Ahmet Rasim’den Çocuklara Özel Talimatlar
Okurken hüzünlendiğimiz, fakat özlediğimiz, yaşama sevincini hissettiren, yumuşak, tatlı bir üslup, muzip cümleler. Tebessüm uyandıran, müşfik, sarıp sarmalayan satırlar.
1864’de doğan 1932’de vefat eden Gazeteci tarihçi, yazar Ahmet Rasim; hayatına, müzik sahası dâhil, farklı türlerde pek çok eser sığdırmış bir kabiliyet…
Ramazan ayında, hoş bir esinti, Ahmet Rasim’den… Çocuklarımıza sesleniyor:
“Çocuklar bir daha söylüyorum. Sözüme dikkat edin. Beni dinleyin. Bayram geliyor.
‘Elbise isteriz!’ diye sızlanın, söylenin, mırıl mırıl mırıldanın, somurtun, homurdanın, bunlar yetmezse sıcak odadan çıkıp avluda gizli gizli ağlayın, sofraya oturmayın yemeği herkese zehir edin. Babanız kızsın, size dayak atsın, siz yine de aldırmayın fakat dayağın acısıyla ağlayın. Büyük anneniz meraklansın, küçük kardeşiniz size baksın ve o da başlasın, arada komşunun oğlunu da azdırın. Analarınız boyunlarını büksünler, ‘Efendi! Çocuğu üzüyoruz.’ desinler de evde kavga çıksın. Babanız, ‘Almayacağım’ diye bağırsın. Kayınvalide atılsın, ‘Bizim damat kadar cimrisini görmedim.’ diye söylensin. Bir patırtı da böyle kopsun. Fakat unutmayın ha! Siz yine tepinin, sızlanın, evi çın çın öttürün. Yayık seslerle, ‘Elbise isterim’ diye var kuvvetinizle bağırın, feryat edin, ağlarken makam değiştirerek, duvara doğru dönerek uluyun, gözünüzden yaşlar insin, hıçkırıklarla, ‘hık hık’larla uzatın. Yoksa başka türlü elbise alınmaz. Geçen bayram ki elbiseyle kalırsınız. Elli atmış para harçlığa kulak asmayın. Onlar gelip geçici şeylerdir, çabuk biter. Yirmi paralık bilye, otuz paraya lastik top, on paralık poğaça… Yine siz eli boş, sırtı çıplak, yalın ayak kalırsınız. Sonra karışmam. Şimdilerde önceden olduğu gibi okul kapamaları da yok. Bayramda bir yere çıkamazsınız. Dönme dolap, salıncak, ecel beşiği, atlıkarınca, feleğin merkebi, Mercan’ın atı, top, Süleyman’ın arabası, macuncu fırıldağı sizin için hazırlanıyor. Şekerciler, fıstıkçı hacılar, koz helvacısı, keten helvacısı, köşedeki aktar, karşımızdaki bakkal sizin gelmenizi bekliyor. Hadi göreyim sizi tepinin. Sonra halanıza, teyzenize, büyükbabanıza gidip, el öpüp mendil ve para alamazsınız. Öteki mahallenin çocukları sizinle eğlenirler. Pederinize anlatın, ‘Felsefede buna ‘hayati rekabet’ derlermiş.’ deyin. Çabanızın övülmesini isterseniz imsakten sonra, sabaha karşı uyanıp yine ağlayın. Oruç babanızın başına vursun. Divane gibi evden fırlasın. Fakat bu kadarı da yetmez. O fırlar fırlamaz siz de arkasından terliklerle fırlayıp, ‘Ee! Ee!’ diye ağlayarak arkasından yürüyün. Sizi kovalarsa kaçın. Mahalle kahvesinin önüne kadar peşinden gidin. Bekçiyi gözetleyin, yakalar ha! Sucudan sakının, tutar ha! Zira o sizden suludur. Bakkalı yabana atmayın, kurnazdır. Manavı nasıl olsa aldatırsınız. Koşar gibi yapıp, elma küfesine kendinizi atın. Birkaç tane alınırsa mubahtır. Hem dimağa çeşni verir. İmam efendi tutmaya kalkışırsa hem kaçın hem de iki yumruğunuzu birbirine vurarak, ‘Elif, be, te, se, cim, dallı köşe’yi okuyun. O size yanaşamaz.
Kayyum işe karışacak olursa, ‘Kayyum başı, kayık başı!’ nağmesini tutturun. Onu da defedersiniz.
Müezzin yobazdır. Onunla iyi geçinin. O koşarsa yalvarın.
‘İnşallah imam olursun, tutma beni’ diye ricalarda bulunun. Lakin bu arbedeyi aşırır aşırmaz evde sessiz tavrınızı koruyarak, mahzun mahzun gezinerek, ne derlerse onu yaparak, gündüzden iyice karnınızı doyurarak, güç toplayarak akşama hazırlanın. Topa beş kala yine başlayın. Evde çömlek hesabına göre bayrama sekiz, büyük validenin düğümüne göre dokuz, müneccimbaşı takviminde sekiz, mini mini takvimde dokuz gün var. Ne yapılacaksa bu esnada yapılır. Sonra aralık ayında güme gidersiniz. Kurban Bayramına kalırsınız. Babanıza büyük tövbeyi, küçük tövbeyi şimdiden ettirin.(…)
Hadi göreyim sizi çocuklar. Sizin için düzenlediğim programın dışına çıkmayın.” (Ahmet Rasim, Şehir Mektupları)
Hazret, muzır tavsiyelerde mi bulunmuş. Siz asıl zamane çocuklarının elektronik dadılarının, medyatik ebeveynlerinin öğütlerine(!) bakın. Neler neler göreceksiniz.
Ayrıca bugün, müthiş bir isteme hevesindeki, sevgili çocuklarımızı neyle kandırabiliriz bilemiyorum.
Son sözü yine yazarımız söylesin: “Cenab-ı Hak mübarek oruç ayını, kadın ve erkek, bütün müminlere uğurlu kılsın, âmin!”
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.