Nuri Demirağın Mektubu
Cumhuriyetin kuruluş başlangıcında Cumhurbaşkanı M. Kemal Atatürk’ün “İstikbal göklerdedir" deyişiyle THK’nca uçak alımı için bağış kampanyası başlatılır.
Bağış toplama sırasında öncede değindiğim gibi; bağış ile uçak almanın, “taşıma suyla değirmen dönmez” diyerek yanlışlığını vurgulayan Demirağ tarafından uçak yapımı teşviki istenir.
Önceki yazımda bunun üzerinde değinmekle beraber özet’e gireyim.
Atatürk zamanında iyi karşılanan ve destek gören bu teklife nedense THK kabul gözüyle bakmaz ve uçak ihalesi açar.
Zamanın söylentisi olarak THK Nuri Demirağ’ın bir “Hava filosu” meydana getirmesinden çekinmekte, böylece hasım gözüyle baktığı da belirtilmektedir.
***
İhaleye Giren Demirağ yabancı devletlerin uçak şirketlerini geride bırakarak 65 planör 10 adet eğitim uçağı işlemini “Avrupa” tekliflerini, destekleyen THK’ya karşı Atatürk’ün ilgisi ile taahhüt etmiş olur.
İhaleyi alan Demirağ, gecesini gündüzüne katarak bu yolda geniş aşamalara girer.
Beşiktaş’ta fabrika yapmakla kalmaz. Bu günün önce Yeşilköy yakın zamanda Atatürk Hava Limanı ismini alan araziyi satın alır. Etrafına gençlerin pilot ve paraşüt eğitimi almaları için “Gök okulu ve talebe yurdu” ilave eder.
1938 yılı sonu hazırlanan ilk 12 uçak için THK kabul heyeti Yeşilköy’de uçuşların normal olmasına karşın Demirağ’ın “O alan çimenlik içinde, düzensiz teknik birimleri ve kontrol kulesi bulunmayan bir yer…” itirazı reddedilerek birde Eskişehir “İnönü alanı”nda kontrol edilmesi ısrarında olurlar.
Konu ettiğim gibi açılan hendeğe düşen uçak neticesi pilot da hayatını kaybeder.
Böylece “Uçaklar sıhhatli değil”(!) raporu sonu ihale iptal edilir.
Ne yapacağını şaşıran Demirağ’ın başına gelenler vardır.
Zamanın Vatan gazetesi sahibi Ahmet Emin Yalman ve temsil komisyonculuğunu yaptığı Fransa şirketi fırsatı kaçırmayıp kendi uçaklarını satmakla kalmaz. Demirağ’a Devletçe yapılmakta olan mali yardımın da kesilmesini sağlarlar. (hayret! O zamanlarda da devletinden evvel kendini düşünen kartel gazeteciler varmış!)
Çok zor duruma düşmekle fabrikalarını kapatma, çalışanlarının işiz kalmaları ile karşılaşan Demirağ, Ankara Ticaret mahkemesinin kararıyla da engellenmiş olunca…
Birçok makama mektuplar yazarak yardım ister. İster ama asıl teşvik eden Etnografya müzesinde yatmaktadır.(!)
Başvurduğu Mareşal Fevzi Çakmak, çalışmalarını takdirle karşılar. Fakat bir türlü ülke geleceği için hayati öneme sahip uçak sanayisinin gelişmesine yönelik olarak kimseden destek göremez.. Son çare olarak Milli Şef ve Cumhurbaşkanı İsmet İnönü'ye ibretle okunacak şu mektubu yazar:
".....göklerine hakim olamayan milletlerin yerlerde sürüneceğine, daha doğrusu yerin dibinde çürüyeceğine inandığım için 3,5 sene evvel bütün personel ve araç gereci öz kaynağımızdan olmak üzere, memleketin ihtiyaçlarına tamamen cevap verecek büyük bir uçak endüstrisi kurmak istedim. Ve bu düşüncemi Mareşal Fevzi Çakmak'a arz ettim... Beni büyük bir aşkla tebrik etti. Bunun üzerine dünyanın en mükemmel tayyare ve teferruatını yapan memleketlere mütehassıslarım1a birçok kereler seyahat ettim. Tetkikat yaptım, yaptırttım. Ecnebi memleketlerde müteaddit kıymetli Türk gençleri ve işçileri okuttum, yetiştirdim ve yetiştirmekteyim. Fabrikalarımı sanat mekteplerinden yetişen en kıymetli Türk işçileriyle, en yeni ve modern makinelerle tezyin ederek buna müteallik muhtelif sanatı şubelerinde kurslar açmak, bilgilerini ameli, nazari genişletmek suretiyle de elemanlar hazırladım. Beşiktaş'ta kurduğum tayyare atölyesiyle Yeşilköy'de yapmakta olduğum modern uçuş meydanı, tamir atölyesi ve hangara ait plan-planlar ve bu maksatla satın alınan 1500 dönümlük arazi ve maden taharri ruhsatnamesi ve su kuvvetlerinden elektrik istihsali için değirmen ve baraj mahalli krokileri ve bu maksada hizmet emeliyle yaptırdığım 250 mevcutlu orta mektebe ait fotoğraflardan bir takımları ektedir.
Geçenlerde Beşiktaş'taki atölyemin senevî imalat kabiliyetinin tayini istendi. 300 mektep veya 150 antrenman yahut 50 avcı tayyaresi yapılabileceği cevaben bildirildi. Zaman zaman takdirler ve teşekkürlerle maddi ve manevi yardımlar yapılacağı ve siparişler verileceği Hava Kuvvetleri'nden tahriren ve şifahen bildirildi. Şimdiye kadar asarı fiiliyesi görülemedi. Bu babtaki emirlerin ve takdirnamelerin suretleri ektedir. Hava Kuvvetleri'nin bir çok yüksek tayyare mühendislerinden mürekkep teknik komisyonu tarafından ilk Türk tipi olarak belirttiğim bu tayyareye ait sandıklar dolusu yüzlerce aerodinamik ve statik resimleri ve hesapları mezkûr komisyonca aylarca tetkik ve performans tecrübeleri yapılarak mükemmel, normal mektep tayyaresi olduğundan Hava Kurumu'na tebliğ ve uçuş müsaadesini verdiği halde Türk Kuşu, memlekette yegâne salahiyettir bu fen komisyonun kararını dinlemeyerek tayyareleri kabulden imtina etmekte ve kaza hadisesi yüzünden vukua gelen teahhuru nazari itibara almayarak tayyare1eri almamakta ısrar ve teminat mektubu muhteviyatı olan 14,000 liranın, zapt ve avans verdikleri 40,000 lirayı istirdat etmişlerdir.
İşçilerim ve fabrika personelleri işsiz kalmıştır. Esasen şimdiye kadar tam ve kâmil bir mesaj sahası da bulamamışlardır. Bu müessese memleket müdafaası için faydalı bulunuyorsa, derhal sipariş verilerek yaşatılmasının temini ricasını havi Mareşal Hazretleri'ne çekilen ve şimdiye kadar cevabı alınamayan telgraf sureti ilişiktedir. Bu uğurda şimdiye kadar harcanan 1,5 milyon lira ile hoş karakterim buna müsait değil ya-farzı muhal 15–20 adet han, apartman yaptım, senede 150–200 bin lira kira alarak istediğim yerde gezer, tozardım. Hülasa, Türk'e ecdadından miras ve dünyaya numuneyi imtisal olmuş olan sipahiliğin, süvariliğin, serden geçti ligin bugünkü şekli de tayyareciliktir.
Gece gündüz, kış yaz, yağmur, çamur, kar, bora, fırtına manialarını bertaraf edecek, vatanın her bucağında şimdilik en az 60–70 yerinde modern uçuş meydanları ve yanı başında tamir atölyeleri, hangarları, müteaddit sınıf ve derecelerde mektepleri ve birkaç yerde tayyare ve motor fabrikaları yaparak havacılığımıza yüzlerce, binlerce, on binlerce, ihtiyat yapıcı, uçucu, yaratıcı elemanlar ve vesait yetiştirmek iktidarındayız. .
Tayyare süratidir. Mütemadiyen de süratleniyor. Havacılık işlerinin bu sürate ayarlanması için hepsi aynı rütbede ayrı ayrı noktai nazar taşıyan hava komutanlarının başlarına tepeden tırnağa, başından sonuna kadar mesuliyeti nefsinde toplayan "üzerine toz kondurulmamış" yırtıcı yaratıcı bir şahsiyetin (her memlekette olduğu gibi) bu mühim ve hayati işin başına geçirilmesi suretiyle tevsiini ve mahdut çerçeve dâhilinde bırakılmamasını, vatanın yegâne kurtarıcısı siz aziz büyük Milli şefimden yalvararak kemali hürmetle arz ve niyaz ederim."
Demirağ, birçok kere İsmet İnönü'ye buna benzer mektuplarla başvuruda bulunmuş olmasına rağmen ne yazık ki olumlu bir cevap alamaz.
Ve böylece uçak sanayimiz düştüğü çukurdan kalkamaz!..
Nuri Demirağ’ın birde vasiyeti vardır.
Onu da gelecek yazıda izleriz inşallah
***
Sağlık ve esenlik içinde sevdiklerinizle yaşam dileğimle…
Bağış toplama sırasında öncede değindiğim gibi; bağış ile uçak almanın, “taşıma suyla değirmen dönmez” diyerek yanlışlığını vurgulayan Demirağ tarafından uçak yapımı teşviki istenir.
Önceki yazımda bunun üzerinde değinmekle beraber özet’e gireyim.
Atatürk zamanında iyi karşılanan ve destek gören bu teklife nedense THK kabul gözüyle bakmaz ve uçak ihalesi açar.
Zamanın söylentisi olarak THK Nuri Demirağ’ın bir “Hava filosu” meydana getirmesinden çekinmekte, böylece hasım gözüyle baktığı da belirtilmektedir.
***
İhaleye Giren Demirağ yabancı devletlerin uçak şirketlerini geride bırakarak 65 planör 10 adet eğitim uçağı işlemini “Avrupa” tekliflerini, destekleyen THK’ya karşı Atatürk’ün ilgisi ile taahhüt etmiş olur.
İhaleyi alan Demirağ, gecesini gündüzüne katarak bu yolda geniş aşamalara girer.
Beşiktaş’ta fabrika yapmakla kalmaz. Bu günün önce Yeşilköy yakın zamanda Atatürk Hava Limanı ismini alan araziyi satın alır. Etrafına gençlerin pilot ve paraşüt eğitimi almaları için “Gök okulu ve talebe yurdu” ilave eder.
1938 yılı sonu hazırlanan ilk 12 uçak için THK kabul heyeti Yeşilköy’de uçuşların normal olmasına karşın Demirağ’ın “O alan çimenlik içinde, düzensiz teknik birimleri ve kontrol kulesi bulunmayan bir yer…” itirazı reddedilerek birde Eskişehir “İnönü alanı”nda kontrol edilmesi ısrarında olurlar.
Konu ettiğim gibi açılan hendeğe düşen uçak neticesi pilot da hayatını kaybeder.
Böylece “Uçaklar sıhhatli değil”(!) raporu sonu ihale iptal edilir.
Ne yapacağını şaşıran Demirağ’ın başına gelenler vardır.
Zamanın Vatan gazetesi sahibi Ahmet Emin Yalman ve temsil komisyonculuğunu yaptığı Fransa şirketi fırsatı kaçırmayıp kendi uçaklarını satmakla kalmaz. Demirağ’a Devletçe yapılmakta olan mali yardımın da kesilmesini sağlarlar. (hayret! O zamanlarda da devletinden evvel kendini düşünen kartel gazeteciler varmış!)
Çok zor duruma düşmekle fabrikalarını kapatma, çalışanlarının işiz kalmaları ile karşılaşan Demirağ, Ankara Ticaret mahkemesinin kararıyla da engellenmiş olunca…
Birçok makama mektuplar yazarak yardım ister. İster ama asıl teşvik eden Etnografya müzesinde yatmaktadır.(!)
Başvurduğu Mareşal Fevzi Çakmak, çalışmalarını takdirle karşılar. Fakat bir türlü ülke geleceği için hayati öneme sahip uçak sanayisinin gelişmesine yönelik olarak kimseden destek göremez.. Son çare olarak Milli Şef ve Cumhurbaşkanı İsmet İnönü'ye ibretle okunacak şu mektubu yazar:
".....göklerine hakim olamayan milletlerin yerlerde sürüneceğine, daha doğrusu yerin dibinde çürüyeceğine inandığım için 3,5 sene evvel bütün personel ve araç gereci öz kaynağımızdan olmak üzere, memleketin ihtiyaçlarına tamamen cevap verecek büyük bir uçak endüstrisi kurmak istedim. Ve bu düşüncemi Mareşal Fevzi Çakmak'a arz ettim... Beni büyük bir aşkla tebrik etti. Bunun üzerine dünyanın en mükemmel tayyare ve teferruatını yapan memleketlere mütehassıslarım1a birçok kereler seyahat ettim. Tetkikat yaptım, yaptırttım. Ecnebi memleketlerde müteaddit kıymetli Türk gençleri ve işçileri okuttum, yetiştirdim ve yetiştirmekteyim. Fabrikalarımı sanat mekteplerinden yetişen en kıymetli Türk işçileriyle, en yeni ve modern makinelerle tezyin ederek buna müteallik muhtelif sanatı şubelerinde kurslar açmak, bilgilerini ameli, nazari genişletmek suretiyle de elemanlar hazırladım. Beşiktaş'ta kurduğum tayyare atölyesiyle Yeşilköy'de yapmakta olduğum modern uçuş meydanı, tamir atölyesi ve hangara ait plan-planlar ve bu maksatla satın alınan 1500 dönümlük arazi ve maden taharri ruhsatnamesi ve su kuvvetlerinden elektrik istihsali için değirmen ve baraj mahalli krokileri ve bu maksada hizmet emeliyle yaptırdığım 250 mevcutlu orta mektebe ait fotoğraflardan bir takımları ektedir.
Geçenlerde Beşiktaş'taki atölyemin senevî imalat kabiliyetinin tayini istendi. 300 mektep veya 150 antrenman yahut 50 avcı tayyaresi yapılabileceği cevaben bildirildi. Zaman zaman takdirler ve teşekkürlerle maddi ve manevi yardımlar yapılacağı ve siparişler verileceği Hava Kuvvetleri'nden tahriren ve şifahen bildirildi. Şimdiye kadar asarı fiiliyesi görülemedi. Bu babtaki emirlerin ve takdirnamelerin suretleri ektedir. Hava Kuvvetleri'nin bir çok yüksek tayyare mühendislerinden mürekkep teknik komisyonu tarafından ilk Türk tipi olarak belirttiğim bu tayyareye ait sandıklar dolusu yüzlerce aerodinamik ve statik resimleri ve hesapları mezkûr komisyonca aylarca tetkik ve performans tecrübeleri yapılarak mükemmel, normal mektep tayyaresi olduğundan Hava Kurumu'na tebliğ ve uçuş müsaadesini verdiği halde Türk Kuşu, memlekette yegâne salahiyettir bu fen komisyonun kararını dinlemeyerek tayyareleri kabulden imtina etmekte ve kaza hadisesi yüzünden vukua gelen teahhuru nazari itibara almayarak tayyare1eri almamakta ısrar ve teminat mektubu muhteviyatı olan 14,000 liranın, zapt ve avans verdikleri 40,000 lirayı istirdat etmişlerdir.
İşçilerim ve fabrika personelleri işsiz kalmıştır. Esasen şimdiye kadar tam ve kâmil bir mesaj sahası da bulamamışlardır. Bu müessese memleket müdafaası için faydalı bulunuyorsa, derhal sipariş verilerek yaşatılmasının temini ricasını havi Mareşal Hazretleri'ne çekilen ve şimdiye kadar cevabı alınamayan telgraf sureti ilişiktedir. Bu uğurda şimdiye kadar harcanan 1,5 milyon lira ile hoş karakterim buna müsait değil ya-farzı muhal 15–20 adet han, apartman yaptım, senede 150–200 bin lira kira alarak istediğim yerde gezer, tozardım. Hülasa, Türk'e ecdadından miras ve dünyaya numuneyi imtisal olmuş olan sipahiliğin, süvariliğin, serden geçti ligin bugünkü şekli de tayyareciliktir.
Gece gündüz, kış yaz, yağmur, çamur, kar, bora, fırtına manialarını bertaraf edecek, vatanın her bucağında şimdilik en az 60–70 yerinde modern uçuş meydanları ve yanı başında tamir atölyeleri, hangarları, müteaddit sınıf ve derecelerde mektepleri ve birkaç yerde tayyare ve motor fabrikaları yaparak havacılığımıza yüzlerce, binlerce, on binlerce, ihtiyat yapıcı, uçucu, yaratıcı elemanlar ve vesait yetiştirmek iktidarındayız. .
Tayyare süratidir. Mütemadiyen de süratleniyor. Havacılık işlerinin bu sürate ayarlanması için hepsi aynı rütbede ayrı ayrı noktai nazar taşıyan hava komutanlarının başlarına tepeden tırnağa, başından sonuna kadar mesuliyeti nefsinde toplayan "üzerine toz kondurulmamış" yırtıcı yaratıcı bir şahsiyetin (her memlekette olduğu gibi) bu mühim ve hayati işin başına geçirilmesi suretiyle tevsiini ve mahdut çerçeve dâhilinde bırakılmamasını, vatanın yegâne kurtarıcısı siz aziz büyük Milli şefimden yalvararak kemali hürmetle arz ve niyaz ederim."
Demirağ, birçok kere İsmet İnönü'ye buna benzer mektuplarla başvuruda bulunmuş olmasına rağmen ne yazık ki olumlu bir cevap alamaz.
Ve böylece uçak sanayimiz düştüğü çukurdan kalkamaz!..
Nuri Demirağ’ın birde vasiyeti vardır.
Onu da gelecek yazıda izleriz inşallah
***
Sağlık ve esenlik içinde sevdiklerinizle yaşam dileğimle…
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.