Süleyman Küçük

Süleyman Küçük

Son dönemeç

Son dönemeç

31 Mart mahalli idareler seçimi için belirlenen seçim takvimine göre son dönemeç olan adayların listelerinin  İl ve İlçe Seçim Kurullarına verilmesi işlemi tamamlandı.

Artık bundan sonraki aşama seçim olacak.

Ama yaklaşık olarak kırk gün kadar sürecek olan bir propaganda dönemini de unutmadan.

Malum bizde esas süreç propaganda döneminde yaşanır hep.

Siyasi partiler ve adayları son vurucu hamlelerini hep bu propaganda döneminde gerçekleştirirler.

Belediye başkanlarını kötülemek için tercih edilen birinci yol neden falancanın değil de filancanın aday yapıldığıdır.

Belediye ve il genel meclis üyeleri adaylarını karalamanın en basit yolu olarak genellikle sıralamadaki yerlerin o adaylar için uygun olup olmadığından başlanarak söylenen sözlerle ifade edilir.

“Adayınız falanca mı?” veya “Sen listede kaçıncı sıradasın?” gibi aşağılamaya yönelik sorular bu günlerde en çok duyulan ifadelerdir.

Bütün bunlar göz önüne alındığında bu kırk günlük propaganda döneminde seçim kazanabilmek adına bazen her şeyin mubah kabul edildiği de olur.

Bu defa da şu ana kadar yaşadıklarımız yine böyle bir propaganda dönemi geçireceğimizi gösteriyor.

Bunun en açık örneği olarak Cumhurbaşkanının AKP Genel Başkanı olarak çıktığı siyaset kürsüsünde seçimlerde rakibi olan ve aldığı oy oranı nedeniyle küçümsediği siyasi partiyi PKK ile ittifak içinde olmakla suçlamayı sürdürmesi olarak görüyoruz.

Siyasetçilerin zaman zaman milleti hiçbir şey bilmez pozisyonunda gördükleri ve seçim stratejilerini bu düşünce üzerine bina ettiklerini çokça görmüş bir milletiz.

Bu tür bir siyaset yapanların geçmişte yine hor ve hakir gördükleri millet tarafından tepki ile karşılandığını da görmüş bir milletiz.

Ama siyaset bu tarz yapılıyor maalesef bu ülkede.

Siyasi partiler yaptıkları doğru ve güzel şeyler üzerinden siyaset yapma yerine, yanlışları ve başarısızlıklarını rakiplerine yüklemekte ve siyasetlerini bu tür suçlamalar üzerinden yapmayı tercih etmektedirler.

Bizde iktidarda olsun muhalefette olsun siyasi partilerin özellikle de yönetici kadronun hiçbir zaman suçlu olduklarını kabul ettikleri görülmemiştir ve böyle devam ettiği sürece de uzun bir süre daha görülmeyecektir.

Ekonominin gidişatının iktidarın aldığı yanlış kararlar neticesinde bozulmasından ve buna bağlı olarak işsizliğin çift haneli rakamlara tırmanmasından tutun da şehirlerdeki kültürel ve sosyal hayatın bozulmasına kadar hemen her şeyin suçlusu ya muhalefet partileridir ya da dış güçlerdir.

Esasında bu tür yanlış bir yönlendirilme davranışlarını Müslümanlar ilk defa da yaşıyor değillerdir.

İnsanların yalan ve yanlış propagandalarla rakipleri üzerine haksız bir şekilde yönlendirilmesi gündeme geldiğinde hem doğudan hem de batıdan ortaya konan çarpıcı örnekler olmasına rağmen insanların yine de her seferinde aynı şekilde kandırılmaya razı oldukları görülmektedir.

Basını, hükümetin kullanabildiği dev bir klavye olarak kabul eden Hitlerin propaganda bakanı Goebbels’in “Yeterince büyük bir yalan söyler ve sürekli tekrar ederseniz, sonunda halk buna inanır. Ama bu yalanın sürdürülebilmesi için, devletin halkı yalanın siyasî, ekonomik ve/veya askerî sonuçlarından koruması gerekir.” mealindeki sözü duymayan kaç kişi vardır aramızda?

Veya Müslümanların kendi aralarındaki problemleri gündeme geldiğinde o günlerin Şam şehrinde yaşandığı söylenen bir olaydan sonra devenin gerçek sahibine “Ey Kûfeli, dinle! Sen de ben de biliyoruz ki, bu deve senindir ve dişi değil, erkektir. Ama sen Kûfe'ye dönünce gördüklerini Ali'ye anlat ve de ki: "Ey Ali, Muaviye'nin, dişi deveyi erkekten ayırt edemeyen, o ne derse evet diyen 10 bin adamı var!” dediğini bu güne kadar hocalardan duymayan var mıdır acaba?

Ya da Hz. Ali (kv) ve Hz. Muaviye (ra) arasındaki meseleler gündeme geldiğinde kullanıldığı söylenen bir ifadeyi biraz daha can alıcı bir şekilde soralım yaşanan tüm propaganda hilelerinden sonra:

“Hazreti Ali (kv) haklı ama neylersin ki Muaviye'nin (ra) bazlaması yağlı” demeye daha ne kadar devam edeceğiz millet olarak?

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Süleyman Küçük Arşivi