Nazmiye Gülbaş

Nazmiye Gülbaş

Önce ahlak ve maneviyat

Önce ahlak ve maneviyat

Adana'da yaşanan bir istismar sonrası büyük infial meydana geldi ve toplumda terör, tecavüz suçlarına karşı kamuoyunda idamın tekrar geri getirilmesi beklentisi oluştu. Halkın büyük kısmı bu kabil suçlarda idamın yeniden yasalaşmasını istemekte. Oysa Türkiye 22 Haziran 1993 Kopenhag Zirvesi sonrası birtakım yükümlülükler üstlenmiştir maalesef. Bu bağlamda AB üçüncü uyum paketi çerçevesinde 9 Ağustos 2002 yılında özellikle savaş ve yakın savaş tehdidi dışında ölüm cezaları kaldırılmıştır. Bununla birlikte 5218 sayılı Kanunla, 14 Temmuz 2004 tarihinde kabul edilen 21 Temmuz 2004 tarihli Ölüm Cezasının Kaldırılması ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanunla tüm kanunlardaki 'ölüm cezası' kaldırılarak yerine ''ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası'' ibaresi getirilmiştir. Türkiye'de böylece idam ne devlete yönelik ne de kişiye yönelik hiç bir suçta uygulanmayacaktır ve tarihe karışmıştır.

O vakitler ölüm cezanın kaldırılmasının ileride büyük sorunlara yol açacağına yönelik uyarılar yapmış, uzun vadede toplumsal problemlerin artacağını söylemiştik. AB'ye girmek için çıkartılan yasaların toplumsal bir intihar olduğunu defalarca ifade etmiştir Milli Görüşçüler. Gelin görün ki AB Uyum Yasaları ile idam cezasının kaldırılması, zinanın suç olmaktan çıkartılması dahil yaptığımız hiç bir uyarı dikkate alınmamış ve hatta Ak Parti'ye iftira atmakla dahi suçlanmıştık. Halbuki bizim derdimiz ne Ak Parti idi ne de başka partilerdi. Tek derdimiz halkımızın ahlakının, maneviyatının, kültürünün bozulmasına sebep olmuş, olacak AB Uyum Yasaları idi.

Bugün yaşanan birtakım nahoş gelişmeler haklılığımızı ortaya çıkartmış olsa da, elbette biz de böyle olmasını istemezdik. Geçmişi konuşmak ondan ders alınmadığı sürece kimseye fayda sağlamayacaktır. Yapılan hatalardan ibret alarak geleceği şekillendirmek gerekir. Fakat, halkımız her ne kadar idam cezalarının tekrar geri getirilmesini istese de, Hükûmet AB Uyum Yasalarını iptal etmediği sürece bu pek mümkün gözükmemekte. Sayın Cumhurbaşkanımız; ''Avrupa Birliği istedi diye zinayı suç olmaktan çıkartarak yanlış yaptık'' dedi. Ak Parti bu konuda gerçekten samimi ise 2019 yılından evvel AB Uyum yasaları kaldırmalıdır.. Bu aynı zamanda AB Bakanlığı'nın da kaldırılması demek oluyor.

Peki Ak Parti bunu yapabilecek midir? Yoksa sadece halkın gazı alınarak, 2019 seçimleri için yatırım mı yapılmaktadır?

CNN Türk canlı yayında Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Betül Sayan Kaya, çocuğa yönelik istismar suçlarında faile verilen cezalara ilişkin, "İngiltere'de 12 yaş altına, bazı ülkelerde 9 yaş altına ağır cezaların verildiğini görüyoruz. Türkiye'de biz de benzer bir uygulama için çalışıyoruz şu an" dedi. İstismar suçlarına çözüm bulmaya müteveccih bu açıklamaların neresinden tutarsanız tutun elinizde kalıyor.

Bu açıklamalar ile çözümün hâlâ Batı'da aranmasına mı yanarsınız, 13 yaş ve yukarısındaki çocuklara yönelik işlenen taciz, istismar, tecavüz suçlarına karşı hafif cezaların verileceği anlamı taşıyor olmasına mı!

Artan istismar olayları haddizatında AB Uyum Yasalarından kaynaklanmakta değil midir?

Bataklık kurutulmadan sinekleri öldürmek ne kadar çözüm olur?

İçtimai hayatımız AB Uyum Yasaları sonrası bir hayli değişmedi mi? Bu yasalar sonrası her türlü şiddet, cinayet, cinnetler, taciz, istismar, tecavüzler, hırsızlık aklınıza ne gelirse rahatlıkla suç işlenir hale gelmedi mi?

Sorunu teşkil eden yasaları Batı'dan alıyorsunuz ve sorunu düzeltmek için de yine Batı'ya yöneliyorsunuz!

Allah aşkına neden kendi değerlerimizi öne çıkartmıyorsunuz?

Kırk dokuz yıldır hep tekrarlayıp duruyoruz; ''Önce Ahlak ve Maneviyat'' diye.

Ahlaki değerler topluma yerleşmediği sürece hangi kanunu getirirseniz getirin çözüm olmayacaktır.

 Erbakan Hoca hep daima Batı taklitçiliğini eleştirmiştir.

Merhum Hocamız 41 yıl boyunca Ahlak ve Maneviyata, kendi köklerimize, özümüze dönmemiz gerektiğini anlattı. 7. ölüm yıl dönümünde kimi çevrelerce Erbakan etkinlikleri düzenleniyor. Erbakan Hoca’yı anmak, onu anlamak ile olur. Sadece yasak savma kabilinden her şubat ayında Erbakan'ı hatırlamak onu anlamak anlamına gelmiyor ne yazık. Erbakan Hoca’yı anlamak Erbakan'ın fikirlerini canlı tutmakla, uygulamakla olacaktır. Diğer türlü bu gibi etkinlikler Erbakan'ı istismar etmekten öteye gitmeyecektir.

Bu vesile ile bizlere ümmet olma bilinci kazandıran merhum Erbakan Hocamıza Cenab-ı Allah'tan rahmet diliyoruz. Mekanı cennet, Peygamberimiz(sav)'e komşu olsun.

Selam ve dua ile...

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Nazmiye Gülbaş Arşivi