Nazmiye Gülbaş

Nazmiye Gülbaş

Kurban da kurbanlar

Kurban da kurbanlar

Bir Kurban Bayramı’nı daha geride bıraktık. Her bayram olduğu gibi yine bu bayram da buruk geçti. Mina’da ölen hacılar bir yanda, hemen hemen her gün dünyanın her tarafında Müslümanların yaşadığı acı ıstırap, kan gözyaşıyla bayram tadında bayram yaşayamıyoruz, haram oluyor bayram bizlere. 

Bitmez gitmez acılar içinde ümmet.

İdari, askeri, siyasi, ekonomik birlik olamamak bir yana Müslümanlar öyle bir halde ki; ibadette bile birbirini öldürüyor maalesef. Kimilerinin hatasının bedelini masumlar ödüyor hep. Bu açmaz, bu kısır döngü son bulmuyor bir türlü.

Devletler birbiriyle hasım, ülkeler içinde bölünüyor, ümmet paramparça.

Zulüm ise hiç durmuyor İslam coğrafyasında. Ümmet-i Muhammed perişan...

Kıyıya vuran bebekler, namusu kirletilen kadınlar, itilip kakılan, çelme takılan erkekler...

Ya Rabbi ne büyük bir acziyet içindeyiz! 

Neden bu haldeyiz sualinin tek cevabı sadece 'İmtihan Sırrı' olmasa gerek kanımca.

Allah (c.c) kuluna zulüm etmez hiç bir zaman. Öyleyse neden zillet içindeyiz? 

İslamdan uzak kalışımız, Cihadı terk edişimiz, dünyanın cazibesine aldanışımız mıydı bizi zillet içinde bırakan?

Neyimizi kaybettik hakîkaten?

Neydi günümüz Müslümanlarında eksik olan yada fazla gelen? 

Batı'nın bizden çaldığı imanımız, itikadımız belki kaybedilen,

Dünyevişlenmenin vermiş olduğu rahatlıktı kim bilir fazla gelen.

Alıştık belki de acıya, kanıksadık zulmü.

Bencilleşmenin tadına vardıkça ümmetleşmeyi unuttuk.

Batılılara benzerken mutlu oluruz zannettik, milim milim takip ettik onları keler deliğine girmelerini bekledik....

Oysa mutluluğun sırrı teslimiyette gizliydi.

İbrahimi, İsmaili, Haceri bir teslimiyet.

Önce nefese başkaldırmaktı teslimiyet. Hiçe saymaktı nefsi hiç olduğunu hatırlatmaktı.

Hiçlikte birliği bulmaktı, bir olana varmaktı.

En iyi arkadaşın İblisin oyununu bozmaktı teslimiyet.

Kurban edilmesi gereken ne çok şeyimiz vardı gerçekten.

Kurban biz mi idik aslında?..

Nefsin, şeytanın, işin aşın, eşin, evladın, ihtirasın...

Bitmeyen arzuların heveslerin...

Yalan dünyanın sanal alemine kurban gidiyoruz her gün.

Özenle kirlettiğimiz ruhumuzu zevkine vara vara öldürüyoruz zamanla.

Uzaklaşıyoruz her gün kendimizden, ailemizden, sevdiklerimizden...

Dertlerimiz sıkıntılarımız katlanıyor hergün, çıkamıyoruz işin içinden bir labirent misali aynı noktada dönüp duruyoruz. 

Bir kurtarıcı bekliyoruz hep. Asıl kurtarıcının kendimiz olduğunu bilmeden.

Dünyayı yeniden dizayn etmek için evvela kendimizden başlamamız gerekiyor galiba.

Kim bilir kendimizi değiştirirsek belki dünyayı da değiştiririz.

Her birimiz suçlunun kendimiz olduğunu bilirsek kurtuluruz bu zillet ve acziyetten.. 

Bayramlarımız bayram ola.

Selam ve dua ile...

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Nazmiye Gülbaş Arşivi