Mervenur Dalbudak

Mervenur Dalbudak

Bakarsın ama görmek başka bir şey

Bakarsın ama görmek başka bir şey

Bakmak ve görmek her ne kadar birbirine benzeyen sözcükler olsalar da anlam ve eylem olarak farklıdırlar. Bakarken yalnızca gözlerimizi kullanırız. Fakat görmek gözlerin çok ötesinde kalple mümkündür. Hızlı bir giriş oldu. Konu çok bilindik. Biliyorum ki hislerimiz yine aynı. Hayatımıza yeni giren bir insanı veya tanışmak üzere olduğumuz bir insanla ilk izlenim süremiz otuz saniyedir. İlişkiler geliştikçe o ilk otuz saniyedeki izlenimler devrededir.

**

Çoğumuz ilk izlenimde olumsuz bir elektrik aldığında öteye gitmeyi denemek istemez. İster ön yargı deyin, ister tedbirli davranma, isterse içgüdü deyin ama bu böyledir. Görmek yerine bakmakla yetinmeyi tercih ederiz. Bazen bu tercih hayatımızın hatası olabilir. Görmediğimiz için belki de dünyanın en iyi insanı ellerimizden kayıp gidebilirken yine görmeyi denemediğimiz için dünyanın en zalim insanına mahkûm kalabiliriz.

**

O zaman bakmakla görmek arasındaki o ince nüans nedir?

Ne yazık ki insan olarak şöyle bir huyumuz var. Şekli güzel olanın özünde neler barındırdığı bizi pek ilgilendirmiyor. Özü güzel olup da şeklini beğenmediğimiz şeylerin kaderi de aynı maalesef. Neden bu kadar şekilciyiz anlamış değilim. Sosyal medyada eminim hepimizin karşısına çıkmıştır. Bir sosyal deney yapılıyor.

**

Giyim kuşamı oldukça şık, temiz, tertipli bir inana olağanüstü bir saygı ve ilgi gösteriliyor çevresindeki herkes onunla konuşmak istiyor. Oysaki o insan hiçbir vasfı olmayan sıradan biri (bu demek değil ki o insan saygıyı hak etmiyor. Elbette ki ona da gerekli saygı duyulmalı. Bahsetmeye çalıştığım şey çok başka bir boyut).

**

 

Hiç kimse onun yanına gitmek istemiyor. Hâlbuki bu kişi derin bilgi birikimine sahip önemli bir iş adamı, devlet adamı vs. Bakmakla görmek arasındaki fark burada gösteriyor kendini. Bizler insanlara ve olaylara bakarken görmeyi beceremiyoruz. Baktığın zaman bir insanın kalbinde çiçekler açan bahçeyi göremiyorsan, içinde kopan fırtınanın sesini duyamıyorsan, ipek kumaşlı kıyafetlerinden dolayı, kalbindeki hasırlı sarayı göremiyorsan neye yarar ki senin bakışın.

**

Yüce Allah herkesi farklı farklı özelliklerde ve görünüşlerde yaratmış. Bize boş bir ruh ve beden vermiş ister ikisini de doldur, ister sadece ruhunu süsle, ister ruhun boş kalsın bedenini süsle. Sonuçta bakmakla görmek arasında fark var. Biz bakış açımızı değiştirmediğimiz sürece bizi nasıl gördüklerine müdahale edemeyiz. Toplu olarak bu çirkin huydan vazgeçmemiz gerekiyor.

**

Bir insanı makamından, mevki isinden ötürü; saçının güzelliği, gözünün güzelliği, cebinin zenginliği için seviyorsak sırf bu etkenler için saygı duyuyorsak korkarım büyük bir yanlışın ortasındayız. Alın size bir örnek daha: hamam böceği de böcektir, uğur böceği de böcektir. Ama biz birinden korkarak hatta iğrenerek bahsederken diğerinin yakalamak, avuçlarımıza almak isteriz. Oysa ikisi de böcektir.

**

Bakmamla görmek arasındaki farkı saatlerce konuşabilirim sizinle. Siz de konuşun ama önce kendinizle. Ve siz karar verin. Hepimiz gökyüzüne bakarız bazılarımız yıldızları görür bazılarımız sadece karanlıklar. O zaman Nazım Hikmet’den bir dize iliştireyim şuraya:

“İster gökyüzünde seyret ister gözlerimde, “körler onları görmese de yıldızlar vardır” dedi.”(20. Asra dair Şiirinden) MONAROZA

 

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
Mervenur Dalbudak Arşivi

Mola

30 Haziran 2020 Salı 09:04