Süleyman Küçük

Süleyman Küçük

Tesettüre soyunmak

Tesettüre soyunmak

Uygulamaları nedeniyle hemen hemen her zaman ve her kesimce eleştirilen Diyanet İşleri Başkanlığı 26 Temmuz günü Tesettür konulu Cuma Hutbesi ile toplumun büyük kesimi tarafından beğeni kazanmış görülüyor.

Tesettür Hutbesinin yaz mevsiminin en sıcak günlerini yaşadığımız bu günlerde erkek ve kadın ayırt etmeden hemen herkesin yatak odasında giyilebilecek kıyafetlerle anadan üryan bir vaziyette gezdikleri zamana rast gelmesi nedeniyle hüsnü kabul görmüş olsa da bir kısım basın yayın organlarının da karşı yazılarla gündem oluşturmaya çalıştıkları görülmüştür.

Bizim düşüncemiz Diyanet İşlerinin bu konuda üstüne düşeni yapmakta geç kaldığıdır.

Özelikle 12 Eylül ihtilalinden bu yana çiçek böcek gibi alakasız konularda okutulan hutbelerin sayısına bakılınca ne demek istediğimiz daha iyi anlaşılacaktır.

Üzerine düşeni yapmakta yetersiz kalan bir diğer kesim ise İlahiyat Fakültelerinin anlı şanlı hocaları ve profesörleridir.

Diyanet ve İlahiyat camiasının gerekli çalışma ve uyarıları yapmadığı için maalesef bu gün esasında dini bir vecibe olan ülkemizde tesettür kişiye özel bir uygulama haline gelmiştir.

Şehirlerin en kenar semtlerinden en işlek caddelerine ve her seviyedeki okullardan fabrika ve işyerlerine hatta alışveriş merkezlerine kadar yaşanan tesettür anlayışı İslam Dininin emri olmaktan çıkarılarak bir moda veya bir yasak savma işlemi haline getirilmiştir.

Bu gayri ahlaki işlem sonucunda geçmiş yıllarda özellikle gençler arasında tesettür sadece başı kapalı olmak olarak algılanmakta iken bu günlerde maalesef orta yaşlı hanımlarda bile başını örtmek tesettürlü olmak, örtmediğin zaman ise tesettürsüz olmak olarak anlaşılmaktadır.

Bugün içinde bulunduğumuz gayri dini ve gayrı ahlaki tesettür halinin en büyük sebebi olarak gördüğümüz Diyanet ve İlahiyat camiası zaman zaman içlerinden çıkan tesettür düşmanı diyanetçiler ve ilahiyatçılara dur demedikleri gibi Kuranı Kerimin açık bir emri olan tesettürü de toplumumuza tam olarak anlatamamışlardır.

Ne gariptir ki bu gün toplumumuzun hangi kesimine sorarsanız sorun tesettür konusunda yükümlülüğü sadece kadınlara yükleyen bir durumdayız.

Diyanetin önceki gün okuttuğu hutbeye kadar pek çok insan Nur Suresinin 30. Ayetindeki tesettür emrinin iffetini koruma amaçlı olarak öncelikle erkeklere emredildiğini herhangi bir hocadan duymamışlardır.

Belki de bu güne kadar tesettür konusunda erkeklerin kendilerini müstağni görmelerinin sebebi bu ayetin kendilerine gereği gibi okunmamış anlatılmamış olması sebebiyle harama ve günaha götüren bakışlardan kendilerini korumamış veya koruyamamış olmalarıdır.

Erkek ve kadınların örtünmesi gereken ziynetlerinin nasıl örtüleceği konusundaki diğer ayetlerde de durum hemen hemen aynıdır.

Bu sebepten dolayıdır ki Anne ve Babaların evlatlarının tesettürü konusunda bildikleri tek şey sadece başının örtülü olmasının yeterli olacağı gibi yanlış bir anlayıştır.

Tesettür vücudunun diğer yerlerini teşhir edecek şekilde giyindikten sonra sadece başını örtmek değildir.

Bu sebepledir ki başı kapalı tesettürsüzlük başörtüsü mükellefiyeti olmamasına rağmen pespaye bir kıyafetle sokaklarda dolaşan erkeklerin tesettürsüzlüğü ile eşdeğer bir yanlıştır.

Açıkça şunu demek istiyoruz.

Başörtüsü İslam’ın Müslümanlardan istediği tesettürün tek ölçüsü değildir.

Ayette tesettür konusunda muhatap olarak ayırt etmeden tüm iman edenler alınmış ise tesettür bir iman meselesidir ve kadın ile erkeğin ziynet olarak kabul edilen yerlerinin tamamını ifade eder, başörtüsü ise tabir caiz ise kadının tesettürünün baş tacıdır.

Özellikle 28 Şubat sürecinde başörtüsü sebebiyle okulunu, geleceğini, mesleğini kaybeden hatta dini hayatı uğruna yurdunu terk edenlerin mücadelesinin neticesi bu günkü tesettürlü çıplaklar olmamalıydı.

Tesettürsüz erkekler mi?

Onların namazı dar bir elbise ile kılmalarındaki nahoş haldeki garabeti bir tarafa bırakın belki de sokaklardaki tesettürlü(!) kadınlardan daha fazla içler acısı bir hale gelmiş durumdadır.

Umulur ki Allah’ın(cc) ayetlerini gereği gibi düşünüp öğüt alırlar.

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum
Süleyman Küçük Arşivi