Süleyman Küçük

Süleyman Küçük

Ya aşı ya test

Ya aşı ya test

Eskiden devlet zorla yaptırılacak bir iş oldu mu bir şekilde kanun, görev falan diyerek işleri silahlı kuvvetlere yaptırılırdı bu ülkede. İhtilaller böyle oldu, post modern darbeler de hep böyle oldu geçmişte, hatta tek parti iktidarı döneminde kılık kıyafet, dil devrimi, Türkçe Ezan ve Türkçe İbadet hep böyle oldu. Sonraları modernleşme ve demokratikleşme adına silahlı kuvvetlerin yerine silahsız kuvvetler ikame edilmeye çalışıldı ve başarısız denemelerden sonra eski usule dönülmedi ama gelinen noktada zorlama devlet kurumlarının desteklediği aşılı kuvvetler tarafından zorlama yapılıyor artık. Aşı olmak zorunlu değil açıklamalarına bakmayın siz. Aşı zorunlu değil de, insanları aşı olmaya zorlama aracı olan test zorunlu tutuldu bu defa devlet tarafından. Dünyanın en büyük(!) ve en tehlikeli(!) pandemisine sebep olduğunu iddia ettikleri "mevsimsel grip" virüsünü tespit edebilmek için, PCR testine ihtiyaç duyulan garip bir çağda yaşıyoruz. Dünya hiçbir dönemde böyle bir tiyatro görmedi. Çünkü yüzlerce yıldır aslı grip olan bir salgın hangi testle tespit edildi diye soran yok.

Test dediğiniz şeyin mucidi olan Kary Mullis, ''PCR testini bulaşıcı hastalıklar tanısında kullanamazsınız'' açıklamasını yapmış ve covid süreci başlamadan 2 ay önce ölü bulunmuştu.

Sonucu şaibeli olan bu testin amacının haftada 2 kez burnuna çubuk sokmak yoluyla aşıya zorlamak olduğu artık açık seçik ortaya çıkmıştır. Aslında yazılı ve görsel basın ile DSÖ nün gönüllü kölelerinin aşısızlara dönük algı yönetimlerini de unutmuş değiliz. Hele prof. ünvanlı bir birinin “aşı olmayanları yabani hayvan gibi uzaktan tüfek ile aşılayalım, hayvanlara böyle yapardık" demesini asla unutmadık ve unutmayacağız. Ruhsatsız bir sıvı olarak bilinen aşılarda kişisel onay var, devlet sorumluluğu yok. Ruhsatlı olup olmadığı belli olmayan testte zorunluluk olduğu onay yok ama aşı için dolaylı bir zorunluluk var. Görünen o ki yayınlanan genelgeden sonra 6 Eylül itibariyle millete rağmen bir sürek avı başlatılacak ve normalleştik denilen hayatta aşı olmayanlara büyük baskılar yapılacak. Virüs, kullanılan ilaçlar, testler, aşılar konusundan neredeyse her geçen ay değişen ve nereye baksan bir tutarsızlık, bir şaşkınlık halini ifade eden fiili bir durum var derseniz, onun sebebi de ihtimaldir ki aşıların yan etkisidir denilebilir. Gören gözler için ortada öylesine büyük çelişkiler var ki.  Aşı virüsten korur dediler korumadı. 2. Doz gerekir dediler yeterli olmadı. 3. Dozu diğer aşıdan yapılırsa koruyuculuğu daha fazla olur dediler oda olmadı. Milyonlarca insan 2 doz hatta 3. doz aşıyı oldu, hastalık devam ediyor ve bu gidişle kaçıncı doz aşı gerekir diyecekler belli değil. Şimdilerde aşı olmayanlar hastalık bulaştırıyor diyorlar. Aşı olanlar korunuyordu ise bu bulaşma iddiası nereden geliyor diye soran da yok. Virüs değişiyor ve şu an deltaplus varyantı kepazeliği gündemde, yarın latin alfabesinin başka bir harfi ile tanımlanacak varyanta karşı insanlar nasıl korunacak belli değil.Yani kısacası iddia ettiğiniz gibi aşılar yeni varyantlara karşı bir koruma sağlıyorsa neden aşı olmayanların peşine düşüyorsunuz? Dışarı çıkıp baktığınızda Millet aşı olan ve olmayanlar diye 2 ayrı kampa bölünmüş ve neredeyse aralarında bir cadı avı başlamak üzere. Şu aralar gündemden düşürülen Mitterrand’ın danışmanı Jacques Attali’nin makalesindeki “Gelecekteki sorun, nüfusu azaltmanın bir yolunu bulmak olacak” ifadesi ile Bill Gates'in “aşı yolu ile dünya nüfusunu azaltacağız” sözlerini tekrar hatırlamanın zamanıdır. Kim ne derse desin dünyada farklı yollarla zorunlu hale getirilmeye çalışılan ruhsatsız sıvılar yolu ile kabala öğretisine göre tek dünya devletini kurmanın önündeki en büyük engel olan nüfusun azaltılarak siyonizm krallığına giden yola taşların adım adım döşenmeye çalışıldığına inanıyoruz.

Geçmişte de bu Millete aba altından sopa göstermeye çalışanların sonlarının da hep hüsran olduğunu da gördük, Millete "köpek" benzetmesi yapanların aslında niyetlerinin kendileri gibi düşünmeyenlere karşı bir soykırım hazırlığında olduklarını ve sonlarının da hüsran olacağını biliyoruz. Kuş gribi rezaletinde insanları GDO’lu yemle beslenen, hormonlu, antibiyotikli global şirket tavuklarına mecbur bırakmak için milyonlarca yerli ve milli kanatlıyı yaktıran, DSÖ nün itiraf ettiği domuz gribi sahtekarlığında ise alerjik ve sakat bırakma ihtimali gizlenerek hamile kadınları aşılatan, doğruyu söyleyen insanlara karşı ise sinirli bir ruh hali içinde çemkiren karanlık odakların figüranlarının ifşa edilmesini istiyoruz. Kimseye aşı olun ya da olmayın demeyen, inancı gereği yaşanan süreci sorgulayıp şüpheleri bulduğu şeylerden uzak duran insanları “vebale giriyorsunuz” veya “siz doktor musunuz” diyerek suçlayanların acaba akıllarına “Bill Gates doktor mu” diye sormak da mı gelmiyor? 1000 yıl sürecek dedikleri 28 Şubat günlerinin kudretli zalimlerinin hapse atılmaya başladığı bu günlerde Bill Gates, Attali ve cümle DSÖ emir erlerinin de akıbetleri de yakın olsun.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
4 Yorum
Süleyman Küçük Arşivi