Milli takım 2020 Avrupa şampiyonası elemelerine iyi başladı.

İki maçta iki galibiyet. Kazanma sevincini, coşkusunu yaşamayı çok özlemiştik. Yurdumuzun içerisinde bulunduğu seçim ortamında, halkımızın bütünleşmesi açısından buna çok ihtiyacımız vardı.

Yeni teknik direktör Şenol Güneş henüz ısınma turlarında.

Önceki Milli takım aday kadrosunda yer alan bazı oyuncular sakatlıkları nedeniyle bu kez davet edilmedi. Kadroda yeni isimler de yer aldı.

Milliler, Arnavutluk ve Moldova maçlarına deşik 11’ler ile çıktı.

Arnavutluk maçında ki sistem ve oyun çok tatmin etmedi sporseverleri.

Moldova maçında ise daha başka bir Milli takım vardı sahada. Her ne kadar ilk 24 dakikada rakip kaleye topu taşıyamasak da pas yapan, sabırlı olan ve ilk golün ardından rakibinde moral motivasyonunu kaybetmesiyle daha da coşan ve özelliklede seri paslarla ve çabuk ataklarla rakip takım savunmasını zorda bırakan bir oyun vardı. Bu Milli takıma herkes şapka çıkartmalı. Kaçan gollere bakılacak olursa bu fark daha da çok olmalıydı.

Ancak, bu sonuçlar aldatmamalı.

Her iki takımda Avrupa şampiyonası elemelerinde Türkiye’nin rakibi olamaz.

Bizim asıl rakiplerimiz Fransa ve İzlanda.

Elemelere galibiyetle başlamak, güven ve moral motivasyonu açısından elbette ki önemli. Herkesi kutluyorum. Hadi hayırlısı. Bu kez olacak gibi. Tabi ki Fransa’yı saymıyorum, İzlanda karşısında iyi sonuçlar almak kaydıyla.

Hani Şenol hocanın sözleşmesi de açıklanmadı. Akıllara takılan, acaba başarısız olması ve görevden alınması halinde kendisine tazminat ödenecek mi?

Tazminat deyince Fatih Terim geldi akıllara.

Sayın Terim, kazandığı tazminatı Çocuk Esirgeme Kurumuna bağışlayacakmış.

Kutlarım, ama bu karar Fatih hocayı aklamaz.

Asıl üzerinde durulması gereken konu, sözleşmeye konulan tazminattır. Bu konuda Federasyon eski Başkanı da hoca da suçlu. Çünkü, Milli görev para ile ölçülmez. Milli takımda çalışmak onurdur. Tazminat söz konusu olmamalıydı.

***

Milli takım eski teknik direktörü Mircea Lucescu’nun göreve getirilme şeklini eleştirdik.

Özel uçakla Romanya’ya kadar, Lucescu’nun ayağına gidilmesi Türkiye Futbol Federasyonuna yakışmamıştı.

Rumen hocanın, kısa sürede değil ama sabırlı davranılması halinde uzun vadede yararlı olabileceğini söylemiştik.

Haksızda çıkmadık yani.

Mircea Lucescu, Rusya’da düzenlenen Dünya şampiyonasına Milli takımı götüremedi, ama gelecek adına genç ve Avrupa vizyonu olan futbolculardan oluşan bir kadro oluşturmuştu. Şenol hoca da kadroyu yeni isimlerle takviye etti. Bence, bu takımda ısrar edilmeli. Hatta, Milli havuz daha da geliştirilmeli ve iki üç kadro kurulabilecek sayıya ulaşılmalı. O Milli takımın tek eksiği, tecrübeli futbolcuydu. Onun içinde orta alana Emre veya Selçuk, forvete de Burak takviyesinin yapılmasını önermiştim.

Emre ve Burak bu kez kadroya dahil edildi. Umarım Milli takımın geleceği içini yararlı olurlar. Ki, bunu oynadıkları futbolla gösterdiler.
2020 Avrupa şampiyonasında Milli takımımız mutlaka yer almalıdır. Milli takımsız bir şampiyonası daha geçirmek istemiyor halkımız.

***

Atiker Konyaspor, Milli maçlar nedeniyle verilen aranın ardından, İstanbul deplasmanında lider Başakşehir ile karşılaşacak.

Tarihinde belki de ilk kez yedi haftadır galibiyet yüzü göremeyen temsilcimizin, lider karşısında puan alması sürpriz olmamalı!. İyi organize olan, orta alanı kontrol eden, takım savunmasını iyi yapan bir Konyaspor’un Başakşehir’den puan almasını bekleyenlerin sayısı hiçte az değil. Alınacak her puan ekstra olarak yazılacak Kartalların hanesine.

Ama, bu maçın kaybedilmesi de abartılmamalı. Elbette ki bir deplasman maçı. Hem de rakip lider Başakşehir.

Atiker Konyaspor için 28. hafta da iç sahada oynanacak Sivasspor maçı yeni bir başlangıç olmalıdır.
Konyaspor, 28. haftadan itibaren geride kalan 7 maçın 4’ünü iç sahada; Sivasspor, Galatasaray, Trabzonspor ve Akhisar ile oynayacak. 3 maç garanti. Deplasman rakipleri ise, Ankaragücü, Alanyaspor ve Kasımpaşa. Puan alınamayacak karşılaşmalar değil. 45-48 puan Konyaspor’u Avrupa kupalarına taşır mı? bekleyip göreceğiz!.