Hüzeyme Yeşim Koçak

Hüzeyme Yeşim Koçak

Sırat-ı Aşk üzerine

Sırat-ı Aşk üzerine

Kirletsek, kılıktan kılığa soksak, perdelesek de, âlemleri hareket ettiren vakıadır aşk. Hep “genç” o yüzden. Ama nefsaniyeti öncelememiz, her hissimizi mühim görmemizden olsa gerek; çoğu tutkumuza, hatta çarpıklığa, ayrım kalite gözetmeksizin “aşk” adını vermişiz.

Hâlbuki Sırattan geçirecek de, düşürecek olan kavramlardan biridir.  En dar köprüleri, tehlikeli yarları “Allah” deyip, şevkle yürüyüp koşabilir de insan. Aşkınıza, kıratınıza, sıratınıza, İlâhî Yardım’a bakar.

Kalbin sınıflarına, ömrün dönemlerine, imtihanların baskısına göre; aşk duygusunun şiddeti, seviyesi, güzergâhı da değişiyor. Aşkın membaı önemli.

Bu kadar eskimesine, hırpalanmasına rağmen, yine cazibesini koruyor. Dolayısıyla o eski bildik hikâyeleri, yeni nefeslerle, kalemlerle okumak; unuttuğumuz bir atmosferi, el değmemiş semavî aşkların büyüsünü, sûretten geçmiş, derûna inenlerin soluğunu hissetmek hoş oluyor.

 Doğulusu, batılısı klasiği; bir merdiven, sarmaşık, en önemli damarımızı teşkil etmiş bir duygunun insanca işlenişi, aşk hallerine dâir aşk’lı yazılar demeti karşımdaki.

En ulvîsinden, behimîsine, hakikisinden sahtesine kadar; insana mahsus, çeşitlenmiş, örneklenmiş aşk olgusuna zengin bir bakışın getirildiği bir seçki Sırat-ı Aşk.

Çağların aşk anlayışını, ülkelerin aşk sergüzeştleri, aşka dolanmış satırlarda okumak zevkli.

 Eda Bildek’in öncülüğünde otuz üç yazar; yaşanmış, renkli aşklara ayna tutuyor. Ölümsüz  mısraların, hikâyelerin, eserlerin bir anlamda perde arkasını sunuyor.

Aşk izlerini takip eden kitap; Kerem’le Aslı, Ferhat ile Şirin gibi unutulmaz hikâyeleri ihmal etmeden; Yahya Kemal’den Cemil Meriç’e, Sezai Karakoç’dan, İbn Hazm’a, Aragon’a, Victor Hugo’ya, Âşık Veysel’e kadar farklı dünya ve yaşantılarda dolaşıyor.

İstismara en müsait, içinden çıkılmaz ama yine de vazgeçilmez bir merkez olarak kalp hareketlerini anlatan kitaba, şu yazarlar katkıda bulunuyor:

İskender Pala, Eda Bildek, İsmail Acarkan, Recep Garip, Tuna Kiremitçi, Bülent Gündoğan, Ayşe Yılmaz, Sevda Kıdeyş, Mehmet Metin Baş, Hayrettin Durmuş, Hazal Taş, Alpnur Kahvecioğlu, Galip Argun, Gizem Kayahan, Emel Nermin Temel, Melek Mahya Gürses, Senem Gezeroğlu, Musa Yaşaroğlu, Hüzeyme Yeşim Koçak, Murat Mahya Gürses, Murat Koçak. Abdurrahman Tümer, Salim Nizam, Nilüfer Zontul Aktaş, Ümmiye Yılmaz Erçevik, Yasemin Ünlü, Mehtap Şafak, Ayşe Büşra Erkeç, Mert Aslan, Erkan Öztürk, Şeyma Polat Turac ve Sultan Özateş.

Yeni kalemleri tanımak için iyi bir fırsat olan Sırat-ı Aşk; ilgi çekici yazılarla dolu.

Türkiye’nin en genç yazarlardan biri olan Galip Argun’un ihlâslı, zarif cümleleri, içimize iyi gelecek, kıl gibi köprülerde hızla ilerletebilecek bir aşkı sunması bakımından, ümit verici örneklerden. “Aşk’ın İki Hâli/Meâli” yazısından:

…Gittiğin günü hatırladığım da yıldızları sayarım efendim. Gecenin en soluksuz zamanında. Gökyüzünü seyre dalarım. Masmavi gökyüzüne atılmış zifiri ipek atlasta seni bulmaya çalışırım. Bulurum da. Hani dediğin gibi. Önce yıldızlara benzeyen ashabını, ardından dolunayı, sonra gündüzü geceye gark etse de sabahı bekleyen güneşi hissederim. Hissederim Ya Rasulallah. Bilirim ve beklerim. Beklemektir zira benim işim. Beklerim ya Habibullah. Beklerim…

(…)Baharın en aymaz sabahında, gökyüzünün fecrinde ellerimi açmışken Yaradan’a seni diliyorum evvela. Senin gözlerini görmek, sesini kulaklarımda hissetmek istediğimi söylüyorum. Cahilliğime sığınıyor, mağrurca, Seni Yaratan’dan yine Seni istiyorum. “Kalbim” diyorum sonra usulca. “Yerinde atıp durdukça Seni özleyeceğim.”

Ve adını nakşediyorum ruhumun kirli duvarlarına, kalbimin nefsani arzudan bir nebzede olsun nasiplenmemiş en güzel yerine

Sırat-ı Aşk, Paradoks Yayınlarından okurla buluşuyor.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Hüzeyme Yeşim Koçak Arşivi