Tunahan Dağaşan

Tunahan Dağaşan

Leman ve sahte sanatçı bozuntuları

Leman ve sahte sanatçı bozuntuları

İslam toplumlarında dini değerlere saygı esastır. Halkın doğrudan demokrasi ve referanduma katılması yüzde 95 i müslüman olan bir ülke için makuldur. Toplumun ruhu dini değerlere saygındır, yaşantı olarak olmasa bile bu millet gelenek kültür din ve örf olarak bu değerlere aşinadır. Dolayısıyla demokrasi kavramı doğrudan demokrasi olarak halkın katılımıyla aleyhe değil artık lehe dönüşmelidir. Çoğu zaman referanduma gidelim diyip duran zihniyetin toplumun ruhuna ve ekseri Müslüman olan halkın toplumun İslam'a uygun karar verdiğinde bu karara saygı duyacak mıdır? Müslüman toplumlar için seçilmişler için söylemiyorum, çünkü mesele parlemanto ve vekillere bırakıldığı zaman işin içine bir şeyler karışmakta ve sıkıntı çıkmaktadır. İşin içine particilik ve fanatizm karışarak meselenin özüne inmek yerine ne yapsa doğrudur, gibi bir mantık ortaya çıkıyor.  Halk doğrudan karar vermelidir.
Her vahşetten sonra idam naraları çıkıyor. Toplum idam diye haykırıyor. Cezaların hafif olduğunu ben söylemiyorum. Toplumda her kesimden insan söylüyor. Solcusu da sağcısı da vahşetin ardından ceza sistemini eleştiriyor.
Dini, değerleri, kültür ve gelenekleri farklı olan milletlerin aynı ceza sistemini kullanması noktasında bir çelişki gözlüyorum. Burada bir sorun var. İslam'a aykırı yasa ve kuralların uygulanışı ile ilgili İslam toplumlarında referandum yapılmalıdır. Demokrasi lehe dönmelidir. Halkın dediği mutlak doğrudur, demek değildir mesele. Toplumun ruhunu okumaktır. Sanatçılara gelince ben bazı sanatçıların toplumdan uzak olduğunu ve hatta tamamen soyutlandığını düşünüyorum.
Anadolu'nun, halkın nabzını bilmiyorlar. İnsanımızın neye değer verip hangi kültür ve geleneklere rağbet ettiğinden zerre haberleri yok. Bu bazıları çoğu zaman sosyal medyada bazı zamanlarda ortaya çıkıp yönetime karşı halkı kışkırtmayı kendilerine görev kabul etmişler.
Yaşantıları toplumun değer yargılarına misliyle uzaktır. Onlardan bazıları Anadolu'nun insanına cahil, yobaz gözüyle bakacak kadar kördür.
Kendi özgürlük anlayışları bireysel olana dayalı olup, toplumsal erdem ve toplumun ruhuna aykırıdır. Sanatın evrensel boyutunu ruhlarında biriktirirken kendi öz değerlerine ve milletinin değer verdigi şeylere karşı duyarsız bencilce yaşamaktadırlar.
Bireysel eğilimleri ve özgürlüğe düşkünlüklerinin altında daha ziyade nefisleri, egoları ve yaşam tarzları vardır.
Bu yüzden onlar milletin değer verdiği şeylere karşı cephe alırlar. Bu cephe onların aydın ya da entelektüel oluşundan değil, gerçek sanata ve topluma uzak oluşundan ve cehaletindendir. Onlar alkol kısıtlaması ve özgürlüklerini düşünürken, alkol ile sarhoş olup araç kullanarak cana kastedenlerin ve çarşı pazarda gene sarhoş bir şekilde kadınlara sarkıntılık yapıp, alkolün yol açtığı şuursuzluğun toplumsal düzen ve refahı bozduğunu görmezler. Şayet alkol aldıktan sonra araç kullanan birisi kendi canlarından birine kastetse yeşilaycı olur alkole savaş açarlar. Onlar kendi ocağına ateş düşse, idam cezası gelsin derler, ama onlara kısasta hayat vardır desen seni İslamcı olmakla itham ederler. 
İşte gerçek sanatçı ile sahte sanatçı bozuntularını toplumun değer yargılarına, inanç, kültür, gelenek ve görenekleri ne saygı duyup duymamasından anlayabilirsiniz. İşte Leman dergisinin karikatürle Mevlana ve Konya halkına yaptığı saygısızlık da bu sanatçı ve aydın geçinen cahil güruh..
Bir gerceğin açıkça gözardi edildiği görülmektedir. Bu millet müslüman bir millet. Müslüman toplumlarda İslam'a aykırı içerik ve konularda referandum yapılmalıdır. Haram olana yasal zemin hazırlanmamalıdır. Herkes kendi hayatını yaşasın, bu onun bileceği iş, günahı kendine filan; bunlar boş sözlerdir. Bu konuların hepsi bireysel değil toplumsaldır. Etki tepki içerir. Hollanda'da çıkan yasa ile burada çıkan yasa arasında çok bariz gözle görülür bir toplumsal değer farkı vardır. Ukrayna da gece hayatının sokağa taşırdığı rahatsızlık ile Türkiye'de ki taşkınlık aynı değerlendirilmez ve aynı tepki verilmez. Burayı iyi anlamalıyız. Bu zihniyet sadece kendi benlik ve özgürlüğünü düşündüğü için kendisinden sonra gelecek olan neslin refah ve temizliğini düşünmez. Caddelerde nara atarken işte bu nefis maymunlarını görürsünüz. Bu zihniyet keyfi sapkınlıklarını rahatça yaşayamayınca, bunun adını ötekileştirme ve dışlanma koyarak egolarına kılıf geçirirler. Mademki bireysel bir yaşantıydı ve kime neydi, o halde ötekileşme ve dışlanmadan neden bahsediyorsunuz? Allah'ın emirlerine karşı gelen bu zihniyet için esnetilmiş, empati yapacak, toplumsal düzeni ve insan doğa ve fıtratına aykırı şeyleri kabul edecek değiliz.

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Tunahan Dağaşan Arşivi