Mikelanj etkisi
Hiç düşündünüz mü? Birbirini seven insanların uzun yıllar boyunca birlikteliklerini nasıl sürdürmeyi başardığını hiç düşündünüz mü? Oldukça basit bir soru ile başlıyorum. Biraz sonra içine derinlemesine dalacağım konu beni çok heyecanlandırıyor. İnsan ilişkilerinin pamuk ipliği ile bağlı olduğu en zayıf dönemde yaşıyoruz. Bir evlilik bir sözle yıkılabiliyor. Bir dostluk bir yüz ifadesi ile sonlanabiliyor. Bir evlat ailesine aniden sırtını dönebiliyor. Bir çınar zaman içinde büyürken bir balta ile birkaç saniyede devrilebiliyor. Günümüzde ilişkiler bu kadar hassas ilerlemeye çalışırken eskiden insanlar ömürlük beraberliklerini neye borçlular hiç düşündünüz mü?
İnsanların farkında olmadan, ilişkilerini ayakta tutmak için kullandıkları yöntem yapılan araştırmalar sonucunda “mikelanj etkisi” olarak adlandırılıyor. Adını ünlü ressam Michelangelo Buonnarroti’den alan mikelanj etkisi, sanatçının heykelini zamanla şekillendirmesi gibi insanların da birbirlerini şekillendirmesi anlamına gelir. Mikelanj etkisi sevgi ve güvene bağlı olarak ortaya çıkar. İnsan sevdiğinin davranışlarına, huylarına, sözlerine değer verir, onları önemser. Zaman içinde onun gibi olmaya başlar. Ama durum karşılıklı olduğu takdirde mikelanja dönüşür. Çiftlerden birinin tek başına şekillenmeye veya şekillendirmeye çalışması aynı etkiyi göstermeyeceği gibi fiyasko ile de sonuçlanabilir.
Mikelanj etkisini ilişkiler üzerinde örneklere dayandırarak anlatmak istiyorum. Evli bir çifti ele alalım. “Eşlerden biri kitap okumayı çok seviyor. Evin bir köşesini kendine küçük bir kütüphane yapmış. Bazen günde kırk beş dakika, bazen iki günde bir köşesine çekilip kitap okuyor. Bu çocukluğundan beri süre gelen bir alışkanlık olmuş onun için. Kitap okumakla arası pek olmayan diğer taraf, eşinin bu alışkanlığına önceleri anlam veremese de zamanla fikrini değiştirmiş. Eşi ile birlikte bazı günler köşelerine çekilip kitap okumaya başlamışlar. Onlar için bu durum gün geçtikçe daha zevkli bir hale gelmiş. Kitap okumayı önceden beri seven taraf, eşinin kendisinin bu alışkanlığına saygı duymanın ötesine geçip onula birlikte kitap okumaya başlamasını ve bunu içinden gelerek yapmasını ilişkilerindeki bağı bir üst seviyeye taşıdığını, bir düğüm daha atarak kuvvetlendirdiğini görmüş.” Eşler arasındaki bu durum onlar farkında olmadan mikelanj etkisini doğuruyor ve başka ilişkilere de kılavuz oluyor.
Yazımın başlarında eskiden insanlar güçlü birlikteliklerini neye borçlu diye sormuştum. Eskiden diyorum çünkü günümüz ilişkileri ilişki olmaktan öyle uzak ki… Eşler, dostlar, aile bireyleri birbirinden hızla uzaklaşıyor. Sevdiği insana benzemeyi kendi kişiliğinden ödün vermek olarak görüyor ve aralarında ego savaşları başlıyor. Birlikte yola bıkmaya karar verdiğiniz insan sizin köleniz değildir. Her insanın kendine göre alışkanlıkları, bakış açısı, inançları görüşleri vardır. Elbette ki hiç kimse için inandıklarınızdan vazgeçmeyin fakat ona uyum sağlayın. Birbirinizi olduğunuz gibi kabul edin. Değiştirmeye çalışmak yerine tüm yönleriyle sevin. Birbirinize saygı, sabır, sevgi, emek ve fedakârlıkla bakarak şekillenin. Tabi ki bunu karşılıklı olarak yapın. Sizi sevdiği için size göre şekillenen insanları, sizi gerçekten önemsediği için yaptığını unutmayın. Gerçek sevgi bu değil midir zaten? Onu artılarıyla eksileriyle her durumda koşulsuzca sevmek ve benimsemek… Kalemim döndüğünce anlatmaya çalıştığım Mikelanj Etkisini detaylıca araştırmanızı tavsiye ederim. Gerçekten evliliklerde, ilişkilerde ciddi anlamda işe yaradığına tanık olacaksanız. Denemeye değmez mi? Sevgi uğruna, sevdiğiniz uğruna değmez mi?
MONAROZA