Nurten Selma Çevikoğlu

Nurten Selma Çevikoğlu

Sürpriz olan hangisi ?

Sürpriz olan hangisi ?

Efendim hanımların edep ve haya çizgisini aşan kılık kıyâfetleri ve güyâ tesettürlü hanımların aslında tesettürsüz hallerine değinmek istediğimizi belirtmiştik. Müsâdenizle devam ediyorum:

Az-çok kültürlü hanımların, kızların başörtülü olabilmesi mi sürpriz yoksa her yönden gayri İslami yaşam biçiminin kuşattığı ve modern Batı hayâtını iyice benimsemiş başörtülülerin her mahfilde arzı endam etmesi mi sürpriz? 

Bugün özgürlük yaygarasının kurbanı ve sosyal hayâtın, sokak ve çarşının tutsağı olmuş başörtülülerin her aklı başında Müslüman’a; ‘bu kadar da yozlaşma olmaz!’ dedirtecek anormallikleri mi sürpriz?

Okullarda karma eğitim düzeneğinden geçmiş, televizyon dizileriyle büyümüş, kadın-erkek eşitliğini ve kadın özgürlüğünü bayraklaştırmış, dünyevileşmiş, İslâm’ı yeterince bilmeyen, bildiklerini tümüyle yaşamanın getirdiği bedellere hazır olmayan sözde Müslüman hanımların çeyrek tesettürü mü bizim için sürpriz? Hangisi bizim için sürpriz?

Bütün bunlar uzun süredir üzerimizden oynanan oyunların sonuçlarından ibâret, şaşırmamak gerek. Geleceği belliydi ve tedbir alınmalıydı.

Şuurlu Müslümanların başörtüsü mücadelesini önemli bir cihad gibi görmelerinin sebebi, onun Kur’an’ın bir emri, tesettürün ayrılmaz bir parçası olması sebebiyledir.

Yine başörtüsünün İslami inanç ve yaşama biçiminin dışa yansıyan bir göstergesi ve Müslüman hanımın hayâ ve iffetinin bir işâreti olduğu içindir.

Yanı sıra Müslüman hanımın başörtüsüyle birlikte dış kıyafet bilinci de olmalı. Tesettürler sâdece ufacık bir başörtüsüne indirgenmemelidir. 

Tesettür özelliklerini özetin özeti mahiyette hatırlatmak isteriz: 

Müslüman bir kadının yabancı erkeklerle ve Müslüman olmayan kadınlara karşı yüzü, bileklere kadar elleri dışında vücudunun tamamı avrettir, örtmeleri gerekir. Hanımların, ev dışında veya yabancı erkeklerin yanında normal ev içi elbisesinin üstüne bir dış elbise daha giymeleri gerekir. 

Âyette şöyle buyrulur: “Ey peygamber! Eşlerine, kızlarına ve mü’minlerin kadınlarına, dışarı çıkarken üstlerine örtü (=cilbab, dış giysi) almalarını söyle. Bu onların tanınıp, kendilerine sarkıntılık edilmemesi için daha uygundur. Allah çok bağışlayan ve çok merhamet edendir.” (Ahzab, 59)

Bu dış giysinin, kadının mahrem yerlerini örten örtünün sık dokunmuş ve altını göstermeyen kalınlıkta olması gerekir. Cildin rengini gösterecek derecede ince olan elbise ile kadının avret yerleri örtülmüş sayılmaz. Elbise şeffaf ve çok ince olmamasına rağmen uzuvları belli edecek şekilde darsa ve organların şeklini ortaya koyarsa tesettür gerçekleşmez. Giyilen kıyafetin, örtünen başörtüsünün, erkeklerin dikkatini çekecek şekillerde olmaması, cinsel câzibeyi ortaya çıkarmaması gerekir. O yüzden şekil ve renk olarak sâde, daha çok koyu-renk giysi ve örtü, yirminci asra kadar bütün dünya Müslümanlarının riâyet ettiği ölçü olarak kabul edilmiştir. 

Müslüman Hanım, Ahzab sûresi 59. âyete göre sâdece vücûdunu ve başını örtmekle emir olunmamış, aynı zamanda yabancı erkeklerden eziyet görmeyecek ölçüde ve iffetli olduklarını gösterecek biçimde cilbab (çekici olamayan ve baştan ayağa örten geniş ve kalın bir dış giysi) ile örtünmelidir. Bu özellik, başörtüsünün şeklini de, başörtüsü dışında dış giyimin nasıl olması gerektiğini de ve bunun hikmetlerinin önemini tüm netliğiyle ortaya koyar. Vücudu örttüğü halde dış giysinin (cilbabın) içindeki bol elbise, -cilbabsız olarak- nasıl dışarıda tesettür için yeterli görülmüyorsa, aynı şekilde elbise desenlerinden daha çekici, allı güllü, bol süslü eşarplar ve kadını cazip gösteren kıyafetlerin de tesettürdeki temel espri ve hikmeti taşımayacağı açıktır. 

Şimdilik hayırla kalınız efendim.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Nurten Selma Çevikoğlu Arşivi