Akparti’yi topuğundan vurmak
Topuğundan vurmak tabiri rakibi nerede ise hareketsiz bırakacak ölçüde saf dışı bırakmak anlamına gelmektedir.
Her ne kadar başlangıçta askeri bir tabir olarak kullanılmış olsa da şimdilerde hayatın her safhasındaki rekabet alanında kullanılmaktadır.
Siyasette de bu anlamda kullanılmakta olduğunu görmüşünüzdür.
Özellikle de son seçimden sonra.
Daha seçim gecesi ilk sonuçlar elde edilir edilmez muhalefet partilerinin iktidara karşı kullandıkları cümleler tam anlamı ile topuğundan vurmakla eşdeğerdir.
Tek parti iktidarını kaybeden Akparti genel başkanının balkon konuşması da bir taraftan kendi partisine moral vermeye dönük olsa da, diğer taraftan da muhalefeti birbiri ile bir araya gelemeyecek ölçüde topuğundan vurmaya yönelik sözlerle dolu idi.
Seçimden bu yana geçen zamanın hiçbir şeyi değiştirmemiş olduğu bayram nedeniyle siyasilerden gelen bayramlaşma(!) açıklamaları ile bir kere daha ortaya çıktı.
Güya mübarek bayram günlerinde birbirlerine bayram ziyareti yaparak iyi dileklerini sunan siyasiler dikkatle seçtikleri sözcüklerle hem karşılarındaki partileri bir kez daha test etme imkânı buldular hem de rakiplerini topuğundan vurmaktan geri durmadılar.
İktidar partisi seçim sonuçlarının getirdiği toz duman henüz ortadan kaybolmadan neyi kaybedeceğini çok iyi bildiği için kendince bir takım algı operasyonlarına girişmekte gecikmedi.
Muhalefet partilerinden birindeki iktidar açlığı da bu durumu daha belirgin hale getirmektedir.
Her ne kadar bütün muhalefet partileri iktidar açlığı çekiyor olsa da Akparti ile yapılacak koalisyonun bu açlıklarına çare olamayacağı da belirgin hale gelince farklı topuk harekâtları ortaya konuluverdi.
İktidar partisinin en başta gelen topuk harekâtı erken genel seçim düşüncesidir.
Her ne kadar erken genel seçime parçalıda olsa koalisyonun büyük ortağı olarak iktidar olarak gitmek isteyen Akparti bu algısını kamuoyuna yansıtmış gibi gözükse de diğer muhalefet partisinin de aynı stratejiyi uyguluyor olması nedeniyle hayli uzun düşünmek zorunda.
Bir taraftan doğuda terör örgütü yandaşlarına gösterdiği yumuşak yüz ve asayişteki hareketsizlik nedeniyle pek çok milletvekilini 4. Partiye kaptıran iktidar partisi şimdi tam anlamı ile bir yol ayrımına gelmiş bulunmaktadır.
İktidar partisinin erken genel seçime gitmesi halinde ayağına sıkacağı birinci kurşun alacağı oy oranı olacaktır.
Çözüm süreci çalışmaları nedeniyle kaptırdığı milletvekillerini geri alma düşüncesi ile gideceği bir erken seçimde şimdi aldığına yakın bir oy alması ve bir kez daha tek başına iktidar olamaması halinde geçmişte Anap’ın başına gelen çözülme süreci, çok önem verdikleri çözüm sürecinden daha hızlı olacaktır.
İkinci kurşun ise ekonomik alanda olacaktır.
Seçim sonrası piyasalarda beklenen rahatlamanın oluşmaması nedeniyle ekonomik verilerin kötüleşmesi özellikle de yaz dönemindeki taze meyve ve sebze ihracatının önemli ölçüde düşmesi kötü giden ekonomiyi daha da kötüleştirecektir.
Bu durum özellikle de dar gelirli vatandaşları bir taraftan kötü hayat şartlarına itelerken, diğer taraftan iktidarın sıkı para politikasına devam etmesi halinde vatandaşın muhalefet partilerinin gerçekleşmesi mümkün olmayacak ölçüde bol keseden verecekleri seçim vaatlerine bir önceki seçimden daha fazla yönelmesine bile sebep olabilecektir.
Muhalefet partilerinin ayaklarına sıkılacak kurşunlara gelince.
Erken genel seçimde vatandaşlarda siyasilerin bir önceki seçim sonuçlarını doğru okuyamadıkları ve birbirlerine karşı yaptıkları yıkıcı muhalefet nedeniyle hükümetsiz kalma durumunun ortaya konulması halinde Akparti’nin tekrar alternatifsiz görülerek tek başına çoğunluğu elde etmesi hali, muhalefeti sadece topuğundan vurmaz, bazılarını siyasi mevta haline bile getirebilir.
Bu hal ve şartlarda koalisyon oluşturmanın mı, erken genel seçime gitmenin mi iktidar partisini topuğundan vuracak kurşun olduğunu yaşayarak göreceğiz artık.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.