Süleyman Küçük

Süleyman Küçük

Kendimizle Yüzleştik mi?

Kendimizle Yüzleştik mi?

Depremle bir kere daha yüzleşeli bir hafta kadar oldu.
Peki, kendimizle yüzleştik mi bu geçen sürede?
Ya da önümüzdeki süreçte kendimizle yüzleşmeye hazır mıyız?
Doğrusu geçmişte ve bugünlerde yaşananlara bakınca çok umutlu değiliz.
Çünkü 20 yıllık tek parti iktidarı döneminde eksik, hatalı imalat yapılar ile kaçak inşaatlara 9 kadar imar affı yapıldı.
1999 deki depreme ihmalkârlık diyenler, 2023 deki depreme kader diyorlar.
Bu nedenlerle de; Depremle yıkıldık diyenler haklı.
Belki evlerimizle birlikte hayallerimizin ve geleceğimizin de yıkılmasıyla yüzleştik.
Ama asıl olarak ahlakımızın yıkıldığı gerçeği ile yüzleşemedik hala.
Çünkü depremlerde çöken binalar yeniden yapılır ama çürük binaları yapan ve satanlar ile depremde yıkılacak binaların yapılmasına göz yumanların çöken, yıkılan yok olan yolları yapanların ahlakları tekrar nasıl ikame edilecek?
Ahlak çökerse her şey çöker demek kolay da, ahlakı hayata hâkim kılmak o kadar kolay değil.
Bu nedenle, depremle yıkıldık diyenler haklı.
Bu günkü içler acısı halden kurtulacaksak kendimizle yüzleşmeye başlayabilmek için öncelikle geçmişimizle övünmeyi bırakarak iç hesaplaşma için tabir caiz ise külahımız önümüze koyup düşünmemiz gerekiyor.
Milletimizin İslam Dininden sonra en büyük sermayesi eskiden dürüstlüktü.
Ya şimdi?
Şimdilerde doğruluk mu, yoksa yalan beyan mı revaçta insanlar arasında?
Konu depremde yıkılan binalar olunca insan sormadan edemiyor.
Bütün Avrupa'da yaklaşık  25 bin müteahhit varken, Türkiye’deki müteahhit sayısının 330 bin kadar olduğu ifade ediliyor.
Bir çırpıda bu 330 bin müteahhidin yaptığı inşaattan gözü kapalı daire alabileceğiniz kaç müteahhit adı sayabilirsiniz?
Ya da yanına bile yaklaşmak istemediğiniz kaç müteahhit var aklınızda?
Hangilerinin sayısı fazla sizin değerlendirmenize göre?
Bu nedenle, depremle yıkıldık diyenler haklı.
Devam edelim ve bir kere daha soralım kendimize:
Hemen her konuda sonuncu olmamıza rağmen galiba müteahhit sayısında dünya birincisiyiz.
Çünkü müteahhitlik için hiçbir şart aranmıyor bu ülkede.
Bir dönem milletvekili veya belediye başkanı olanların kendisi veya yakınları müteahhitlik yapabiliyor.
Kuyumcular, market sahipleri, mobilyacılar, oto galericileri, fırıncılar, taverna ve gazinocular ile belediye personeli ve imamlar bile müteahhitlik yapıyor bu ülkede.
Daha açıkça ifade etmek gerekirse bu ülkede canı çeken herkes müteahhitlik, gazetecilik ve siyaset yapmakta çok büyük bir serbestiye sahiptir.
Yani sahibi arsayı, siyasetçi onayı veriyor, müteahhit binayı yapıyor ve gazete ile televizyon sahibi olarak gördüğümüz kişiler de onları hizmet ediyor adı altında reklam karşılığında alkışlıyor reklamını yapıyor.
Sonuçta bu denetim konusunda sahipsiziz diye dert yandığımız memlekette satın aldığımız evler üç oda bir salon soğuk ve karanlık tabutumuz oluyor.
İşte bu nedenle, depremle yıkıldık diyenler haklı.

FARKINDA MIYIZ?
Dikey mimariden yatay mimariye geçilmesini, isteyenler dahil olmak üzere imar işinde rant büyük diyenlerin yaptıkları tüm resmi ve özel binalar ile şehir içi ve şehirlerarası yolların bir an önce diri fay haritasına göre yeniden kontrol edilmesi gerekiyor.
Aksi halde döküyoruz dediğimiz beton ve serdiğimiz asfaltlar ilk depremde üzerimize örtülecek mezarları oluşturacaktır.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Süleyman Küçük Arşivi