Hüzeyme Yeşim Koçak

Hüzeyme Yeşim Koçak

Nurettin Topçu Okumaları

Nurettin Topçu Okumaları

Anlaşılmaz, kıymetleri bilinmez, yeterince dile getirilmez; görüntülenmez, böyle adamlar üzerinden prim yapamaz, yükselemezsiniz. Hayatlarında çekiştirilip, sündürülecek magazinel unsurlar yoktur. Bayrak değerlerin öncüsü olduklarından; yurt dışından ödül(!) falan da verilmez, kiralık alınlarına madalya yapıştırılmaz, ayarlanmaz. Sessiz sedasız, yalnız Hak için yaşarlar. Belki birkaç kuşak sonra kıymetleri bilinir; oysa kaplarına sığmaz taşarlar.

Değerli ilim adamlarımızdan Prof. Dr. Süleyman Hayri Bolay, onun için “Nurettin Topçu Bey, büyük mütefekkir, hakkıyla filozof, yüksek şahsiyet sahibi, düşündüğünü çekinmeden yazan ve söyleyebilen bir kimse idi. O, 20. Asır Türkiye’sinde spiritüalist felsefenin İsmail Fenni’yi saymazsak en büyük temsilcisidir.” diyordu.

(S. Hayri Bolay, Türk DüşüncesindeGezintiler, Nobel Yay.sh. 517)

Yazarlar Birliği’nde “Nurettin Topçu Okumaları” asil bir gayretle devam ediyor. Türk fikir hayatının zirve ismi, bütün yönleriyle tanıtılmaya çalışılıyor.

Programın başlangıcında; Doç. Dr. Köksal Alver, Topçu’nun şahsiyetinin nirengi noktalarını bize verirken: “Dava sahibi olmasından; çıkarmış olduğu Hareket Dergisinin bir mektep oluşuna; memleketi merkeze alarak düşünmenin önemine; onun inançları için severek bedel ödeyen sahih münevver kimliğine dikkat çekerek, geniş bir perspektif çizdi.

Dr. Mahmut H. Akın: "Nurettin Topçu'da Ahlak Düşüncesi" isimli konuşmasında; “hareket felsefesi” ve “isyan ahlâkı” bağlamında, felsefî açıdan Topçu’ya yaklaştı. Her kesimden insanın, -İslâmcısından, solcusuna, milliyetçisine kadar- istifade edip, nasiplenecekleri engin bir kaynaktı O.

Hasan Arslan: "Nurettin Topçu ve Maarif Davası"nda, “âlemin gayesi aşk; hayatın bütün alanları mektep” diyen; “uzun sayılmayacak bir ömrün, Hakikat aşkıyla bereketlenen” ziyasına işaret etti. Tasavvufî neşveyle; “Mektep, edep, ilim, rahmet, mesuliyet” ekseninde, “aşklı Nurettin Topçu’nun” hayatından misaller getirdi.

Bütün katılımcılar, farklı zaviyelerden bu ihtişamlı ismi tanımaya, bizi yüreklendirdiler, bir hazinenin derinliklerine çekip, ufuk gösterdiler.

En temel meselelerimizden, en bulaşıcı hastalıklardan birine, Nurettin Topçu, şöyle temas ediyordu:

“Birinci Cihan Harbini kaybettikten sonra, Anadolu İstiklâl Savaşına atıldı. Harp cephesinde kılınç muzaffer oldu Lâkin hâkimiyette muzaffer olan milletin ruhu idi. Biz bu ruhun hâkimiyeti davasını bayrak yaparak yükselmesini bilmedik.(…) bu buhran içinde kıvranırken, Amerikan kültür ve medeniyetinin istilasına uğradık. Bu kültürün esaslı karakteri, bir prensip ve davâya inanan ve bu inancın etrafında sistemleşerek hayat kazanan izah tarzlarından zihinleri sıyırmak, yalnız göze, kulağa ve damağa hitap eden eşyanın bilgisiyle, iktifa etmekti; bir kelime ile ruhun ilmini ortadan kaldırıp yerine eşyanın ilmini koymaktı. Halbuki, biz eşyayı da ruhumuzun açısından görüyoruz. Onu bertaraf edince, bütün hırslarımızla eşyaya bağlanıp onun esirleri olduk. (Nurettin Topçu, Yarınki Türkiye, sh 125 -126, İstanbul: Yağmur Yay.. 1961)

Fakat kurtuluş çaresini de veriyordu; bedbin değil nikbindi:

 “Genç ruhları, büyük ve yaratıcı yapacak olan, hayatın kurnazlığı ve siyasetin hüneri değildir; boşlukta bir büyük kalb çırpıntısı yaşatmalarıdır(…) “Yıldırımlar, Fatihler gibi devletimizin büyük kurucuları, bu kuruluşun kuvvetindeki sırrı, İslâm’ın ruhçuluğunda (Spritüalizm) buldular. Biz, bugün, yirminci asrın bütün yaratıcı kuvvetlerine sahip olarak, ayni kaynaklardan hayat almak mecburiyetindeyiz.” diyordu hazret “Yarınki Türkiye” isimli eserinin önsözünde.

Kendi değerlerinden şüphelenenler, dinini başkalarıyla kıyaslayanlar için İslâm’ın izzetini, şu cümlelerle ifade ediyordu: “Herhangi bir davaya aşk ile bağlanan için mukayese yoktur, aşk mukayese kabul etmez; hiçbir mukayese kabul etmez. Mukayese şüphenin metaıdır. Karşılaştırır, şüpheyi izale eder. İman ölçü tanımaz, sonsuzun ölçüsü yoktur. Aşkın ölçüsü olmaz, o büyüklüğü yaşatır, küçüklük tanımaz ki karşılaştırsın. Böyle mukayeseler İslâm’ı küçültücüdür. Zira iddiadır. Hırsların kaynağından çıkar. İslâm’ın büyüklüğünü yalnız kendi büyüklüğü ile ispat etmelidir, kalpleri onun büyüklüğü ile doldurmalıdır.” (Hece, Nurettin Topçu, özel sayı:11, sh.415)

Seven yüreklerin “hareketinde”, Topçu’nun izleri, akisleri ve dili

Biz bu ulvî sesle mest, müftehir; Yazar Birliği yönetiminden, büyük romancımız Peyami Safa ile müstesna şairimiz Arif Nihat Asya’nın da ele alındığı, Gönül Okumaları / Yazmalarını bekliyor, diliyoruz.

Yazarlar Birliği’nde; 1 Temmuz Çarşamba günü, saat:17.30’da, eğitimci-yazar Ümit Savaş Taşkesen: "Nurettin Topçu Portresi"ni sunacak. “Kaçırmayın” diyoruz. Program Temmuz ayı boyunca devam edecek. 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Hüzeyme Yeşim Koçak Arşivi