Ne yazık ki bitti
Başladı ve bitti.
“Biz bitti demeden bitmez” slogan haline getirildi, ama çok üzülsek de bitti.
Evet, Avrupa şampiyonası heyecanı Ulusal takımımız için başlamasıyla birlikte sona erdi..
Avrupa şampiyonası Türkiyesiz olmaz/olamaz dedik.
Büyük coşku yaşayacaktık. Hatta: geçtik çeyrek final, yarı final, final hayali içerisinde olanlar bile vardı Ama, ne yazık ki sevincimiz yarıda kaldı.
Türkiye olarak gerçekleri göremedik ve umutlarımız daha grupta sona erdi.
Ulusal takımımızın, son 15 resmi maçta yenilmemesine karşın, iki-üç karşılaşma dışında oynanan futbolu değerlendiremedik. Süreci iyi yönetemedik.
Bırakın resmi maçları, özel maçta Karadağ karşısında uzatma dakikalarında gelen golle kazanmamız karşısında bile adeta bayram yaptık. “Biz bitti demeden bitmez” sloganına sarıldık. Ama, vasat futbolun üzerinde durmadık.
Ne yazık ki, ulusal basın çalışanları teknik direktör Fatih Terim’e yağ çekmek için sanki işler çok iyi gidiyormuş gibi Milli takımın Avrupa şampiyonasına hazır olduğu mesajlarını yaydılar ortalığa.
Oysa işin doğrusu öyle değildi.
Keşke Karadağ maçını ve son hazırlık karşılaşmasında Slovenya’ya yenilseydik de gerçekleri görerek. Gerekli tedbirleri alıp bugün Avrupa şampiyonasında yolumuza devam etseydik.
Fransa’da düzenlenen Avrupa şampiyonası öncesi düşüncelerimiz bir bir gerçekleşti. Bir çok kişinin beklentilerine karşılık, Hırvatistan ve İspanya maçlarını kazanamayacağımız, sadece Çek Cumhuriyeti’ni yenebilecek bir takıma sahip olduğumuz düşüncesine sahiptim.
Tek golle yenildiğimiz ve şansın yanımızda olduğu Hırvatistan maçının ardındın İspanya’ya farklı yenilmemiz umutlarımızı zayıflatmıştı. Milliler, her iki karşılaşmada da motivasyon olarak düşük bir görüntü verdi. Ki, bunun altından daha sonra o utanç verici ve Dünya’ya rezil olduğumuz prim konusu çıktı Ama, Çek Cumhuriyeti karşısında gerçek kimliğine çok yaklaşan Milliler için grup maçlarının son gününde tam bir heyecan fırtınası yaşandı.
Çarşamba günü Macaristan’ın Portekiz karşısında üç kez öne geçmesiyle sevindik, coştuk. Ama yazık ki, maçın berabere bitmesiyle ilk 16 umutlarımızı akşam maçlarına taşıdık.
Belçika’nın İsveç karşısında öne geçmesiyle sevincimiz doruk yaparken, aynı anda Kuzey İrlanda’nın İtalya’ya gol atmasıyla yıkıldık, 90 dakikaların tamamlanmasıyla da tüm umutlarımız tamamen bitti ve 78 Milyon Tük halkı tam bir şok yaşadı.
Bu süreç bize bir gerçeği daha gösterdi: Umutlarını başkalarına bağlamayacaksın, kendi işini kendin göreceksin. Aman İtalya ve Belçika yenilmesin, biz gruptan çıkalım
beklentisi içerisinde olursan, elin oğlu sevincini kursağında bırakır. Bunun sonucu da arkana baka baka dönersin, Türk futbolunu da rezil edersin.
Ülkemizin içerisinde bulunduğu sıkıntılı dönemde Ulusal takımın başarısına, Avrupa şampiyonasında adını üst turlara yazdırmasına çok büyük ihtiyacımız vardı.
Son 10 yılda siyaset bataklığının içerisine çekilen, buna rağmen, 78 milyonun tribünde ve TV’lerinin başında gönül bağıyla birleştiği, tüm sıkıntıları bir kenara bıraktığı Ulusal takımın elenmesiyle Avrupa şampiyonası heyecanı bizim için erken bitti. Artık, iki yıl önceki Dünya şampiyonasında olduğu gibi maçları heyecansız, coşkusuz öylesine izleyeceğiz.
Yıkıldık, üzgünüz. Siyasi amaçlarla forma rengi bile değiştirilen Ulusal takımın Avrupa şampiyonasından elenmesinin hesabını kim ve kimler verecek Türk halkı olarak bekliyoruz.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.