Bu ülkede kültür deyince akla toplumda belli bir fikir birliğini oluşturan ve adına gelenek denilen her türlü yaşayış, düşünce ve sanatlar ile o toplumun tarihsel gelişim süreci içinde ortaya çıkan her türlü değerler ve bu değerleri hem kullanarak hem de geliştirerek sonraki nesillere iletmede kullanılan maddi manevi her türlü imkân ve araçlar anlaşılır.

Popüler kültür deyince de milletten dönüştürülerek batı kültürü ile oluşturulan ve adına kitle denilen kalabalıkların içinde ticari amaçları gerçekleştirmek için üretilen ve popülerleştirilen üretimden daha çok tüketime dönük her türlü birikimi yok sayarak hayatı günlük yaşama seviyesine dönüştüren uygulamalar anlaşılmaktadır.

Popüler kültür kültürden farklı olarak belli bir dönem için geçerli olan, hızlı üretilen ve hızlı tüketilen kültürel ögelerin bütünü olarak tarif edilmekte uygulamada ise bir dönemlik meşhur olan davranış biçimleri, müzikal eserler, kitaplar, kıyafetler gibi kıymetlerin o kısa dönem içinde yaygınlaşması ve tüketilmesi hali durumudur. 

Daha açıkçası popüler kültür toplumdaki üretkenliği önceki dönemlere kıyasla sınırlı tutarak, kalıcı olamayacak ancak yaşandığı dönemde kısa bir zaman etkili olabilecek unsurların üretilip tüketilmesini sağlama amacına yöneliktir.

Veya başka bir deyişle popüler kültür; milletin kültürü değil kitle haline getirilmiş kalabalıkların kültürüdür ve yaşanan olayların sorgulanmaması için etkisine aldığı kitleyi hipnotize eder.

Bu dönüşümü maalesef uzun sayılabilecek bir zamandır yaşıyoruz.

Amerika’nın çocuklarının gerçekleştirdiği 12 Eylül askeri darbesinin ürünü

 Olarak tek başına uzunca sayılabilecek bir dönem iktidarda olan Özal’ın sıkça telaffuz ettiği “Transformasyon” ile başlayan değişim Cumhuriyetin ilk yıllarındaki tek parti iktidarlarına benzeyen tek parti iktidarlarında dönüşümü tamamlamış oldu.

Öyleki bundan yaklaşık 20 yıl öncesine kadar adına ister popüler kültür densin isterse moda densin bu ülkenin kendi içinden çıkmayan hemen her olguyu sorgulayan insanlar şimdilerde milletin bir değeri mi yoksa egemen güçlerin bir dayatması mı olduğuna bakmadan önüne konan her tür hayat tarzına ait numuneleri bile sorgulamadan benimsemekte bir mahzur görmüyorlar.

Bunda esas neden millet olarak kültürlerini oluşturan siyasi ve ticari birlikteliklerden kendilerini soyutlayarak yeni bir hayat tarzını seçmiş olmalarının payı büyüktür.

Çünkü onlar Mc. Donald a göre toplumun en alt tabakalarından gelen millet kültürünü terk ederek üst sınıflar tarafından üretilen popüler kültür tarafından empoze edilen uluslararası iş adamlarının kiraladığı yerli ve yabancı teknisyenler tarafından üretilen günü birlik popüler kültürün izleyicileri ve pasif tüketicilerdir.

Bunun yansımalarını daha önceki birkaç yazımızda belirttik ama tekrarında fayda var.

İnsanlar bu lanet popüler kültür yüzünden büyük baba ve büyük annelerin oluşturduğu geniş ailelerden kaçarak çekirdek aile denen ucube yapıyı oluşturdular.

Yine insanlar bu popülerlik uğruna beton bloklar arasına sığışmayı marifet zannederek yaşadıkları mekânları değiştirerek önceleri yüksek katlara şimdilerde ise geniş bahçeli villalarda ikamet etmeye zorlandılar.

Şimdilerde insanların neredeyse her 6 ayda bir dayatılan moda furyaları nedeniyle evlerinin iç dizaynlarını adına yükselen trend denen para tuzağına kapılarak değiştirmeye kalkışmaları da bu sebeptendir.

Veya normalde zorlu arazı şartları için üretilen ve popüler adıyla “jip” denilen lastik tekerlekli arazi araçlarının gösteriş için şehir içinde kullanılmalarını da bu sebepten dolayı görmüş bulunmaktayız.

Çünkü günümüzdeki tüketim anlayışına göre bir ürünün işlevsel olma özelliğinden çok o ürünün hedef kitler üzerinde imajı ön plana çıkmıştır.

Popüler kültürde her şey imaj üzerine kurulu olduğu için fertlerin kim olduğu, ne söylediği ve neyi temsil ettiğinden daha çok nasıl göründüğü önemlidir.

Popüler kültürün çabuk kullanım ve hızlı tüketim kültürü olması sebebiyle kişiler bu popülerliğe katılmazlar ise en başta çevreleri tarafından popüler bir şekilde rahatsız edileceklerini bildiklerinden kendi tedirginliklerini bir an önce sona erdirebilmek için marka efsanesi adı altında dayatılan her şeyi bir öncekinin modası geçti anlayışıyla kabul etmek zorunda kalır.

Bu anlayış toplumda hatırı sayılır sayıda ilim adamı ve akademisyen tarafından yüksek sesle tenkit edilemediği için maalesef her geçen gün yaygınlaşmakta ve toplumun maddi ve manevi birikimlerini yok etmektedir.

Şimdilerde milletin çoğunluğunun halinden şikâyetçi olmasının temel sebebinin bu popüler kültür emperyalizmi olduğuna inanıyoruz.