Küresel ısınma ve iklim değişikliği
Sanayi devriminden beri, özellikle fosil yakıtların yakılması, ormansızlaşma ve sanayi süreçleri gibi çeşitli insan etkinlikleri ile atmosfere salınan sera gazlarının (karbon dioksit, diazot monoksit, metan, su buharı, kloroflorokarbon) atmosferdeki birikimlerindeki hızlı artışa bağlı olarak, şehirleşmenin de katkısıyla doğal sera etkisinin kuvvetlenmesi sonucunda, yeryüzündeki ve atmosferin alt bölümlerindeki sıcaklık artışına küresel ısınma denir.
Türkiye'de mevsimler yarı kurak ve tropik iklim özelliklerine doğru gidiyor. Son yıllarda sonbahar ve ilkbaharın yarısı kışa, yarısı da yaza döndü.
Biri sıcak yaz mevsimi, diğeri daha soğuk veya ılık kış mevsimi. Türkiye'de iklim yavaş, yavaş buna doğru yöneldi.
Yıl içinde toplam yağış miktarı değişmese de kısa sürede fazla yağmur yağmaya başladı, seller meydana geldi, taşkınlar yaşandı. Fırtınaların kuvveti arttı, çatılar uçtu. Son iki senede kuraklık yaşadık, tarımsal üretim ve içme suyu açısından sıkıntılar çıktı, barajlar kurudu.
Hortum, sık görülen bir durum değilken, sıcaklık artışına bağlı bu tür doğa olayları arttı. Ege, Güney Akdeniz ve Marmara'daki hortumlar can ve mal kayıplarına yol açtı. Bunların hepsi birer yarı kurak ve tropik iklim özelliklerine benzer şekilde. Türkiye de artık buna doğru gidiyor.
İsviçre'nin Zürih kentindeki ETH Üniversitesi'nde yapılan bir araştırmada iklim değişikliğinin 2050 yılına kadar dünyanın başlıca 520 kentini nasıl etkileyeceği incelendi. Araştırmaya göre ortalama hava sıcaklıkları açısından, "İstanbul Roma'ya, İzmir Adana'ya, Ankara ise Taşkent'e benzeyebilir".
Crowther Laboratuarı'nda yapılan, küresel sıcaklıklardaki 2 derecelik artışın dünyadaki kentleri nasıl etkileyeceğine yönelik araştırmaya bakılırsa 30 yıl içinde Bursa'nın havası Adana'ya, Gaziantep'inki Erbile Adana'nınki ise Lefkoşa'ya benzeyecek.
Londra'nın bugünkü Barcelona kadar sıcak olabileceği, Rio de Janeiro'da havanın Havana gibi hissedilebileceği, Moskova'daki havanın ise Sofya'yla kıyaslanabileceği belirtiliyor.
Uluslararası Çalışma Örgütü’nün (ILO) yayınladığı yeni bir raporda, iklim değişikliğiyle gelen ısı stresindeki artış nedeniyle 2030 yılı itibariyle istihdamda ve ekonomide büyük bir kayıp yaşanacağı belirtiliyor.
Uluslararası Çalışma Örgütü’nün (ILO) hazırladığı rapora göre, iklim değişikliğinden en fazla tarım ve inşaat gibi açık havada çalışmayı gerektiren sektörler etkilenecek ve özellikle de yoksul ülkeler bu durumla baş etmekte çok zorlanacak.
ILO uzmanları, küresel ısınma ve ısı stresindeki artışın çalışma yerleri ve üretim üzerindeki etkisini araştırdıkları çalışmanın sonucunu Cenevre’de açıkladı. Araştırmanın sonuçlarının sıralandığı raporda, 2030 yılında 80 milyon iş kaybı olacağı ve bununla gelecek olan ekonomik kayıpların mali değerinin 2,4 trilyon doları aşacağı kaydedildi.
Küresel çapta hava sıcaklığındaki mevcut artışın 1.5 santigrat derece olduğu verisinden yola çıkan uzmanlar, bu artışın 3 dereceyi bulabileceğine dikkat çekiyor ve bunun sonucu olarak da çeşitli sektörlerde ciddi kayıplar yaşanacağı uyarısında bulunuyor.
Araştırmanın sonuçlarına göre küresel ısınma ve iklim değişikliği nedeniyle gelecek çalışma saati kaybının yüzde 60’ı tarım sektöründe yaşanacak. Bunu yaklaşık % 19 kayıp oranıyla inşaat sektörü takip edecek.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.