Nazmiye Gülbaş

Nazmiye Gülbaş

Ramazan geldi hoş geldi

Ramazan geldi hoş geldi

Rabbimize şükürler olsun bizi bir Ramazan’a daha kavuşturdu. Ramazan herkesin malumu üzere boş gelmez rahmetiyle, bereketiyle gelir. Otuz gün boyunca misafir edeceğimiz kutlu misafirin bize getirdiğinden ziyade bizim onu nasıl ağırlayacağımız nasıl uğurlayacağımızdır önemli olan. 

O bir ayı, on bir ayda nasıl yaşıyorsak yine aynı yaşayıp sadece aç susuz bırakıyorsak bedeni, Ramazan bize uğramamış olur sanırım. Esasında Ramazan on bir ayı nasıl yaşamamız gerektiğini öğreten bir rehberdir. On bir ay tabiri caizse kafamıza göre yaşayıp, on ikinci ayda dini vecibeleri yerine getirmek değildir. Elbette zararın neresinden dönersek faydadır bundan mütevellit ıskalamışsak bir yılı Ramazan’da ibadetle telafi etmek, kendimize çekidüzen vermek güzeldir. Haddizatında olması gereken de budur. Ancak asıl olan Ramazan’daki kazanımları bir yıla, her yıla, bir ömre yaymaktır. 

Bizler güzel şeyleri hep başkalarından bekliyoruz. Kendimiz bir güzellik yapmak için ne kadar gayret ediyoruz? 

Güzellikleri yapmaktan, yaşamaktan çok, onu konuşmayı ya da dinlemeyi seviyoruz. Eğer biz güzellikler içinde bulunmuyor, güzel işlerle meşgul değilsek bu emaneti gelecek nesillere kim iletecek?

Her nesil ''nerede o eski Ramazanlar?'' diyerek hep aynı şeyden şikayet ediyor. Ramazan değişmiyor ki, eskiyen Ramazan değil, eskiyen gönüllerimiz. Müslüman değişiyor, her seferinde bulunduğu çağın imtihanını yaşıyor. Sımsıkı sarılmamışsa İslam'a değişen Ramazan zannediyoruz kararmış kalplerimiz fark edemiyor. Modernleştikçe sekülerleşiyor Müslümanlar. Makam mevki, ev bark, yat kat hesabı, yaşadığı gibi inanmaya başlıyor, inandığı gibi yaşamıyor. 

Müslümanlardaki en büyük yanılgı dini fakirlerin yaşayacağı algısı sanırım. Sanki zengin Müslüman dinin tam yaşayamazmış gibi geliyor ona. Harama helale sadece fakirler dikkat edecek mi zannediliyor acaba?

Cennetin kapısını fakirler açacak bunda hem fikiriz. Fakat zenginler de hemen arkalarından girmek için gayret göstermeyecek mi?

Ramazan’da iyi kötü çoğu Müslüman orucunu tutuyor. Bir kısmı namazını da kılıyor (o bir kısmın bir kısmı da yalnızca Ramazan’a mahsus kılıyor namazı ya neyse buna da şükür diyoruz) bununla birlikte zekatını tastamam veren nedense çok az Müslüman var. 

Oysa ayetlerde genellikle namazın ardından zekat sıralanmıştır. '' ...namaz kılarlar... zekat verirler'' diyor Rabbimiz. Bugün bu ayetleri kaç kişi dikkate alıyor? 

Zekat yıl içinde verilebileceği gibi Ramazan’da vermek makbul diye bu ay veriliyor...

Bugün Yemen'de vd. pek çok yerde insanlar açlıktan ölüyor. İftarda tıka basa yerken bu insanlar hiç aklımıza geliyor mu hakîkaten? 

Geçtim Yemen'i vd. yerleri burnumuzun ucundaki gariban insanlardan haberimiz yok. Onların çoğu isteyemiyor, zaten isteyen fakir kalmıyor ki...

Bu gibi insanları da geçtim en yakın eş, dost, akraba çevresinden haberi yok Müslümanın ya da yokmuş gibi davranıyor. İslam zekat, fitre iyiliğe güzelliğe en yakınlarınızdan başlayın derken, nedense en yakınlar en son hatırlanıyor çoğu vakit.

İnsan paylaştıkça mutlu olur halbuki. 

Ramazan paylaşmak değil miydi?

Ramazan paylaşım ayıdır mutluluk ayıdır. Az çok gözetilmeden infak etme ayıdır. Elindekiyle yetinme, kanaat ayıdır.

Yine iftarda çeşit çeşit nimetlere rağmen bunu beğenmeyenler var. Her nefesin hesabı  verileceği gibi her nimetin de hesabı verilecek. 

Yine dikkat etmemiz gerekenlerden biri de israf konusu. Çöpe atılan ekmekler, yemekler... Allah'ın verdiği bir nimet çöpe niye atılır? Her şeyden önce bu Rabb'e bir saygısızlık değil midir? Çöpe atılmasın diye zorla yemek israfa girer mi?.. Yetmez diye yemekler çok yapılıyor, ekmekler fazla alınıyor, ramazan bereket ayıdır..! Velev ki yetmesin doymadan kalkan hiç kimse açlıktan ölmez. Üstelik Peygamberimiz (sav)'in ''Sofradan doymadan kalkın...'' tavsiyesi yok mudur? Bedenlerden ziyade gözler doymuyor!

Bir çok değerimizi yitirdik bugün. Doymaktan anladığımız midemiz, maddi bedenimiz... halbuki ruhlarımız aç, ruhumuz yerine habire nefsimizi besliyoruz. O da semirdikçe haliyle başımıza daha büyük belalar açıyor.

İnşaAllah ruhumuzu beslemek için bol bol Ku'an okuyup okuduğumuzu anlamaya çalışarak hayatta tatbik etmeye çalışırız. Ramazan gibi büyük bir fırsatı geri çeviremeyiz. Teravihler ne tatlı huzur verir insana Mü'minler omuz omuza saf bağlayıp dururlar divana. Birlikteliğimizin en güzel göstergesidir. Dünya görüşü, siyasi görüşü ne olursa olsun Müslümanların bir araya geldiği teravihler ne güzel ne anlamlıdır. Teravihlere devam ederek kardeşliğimizi pekiştirmeliyiz. 

Hasılı bu Ramazan’ı içselleştirip önce içimizde yaşamalı ve en yakın çevremizden başlayarak gönül dairemizi genişletmeliyiz.

Ramazan Ümmet-i Muhammed'in şuurlanmasına vesile olsun.

Selam ve dua ile...

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Nazmiye Gülbaş Arşivi