Korona oldum A dostlar!
“Artık yanmaktan korkmuyordum. Zira kendim ateş olmuştum”
Yaptırdığım korona testi sonucunun pozitif çıkmasından sonra, bu düşünce belirmeye başlamıştı kafamda.
Öncelikle, testi neden yaptırdığımı anlatmalıyım aslında size kısaca. Bir şikayetim, bir sıkıntım mı vardı da test yaptırma ihtiyacını hissetmiştim? Hayır! Ortada hiçbir sorun yoktu. Diğer günlerde kaç tel, saçlarımı taradığım fırçanın üzerinde kalıyorsa, o günlerde de tam o kadardı. Kıl payı bir fark ya da değişiklik yoktu yani; hiçbir belirti. Yoktu. Ne var ki, neredeyse her gün görüştüğüm birisinin, şikayetleri üzerine yaptırdığı testi pozitif çıkmıştı o gün. ‘pozitif’ olumsuzluklar… Birkaç belirti taşıdığı için yaptırdığı bir testti bu. E ben de ihtiyaten bir öğrenmek istemiştim laboratuvardan çıkacak sonucu tabi.
Güle oynaya hastaneye giderken, ya gerçekten işgüzarlık yapıyor ve kendime macera arıyordum, ya da, vakit kaybının bu havai haline, önlem ve tedbir gibi ağırbaşlı isimler takıp kendimi kandırıyordum. Neyse. Testin sonucunu ertesi gün öğrendim.
Pozitif sonuç veren test, sarsıcı bir şok yaşamama sebep olmuştu tabi ilkin. Hiçbir belirtim yoktu ki! Saç fırçasındaki telleri o sabah da saymıştım hatta; her günküyle tamı tamına aynıydı. Fakat o ‘pozitif ‘ liğin içindeki ‘+’ işaretinin dikey çizgisini silip durumu negatifleştirmeye gücüm yoktu işte; hemen kendime ufak bir çanta hazırlamaya koyuldum. Karantina günleri başlıyordu…
Test sonucunu öğrenmemi izleyen ilk 24 saati, al aşağı olmuş bir ruh hali ve moralle yaşadım tabi. Önümde uzanan günlerin içinde beni bekleyen ne gibi hileler ve tuzaklar gizliydi, kim bilir? Zamanın aleyhimde işleyerek, o anda iyi olan durumumu bozacağını düşünüyor ve yakın gelecekten korkuyordum. Deli gibi. Korkmak mantıklı işti de, korkunun boyutu muazzamdı yani işte… Tekinsiz günlere kapı aralamıştım bir kere.
Karantinanın sebebiyet verdiği inzivayı ve uzleti hiç anlatmayıp, kendime saklayacağım bu kısmı şimdi. Orası çok duygusal. Esas, yaklaşan günlerin içinde beni ne gibi karabasanların beklediğini bilmememin, evet, bilmiyor oluşun verdiği hissi kelimelere bürüyüp anlatmak isterdim size burada. Fakat ne mümkün! Bir deneyeyim desem, sözcükler ortadan kayboluveriyorlar hemen, bulamıyorum onları. Bilinmezlikten duyulan korku ve endişeyi sezen kelimeler bile sırra kadem basıyorlar. Onlar bile yalnız bırakıyorlar bu konuda yani. Karantinama duydukları saygıdan olsa gerek!
Neyse ki, süreç korktuğum gibi yaşanmadı. Bol bol kitap okudum, yattım, dinlendim. Ve başından sonuna kadar da semptomsuz bir şekilde geçti günlerim. Çok şükür! Nitekim, virüs taşıyıcılarının çoğunluğunun bu süreci asemptomatik (belirtisiz) bir halde atlattığını öğrendim, o günlerde. Hiçbir belirti göstermeyen çoğunluk… ‘Sessiz taşıyıcı’ deniliyormuş onlara. Bu hastalığı bu kadar yaygın, salgın ve bulaşık yapan da tam olarak bu kesimmiş. Gerçi onları ötekileştirmeyeyim; benden pek uzak olmayan bir durumdu bu. Hani eğer test yaptırmasaydım benim de karantinasız ve durumdan bihaber bir şekilde geçireceğim süreci yaşayanlar… Fakat sağlık ekiplerince verilen ilaçları bir güzel kullanmış ve karantina kurallarına sıkı sıkıya riayet etmiştim, sonucu biliyor olduğum için. Bilgi, sorumluluk getirmişti yani. Durumu hasbelkader öğrenmiştim ama olsun, ne değişir ki, biliyordum işte sonuçta. Aksi halde, yaklaşık 5 aydır içinde bulunduğumuz bu ‘kontrollü normalleşme’ sürecinin doğal bir getirisi olarak, arkadaşlarımla kafede oturacaktım söz gelimi! Tabi maske çok önemli ama çay içerken inecekti o maske, hiç olmazsa! Dedim ya, meğer bu sessiz taşıyıcılar yüzünden hala bitmeyen ve durdurulamayan bir salgın yaşadığımızı anladım.
Sonra karantina günleri son buldu. Ruhumdaki mavi, yeşile dönmeye başladı; hüznün içinden hayırlı bir şeyler doğdu. En başa dönersek… Gerçekten de artık yanmaktan korkmayan bir tarafımla tanışmış ve onu sevmeye başlamıştım. İçimde yeni bir kişilik doğmuştu ya, onu beslemek ve büyütmek konusunda zırcahildim henüz. Belki zamanla öğrenecektim ama konumuz da bu değil zaten şimdilik. Belki başka bir yazıya saklamalıyım bu kısmı.
Fakat şimdi diyorum ki, evet, bizatihi ateş olmuştum bir kere ama sönünceye kadar karantinada beklemiştim en azından. Oysa, ateş olduğunu bile bilmeden ortada gezinenlerin yüzünden sönmüyor bu yangın, aylardır!
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.