Süleyman Küçük

Süleyman Küçük

Sünneti savunmak

Sünneti savunmak

İslam’a yapılan saldırıların çoğunluğunu artık gayri müslimler yerine adı sanı Müslüman adı olan, ancak gerçekte İslam düşmanları ile birlikte Hz. Kur’an’a, Hz. Peygamber’e (sav) ve Sahih Sünnet ile Sahih Hadislere düşman olan kişilerden geldiğini görmekteyiz.

Geçmiş yıllarda gayri müslimler karşısında İslam Dinini ve Kur’an-ı Kerim’i savunmak zorunda kalan Müslümanlar şimdilerde Sahih Sünnet ve Sahih Hadisleri savunmak zorunda kalmaktadırlar.

Sahih Sünnet ve Sahih Hadisleri savunmak tabir caiz ise İslam’ı ve Kur’an-ı Kerim’i savunmanın önüne geçmiş durumdadır.

Bu demek değildir ki Müslümanlar dinlerini ve kitaplarını savunmuyorlar ya da savunmaktan vaz geçtiler.

Tam tersini Dini Mübin’i İslam’ı ve Kur’an-ı Kerim’i savunmak için öncelikle Sahih Hadisleri ve Sahih Sünneti savunmak bir zaruret halini almışlardır.

Çünkü gayri müslimler ve onların uzantıları olan yerli müsteşrikler İslam’a ve Kur’an’a saldırmakla direkt netice elde edemeyeceklerini anlayarak saldırılarını tabir caiz ise savunma hattının dış halkası olan Sahih Sünnet ve Sahih Hadisler üzerinde yoğunlaştırmışlardır.

Şöyle etrafınıza baktığınızda açıklıkla göreceksiniz ki son 10 yılda Hz. Peygamberin (sav) Sahih Sünneti ve Hadislerine yapılan saldırılar hem çoğalmış hem de çeşitlendirilmiştir.

Bir taraftan İmam Hatip Okulu mezunundan tutun da İlahiyat Fakültesi öğretim görevlilerine, tarihçisi ve tıbbiyelisinden tutun da felsefecisine kadar Sahih Sünnet ve Hadislere saldıranların sayısında artma olurken, bu kişilerin akılları ve bilimsel(!) görüşleri oranında saldırılar çeşitlenmiştir.

Dün denecek kadar yakın bir zaman öncesinde saldırılar bizatihi Allah (cc) Resulü ’ne (sav) yöneltilirken, şimdilerde direkt saldırılar yerine insanların kafalarında kuşku uyandırmaya dönük taktikler geliştirilmeye çalışılmaktadır.

Yahudiliği ve Hristiyanlığı asli halinden uzaklaştırdıkları ve tahrif ettikleri gibi İslam Dininin de aslını bozmak suretiyle nihai hedefte kendi görüşlerini dine söyletmek için her yolu deneyen gayri müslimler şimdiye kadar yaptıklarını yeterli görmemiş olacaklar ki artık Müslümanlar arasından kendi sapkın görüşlerini ifade edecek kişileri devşirme yolunu seçmişlerdir.

Mesela Dinler Arası Diyalog safsatası ile yıllarca Müslümanlar arasında fitne tohumları eken FETÖ bunlardandır.

Mesela Sahih Hadis ve Siyer Kitaplarına şüphe düşürmek için Sünnet ve Hadisleri inkâr etmek yolunu tutan hoca kılıklı misyoner kalıntıları bunlardandır.

Mesela Kur’an-ı Kerim’deki pek çok Ayeti Kerime hükmünün sadece Hz. Peygamber (sav) için geçerli olduğunu ve sahabeleri (ra) ile Ümmeti Muhammed için geçerli olmadığını iddia eden modernist hocalar(!) bunlardandır.

Mesele Edillei Şeriyye’nin sadece Kur’an-ı Kerim olduğunu, Sahih Sünnet ve Hadislerin sadece yaşandığı asırda geçerli olduğunu hatta daha da ileri giderek Kur’an-ı Kerim hükümlerinin tarihsel ve yerel olduğunu iddia edecek kadar idrak ve izandan yana özürlü olanlar da bunlardandır.

Müslümanların Ayeti Kerimeler ve Sahih Sünnet doğrultusunda hüküm elde ettikleri haber-i vâhid olsun, meşhur ve mütevatir hadisler hakkında dimağlara şüphe tohumları ekmek suretiyle sonuçta İslam’ı ve Kur’an-ı hükümsüz ve fıkıh sız bir din haline getirmeye çalışanlara karşı topyekûn savunma yapmak Müslümanların temel görevidir.

Yeterli bilgi sahibi olmadığı gerekçesi ile kenarda köşede duranlara şu ibret verici olayı hatırlatmak ta bizim görevimizdir.

"Bir gün bir adam değer verdiği bilgili bir kişiyi zengince döşenmiş bir eve sokmuş ve şöyle demiştir:

"Sakın burada yerlere tükürme!"

Canı tükürmek isteyen bilgili kişi adamın suratına tükürdü ve ona, bulduğu tek pis yerin orası olduğunu haykırdı."

Suskun kalanlara “bunu da mı yapamıyorsunuz?” demek hakkımızdır.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Süleyman Küçük Arşivi