Süleyman Küçük

Süleyman Küçük

İSLAMİ BÖLÜNMEK

İSLAMİ BÖLÜNMEK

Söz açıldığında Allah(cc)ın yeryüzü cennetlerinden bir cennet olduğuna inandığımız vatanımızda İslam Dinini en doğru, en güzel ve en iyi şekilde yaşadığımızla övündüğümüz memleketimizdeki Müslümanların nerdeyse dünya milletleri sayısı kadar birbirinden ayrı ve hatta birbirine düşman kamplara ayrıldığımız gerçeğinin göz ardı edilmesi hatta inkâr edilmesinin ne İslam’a ne de Müslümanlara bir fayda sağlamadığı ortadadır.

Hatta daha derine inecek olursak İslami olanların yanında İslami olmayan bir takım İslami fraksiyonları da görebiliriz.

Eminiz ki bu konuda biraz olsun düşünce sarf edenlerin pek çoğu yahu bu ne say say bitmiyor diyerek ortadaki yanlışlıkları dile getirmişlerdir.

Biz onlar kadar derine dalmadan son yıllardaki basın yayın organlarında boy gösteren benzer düşünceleri ana başlıklar halinde topladığımızda ortaya çıkan tabloda birbirine benzemez 3 temel grubun olduğunu görüyoruz:

1- Ehli Sünnet ve Ehli tasavvuf olanlar,

2- Vehhabi ve selefiler,

3- Ehli bidat ile mealciler.

Bunlardan Ehli Sünnet olanlardan Ehli tasavvuf olanlar ile selefiler arasında birbirlerini mezhep yönünden tenkit edenler olduğu gibi tekfir edenlere kadar farklılıklar vardır.

Keza selefilerden de mealciler hakkında benzer düşüncede olanların var olduğu gibi.

Ehli Sünnet ve ehli tasavvufun bunlarda en temel ayrılığı Ehli Kıblenin tekfir edilemeyeceği görüşünde olmalarıdır denebilir.

Bu tasniften başka Türkiye’de Müslümanlar geçmiş dönemlerde siyasi alanda destekledikleri siyasi partilere göre de farklı gruplara bölünmüşlerdi.

Milli Görüş çizgisinden ayrıldıklarını açıklayarak kendilerini muhafazakâr demokrat olarak tanımlayarak ayrı bir siyasi parti çatısı altında siyasetin başladığı zamandan beridir farklı gruplara bölünmenin daha da fazlalaştığını görüyoruz.

Bu bölünme tabir caiz ise siyaseten birbirinden ayrı ve lider eksenli politik cemaat oma temelinde politik cemaat, iktisadi cemaat, belirli sınırlı alanda faaliyet gösteren tasavvufi cemaat ya da küresel emelleri olan tasavvufi cemaatler ile görünüşte fikir ve lider eksenli gibi görünse de dış mihraklarca kurulup desteklenen cemaatler şeklinde ayrıldıklarını görebiliyoruz.

AKP nin iktidar olması ile birlikte gazeteci yazar, çizer, sanatçı ile ideolojik olarak dönme yaşayan pek çok işadamı, akademisyen ve STK temsilcisinin etrafındaki kümeleşmeleri de sayacak olursak FETÖ ye rahmet okutturacak aşağıda sıralanan bir takım yapılanmaların var olduğunu her geçen gün biraz daha fazla yaşayarak öğreniyoruz.

AKP çatısı altında toplanan ve kendi dışındakileri çağı okuyamamak ve Türkiye ile dünya gerçeklerini anlayamamakla suçlayanlara muhafazakâr Müslümanlar denildikten sonra muhafazakârlarla iş tutan diğerleri için kullanılan adlandırmalar şöyle olmuştur.

İslamcı olmanın AK Partili olmakla eşdeğer görüldüğü günlerde eski İslamcıların bir kısmı iktidarda olmayı devletin sahibi olmayla eşdeğer gördükleri için devlet çürümüş dedikleri yapılarını yıkıp yerine yenisini yapmak yani zihniyet değiştirmek yerine adam değiştirerek sisteme sahip çıkanlara kemalist İslamcılar,

Gömlek değiştirmenin kabuk değiştirmekten daha kolay olduğunu görerek bulundukları makam ve mevkileri korumak adına ne yaptıysak beraber yaptık, götürdüysek beraber götürdük mantığıyla hareket edenlere koltuk İslamcıları,

Devletin ve eski partilerinin kendilerine hak ettikleri değeri yani makamı ve mevkii vermedikleri şikâyetiyle yeni dönemde kaçıncı koltukta oturduklarını önemsemeyen ama mutlaka iktidar otobüsünde kendilerine bir yer bulmaya çalışanlara iktidar İslamcıları,

Milliyetçiliğin kavmiyetçilik olmadığını ve bu haliyle İslam’ın milliyetçilik ile bir farkı olmadığını hatta Türk demenin aynı zamanda Müslümanlığı ifade ettiğini ileri sürerek solcuların faşist suçlamasından da kurtulmak isteyenlere milliyetçi İslamcılar,

Özellikle mealcilik akımının ortaya çıkmasından beridir bir kısım kerameti kendinden menkul yeni nesil modernist hocalarının ifadelerine kanarak kendilerinin gerçek Müslüman yaptıklarının da gerçek İslamcılık olduğunu söyleyen ve Kuranı Kerimde bu günkü anlamda şekilsel bir namaz ibadetinin bulunmadığını ciddi ciddi savunan namaz kılmayan beynamaz İslamcılar,

Daha Ilımlı İslamcılar, tekfirci İslamcılar, neoliberalist İslamcılar, antikapitalist İslamcılar gibi daha sayabileceğimiz İslam veya Müslüman kelimesinin önüne ya da arkasına bir takım şeyler ekleyerek kendilerini tanıtmaya çalışan hayli grup var.

Kuran ayeti hükmü doğrultusunda yani muhkem bir nass ile Allah(cc) Teâlâ’nın bize verdiği vasfı hafife alma anlamına gelecek davranışlarda bulunan günümüzdeki bu yapılanmalara karşı bir de Müslümanlar olarak geçmişten beridir yaşayışlarıyla, ödedikleri bedelleriyle itikat ve ilkelerinden taviz vermeden hayatiyetlerini sürdürmeye çalışan hakiki İslamcılar var.

Sonuç olarak bu gün İslam’a karşı bir İslam anlayışı ile ortaya çıktığı görülen ve kendinden olmayan İslamcının yerine göre şeref ve haysiyetinden başlayıp mal ve can emniyetini hiçe sayacak derecede saldırmayı mubah gören İslamcılarla karşı karşıyayız.

Biz her şeye rağmen adaleti önceleyerek zalim ile mazlumu birbirinden ayıran, haksızlığın kimden geldiğine bakmaksızın karşısında duran ve bu güne kadarki ilkeli duruşlarından taviz vermeyen İslamcıların zaferine inananlardanız.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum
Süleyman Küçük Arşivi