığını bile aslında hiç bir zaman bilmediğim bir tohumun... Ki bu kısım, bahçenin en heyecan veren taraflarından birisir bana, bu özelliğiyle.

Gerçi, verim yönünden her zaman bu kadar bereketli olduğu da söylenemez, bu bahçenin. Bazen olur, bin bir emekle özene bezene, Ay ışığını en iyi alacak şekilde konumlandırarak ektiğim bir tohum ya da diktiğim bir bitki, distopik sonuçlara, hüsrana ve sayısız gözyaşına sebep olur. Bahçenin iradesi, göksel bir fermanın emrine amadedir pek tabi, kişisel özenime ya da sanrılarıma değil, yani.

Bu işleyişte, gelmiş geçmiş tüm insanlığı bağlayan fizik kanunlarının yanı sıra, gizli bir elin varlığı da mevcuttur yani. Hoş, hangi iş'te öyle değildir ki, gerçi? Ve fakat, bunu en çok da bu arka bahçenin varlığıyla bilip anlamışımdır şahsen. Sizde durum nasıldır, bilmem.

Ya da, herkesin bir gizli bahçesi, arka bahçesi var mıdır? Bilmem! Varsa ya da olsa, söyler miydiniz bunu, peki?

Peki ben söyledim mi? Eh, söyledim tabi. Ve fakat, vaktiyle oraya düşmüş olan bir tohumun bugün ne olduğu, neye benzediği, ya da, yarın ne olacakmış gibi göründüğü kısmı, bana kalsın yine de.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Ayşe Aslı Duruk Arşivi