Mübârek ayların ikincisi olan Şabân’ı şerif ayı teşrif etti. Yüce Rabb’imizin ayı olan Receb ayında âlemlerinin sâhibine güzel bir kulluk takdim edebilmek için sâyu gayretler sarf ettik. Şimdi de Rasûlümüzün ayında O’nu hoşnut etmeye O’na yakınlık lezzetini tadmaya ne dersiniz? Öncelikle siz kıymetli okurlarımızın ve tüm İslam âleminin Şaban ayını tebrik eder bu güzel aydan lâyıkıyla istifâ etmemizi yüce Rabb’imizden niyaz ederiz.

Peygamberimiz aleyhisselam Şaban ayı girince; ‘Allâhümme bârik lenâ fi Şaban ve belliğnâ Ramazan’ duâsını okurdu. Ramazan’dan sonra en çok Şaban ayında oruç tutardı. Hayır ve hasenatları çokça olurdu. Biz de öyle yapalım inşaALLAH. Bilindiği üzere Şaban ayının tam ortasında 7 Nisan Salı günü Beraat Kandili var. On beş gün sonra da Ramazana erişeceğiz tabi ölmez sağ kalırsak, ya nasip.

Bu güzel Şaban ayında, Peygamberimiz ve ashâbı âdeta Kur’ân’a kendilerini kapatırlardı, deniyor. O zaman bizler de Şaban ayının sırf Efendimiz aleyhisselâm’a tahsis olması hasebiyle bizzat Rasûlümüze takdim edilmek üzere bir hatim başlayabiliriz. Ben başladım bile. Zor değil özellikle de evde kalanlar için muazzam bir fırsat olmalı, çalışanlarda kendi yoğunluklarının içine bu güzel vakit dilimini de ilâve etmeli.

Hamdolsun Cenâbı Hakk’ın ayı olan Receb ayında O’nu nasıl memnun edebiliriz? Rabb’imizin rızâsını nasıl kazanabiliriz? Arayışı içindeydik. Buna yönelik düşüncelerimizi yazılarımızda sizlerle paylaşmıştık. Şimdi ayni dilek ve temennileri sevgili Rasûlümüz için yapalım kanaatindeyiz. Biliyorsunuz O Kutlu Nebi’yi Şaban ayı boyunca yazılarımıza konuk edeceğiz. Ve biz kaç gündür bunun heyecânı içindeydik. Vira Bismillah;

O’nun ayında O’na yakın olmalı. Peki, Peygamberimize yakınlık nasıl olmalı? Bilinmelidir ki, her derdin şifâsı O’ndadır. O’na itaat Allâh’a itaattir. Bu hususta Kur’an’da pek çok âyeti kerime vardır. Daha önce yazdığımız için buraya almayacağız. O’na çok muhabbet etmeliyiz çünkü muhabbetin kaynağı O’dur. İyi de biz bugün neye muhabbet ediyoruz? Kime muhabbet besliyoruz? Bizim gibi olmayana muhabbet yok. Buralar çok ehemmiyetli!!! Hayâtımızın her safhası Rasûlümüzle kıyaslanmalı. O iki cihânın tek rehberi bizim tek kılavuzumuzdur. Mümin her gittiği yere O’nun ahlâkını götürmeli, hayâtında O’nun yaşayan canlı bir numûnesi olmalı.

Bugün maalesef ümmette nerde o bilinç! O’nun numûnesi olma şuuru nerede kaldı? Müslümanlar Batı sarhoşu olmuş durumda. Başımıza gelen musibetlere sebep aramaya ne hâcet! Aynen tesbih tanelerinin dağıldığı gibi ümmet kendi başına buyruk herkesler enesinin peşinde sürükleniyor, şeytan ve avânesi de uzaktan durmuş bu başıboşluğu alaycı edayla seyrediyor. Kalpler maddeyle meşgul dünya ve sevgisi her şeyin üstesinde…

Halbuki Peygamber aleyhisselâm’ın sevgisi ‘Sevginin besmele’sidir. O’nu sevmek sevgilerin şâhıdır. Biz O’nu sevenleri de severiz. Zira ruhları ancak Allah ve Rasûlünün sevgisi doyurur. Ruhların doyması kişiye iç huzûru temin eder ve bugün en çok buna ihtiyâcımız var. O zaman Şaban ayında Rabb’imizin ‘Habîbim=Sevgilim’ dediği Hz. Muhammed aleyhissalâtu vesselâm’ın sevgisini nakış nakış yüreklerimize işlemeliyiz. Peki, nasıl yapacağız bunu?

Önce hemen O’na takdim edilmek üzere bir hatim başlayabiliriz. İlâveten her namazın arkasından bir sayı koyalım meselâ, 500 tane salavâtı şerife söyleyelim hatta gözümüzü kapatarak O’nun gül yüzünü -hilyesinden bakıp, okuyup- hayal ederek çekelim salavatlarımızı. Yâhut kendimizi Medine’de kabrinin yanı başında gibi düşünerek çekelim. Bakın o salavatlar nasıl dolu dolu tadına doyulmaz oluyor. Emin olun o salâtu selamlar yarın mahşer meydanında bizim içi, sizin için cennet bileti olacaktır. Yine daha önceleri de yazmıştık şu güzel Şaban ayında O’nun hayâtına dâir okumalar yapalım, evcek her gün bir sünneti hayâta geçirelim. Ne dersiniz? Yapılabilecek şeyler yazıyoruz efendim hele de şu evde kalma sürecindeyiz ya, vaktimiz var şükür. O zaman haydi hangisini yapabileceksek bir seçim yapalım ve hemen başlayalım. Gününüz hayırla dolsun inşaALLAH. Cumânız mübârek olsun.