Süleyman Küçük

Süleyman Küçük

Üsve-i Hasane Hz. Muhammed (SAV)

Üsve-i Hasane Hz. Muhammed (SAV)

Cenabı Allah’ın(cc) âlemlere rahmet olarak gönderdiği Peygamberimiz Hz. Muhammed(sav)in doğum yıldönümünü bir kez daha idrak ettiğimiz için sonsuz şükürler ve hamdü senalar olsun.

"Allah’ın(cc) Resulünde(sav) sizin için güzel bir örnek vardır” ayeti bizim mevlidi nebiyi idrak için yapılan tüm hazırlıklar ve yazılıp çizilenler için yeterli sebeptir.

Kuran ayetlerinde Hz. Peygamberimiz için sayılan özellikler genelde ahlak ve fazilet örneği olarak anlaşılsa da dikkat edildiğinde örnekliğin ahlak ve faziletle sınırlı olmadığı görülür.

Mesela Âli İmran suresi 31. Ayetteki ittiba kelimesi itaat ile eş manalı görülür.

Hâlbuki itaat başkadır, bir örneğe her şeyiyle uymak anlamındaki ittiba daha başkadır.

Çünkü itaatle ilgili müstakil bir ayet olarak Nisa suresi 64. Ayet var.

Ancak onu da maalesef yanlış anlamış ve uygulamış durumdayız.

Üstelik Hz. Peygambere itaat etmekle birlikte Boyun eğmek anlamındaki inkıyadı belirleyen Haşr suresinde apayrı bir 7. Ayet daha var.

Bu ayetlere baktığımızda ortak nokta olarak Müslümanların Hz. Peygamberimizle (sav) olan ilişkilerinin ahlak ve faziletlerle sınırlı olmadığı, hayata taalluk eden tüm konularda ona mutlak itaat ve ittiba edilmesi gerektiği ortaya çıkmaktadır.

Mesela Hz. Peygamberimizin(sav) Kuran ayetlerinin yorumu ve yaşantısı olan Sahih Sünnet uygulamaları bütün Müslümanlar için bağlayıcıdır.

Ben sünnet bilmem Kuranı Kendim okur kendim anlar kendim tatbik ederim demek yanlıştır.

Çünkü Kuran Vahyinin hedefi, insanların aklın, gönlün ve inancın her türlü şüpheden korunarak ihlas bilinci ile yaratıcısına(cc) kulluk bilinci ile hareket ederek bir toplum oluşmasını sağlayarak Cenabı Allah'ın(cc) koyduğu kurallara göre bir dünya hayatı tesis etmektir.

Ben ayetten böyle anlarım diyen bir kişinin karşısına çıkacak başka bir kişinin, ben senden farklı anlarım şeklindeki itirazı en basitinden Müslümanların birliğine indirilmiş en büyük darbe olacaktır.

Bu ayrışmayı ve bölünmeyi önlemek ve İlahi kanunlarla konan hedefleri gerçekleştirmek için Hz. Peygamberimize(sav) Kuranı kerimi sadece okumakla kalmayan diğer bazı görevler daha verilmiştir.

Bunlar başta tebliğ olmak üzere insanları Allah’ın(cc) birliği olan tevhide ve Kur'an'a davet etmek, onlara va'z etmek ve öğüt vermek, insanlara dini öğretmek ve tezkiye etmek, İnsanları uyarmak ve müjdelemek, örnek olmak, iyiliği emredip kötülükten sakındırmak, Allah yolunda çalışmak ve savaşmak, İnsanlara yol göstermek, Kur'an'ın hükümlerini açıklamak ve dini konularda hüküm vermek gibi hususlardır.

Kuran ayetlerinde olduğu gibi Hz. Muhammed(sav)in peygamberlik görevleri konusunda da Müslümanlar ben dilediğim gibi anlarım, beğendiğimi uygular ve beğenmediğimi uygulamam diyemez.

Çünkü bu görevler sadece Hz. Peygamber(sav) için zorunludur ümmet olarak biz muaf değiliz diyemez.

Müslümanlar Hz. Peygamber’in(sav) Sahih Sünnetine ellerinden geldiği kadar değil güçlerinin yettiği kadarıyla uymakla mükelleftirler.

Müslümanların bu gün içinde bulundukları dağınıklık ve ezikliğin temel nedeni Sahih Sünnete olan kayıtsızlıklarıdır.

Birileri çıkıp Kur'an-ı Kerim'de Hz. Peygamberimizin(sav) sünnetinden söz edilmez diyebilir

İslam’ın Kurucu nesli olan Sahabe efendilerimizden ve sonraki nesiller onun örnekliğini sünnet kavramı ile ifade etmişlerdir ve bu uygulamalar Kur'an'ın Müslümanların birliklerinin temeli ve Kuran hükümlerinin toplumsal hafızasında iyice yer etmesini sağlayan bir unsur olmuştur.

Müslümanlar bilirler ve inanırlar ki; Sünnet, Kur'an'ın bir açılımı ve izahıdır ve Kur'an'da yer alan ilahi buyruk ve tavsiyelerin Müslümanların gündelik hayatına aktarılması sünnet sayesinde gerçekleşmiştir.

FARKINDA MIYIZ?

Hz. Peygamberimizin(sav) teşrî olarak bilinen dini tebliğ etmek ve tamamlamak, ifta olarak bilinen fetva vermek, kaza olarak bilinen davaları hükme bağlamak, imamet olarak bilinen topluma başkanlık yapmak, irşad olarak bilinen iyiye doğruya teşvik etmek, sulh olarak bilinen ara bulmak ve anlaştırmak, istişari rey olarak bilinen danışma ve yol göstermek, nasihat olarak bilinen öğüt vermek, te'dip olarak bilinen eğiterek yanlışlardan sakındırmak çerçevesinde rehberlik yaparak sahabe aracılığıyla ümmetine takva ve kemal eğitimi vermiştir.

Hz. Rasulullahın (sav) bu yüksek hakikatleri öğrenmek ve öğretmek için çalışanlara ne mutlu.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Süleyman Küçük Arşivi