Seçim Geçim Derdi
Seçim sonuçlarını beğensek de beğenmesek de milletimize memleketimize hayırlı olsun.
Seçim biter geçim derdi başlar diyenleri haklı çıkaracak bir dönem yaşadık ve millet olarak aklımıza başına alıncaya kadar da yaşamaya devam edeceğiz gibi görünüyor.
Bunun nedeni insanların oy verecekleri veya vermeyecekleri siyasi partileri bir parti gibi değil de bir kavga ve düşmanlık aracı olarak görüyor ve hayalleri ve özlemlerini gerçekleştirmek veya kaybettikleri mücadelelerin rövanşını almak istiyor olmalarıdır.
Partilerin siyasi yelpazenin sağında veya solunda yer alıyor olmaları sonucu hiçbir zaman değiştirmiyor ve bu kavga sürüp gittiği sürece de değişmeyecek.
Yaşı müsait olanlar bu ülkedeki son 45 yılda yapılan seçimleri hatırlayınca ne demek istediğimizi anlayacaklardır.
Veya o kadar geriye gitmeye gerek yok siyenler ise son 25 yılı hatırlayabilirler.
Amerikanın çocuklarının millete rağmen başardığı 12 Eylül askeri darbesinden bu yana kaç seçim geçti saymak için tarihçi olmaya gerek yok.
Ama sayanlar bilir ki her seçimde mutlaka propaganda dönemindeki en başat düşüncenin yapılan seçimlerin vatan millet ve tarih açısından çok önemli olduğunun seçimi kazanan ve kaybedenler tarafından öne çıkarılmış olduğudur.
Birde adı ve fikri ne olursa olsun seçimi kazanan parti başkanının millet ve memleketi için tek kurtarıcı olacağıdır.
Ama gelin görün ki bu zamana kadar seçimi kazanan bütün kurtarıcılar gelip geçtiği halde hala her seçimde vatanın ve milletin hala kurtarılamamış olduğu ve milletin de hala bir kurtarıcı beklediğidir.
Seçimler gelmiş geçmiş ama milletin geçim derdi bir türlü geçip gitmemiş ve millet refaha kavuşamamıştır.
Milletin geçim derdinden kurtulmamasının, memleketin ise bir türlü kalkınmış ülkeler seviyesine ulaşamamasının sebebi ise asla siyaset ve siyasetçilerde görülmemiştir.
Siyasetçiler seçimleri kazanarak bir dönem daha iktidarda kalabilmek için ülkedeki yoksulluk ve geri kalmışlığın sebebini seçmenlerine hep kendi dışındaki siyasetçiler ile ülke dışındaki şer güçleri olarak göstermekten geri kalmamış hatta ülkenin dünya coğrafyasında bulunduğu yeri bile gelişmesinin önündeki engel olarak gösterebilmişlerdir.
Hal böyle olunca insanlar önlerine konulan vatan, millet, bayrak, demokrasi gibi söyleyenin aslında sadece kendisi için kutsal kabul ettiği değerler ile ülkenin bulunduğu jeopolitik ve Jeostratejik yerin kaybedilmemesi gibi politik söylemlerle akılları, tasavvurları ve irfanı alt üst edilmiş hale getirilir.
Bu forma getirdikleri bir insandan tek bekledikleri şey ise, özellikle anlama ve karar verme idrakleri ile düşünme ve akletme melekeleri yok edildiği için sadece gözlerimi kapar vazifemi yaparım monotonluğu içinde oy veren kuklalara dönüşmüş olmalarıdır.
Seçmenin seçilmekten daha kıymetli bir ayrıcalık ve bir yetenek olduğunu bilen küçük bir azınlığa siyasi arenada ve seçimlerde düşen tek görev ise iktidar olma imkânı asla olmayan bir renk veya sadece siyaset meydandaki diğer partilerin varlığını meşrulaştıracak bir kullanılmaya elverişli eleman olarak kalmaktır.
Kendilerini devletin sahipleri olarak görenler ise kendilerine verilen rolleri kadar bir süre yer alırlar.
Arada bir geçim derdini siyasetin belirleyici unsuru olarak görmek mümkün olsa da söylenenler seçim öncesi verilen siyasi rüşvetler in arasında unutulur gider.
FARKINDA MIYIZ?
Seçmenler ülkelerinin geleceğinde kendilerinin de bir etkilerinin olacağı düşüncesiyle sandık başına giderler.
Ancak oy verdikleri adaylar kendilerinin seçtikleri kişiler olmadığı için seçimde özne değil nesne olduklarını idrak etmeleri ancak yıllar sonra ortaya çıkar.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.