Hüzeyme Yeşim Koçak

Hüzeyme Yeşim Koçak

Kaçsak da

Kaçsak da

Şahsî hikâyemizde genellikle yılgınlık, yenilgi hissi içindeyiz belki. Hadiselerin boyunduruğu bizi eziyor.

 Kaçışları seviyoruz. Zaman,  yakamızı paçamızı saran, peşimizi bırakmayan, bıkkınlık bezginlik, hayal kırıklıklarından uzaklaşma, nisbî kurtuluş(!) duygusunu da fazlalaştırıyor.

Geçmiş, zaferle donattığımız bir ecdada sığınmak bizi muzaffer kılıp, kendimizi iyi hissettirebilir.

Hayalî istikbale sığınarak da nice zaferler kazanır, tarih yazabiliriz.

Avuntu her iki durumda da geçerlidir. Gün ise olayların baskısından sakınmayla, mümkün mertebe ıstırapsız(!) mesuliyetsiz hazlar içinde geçebilir pekâlâ.

Geriye atlayışlar, zamanda (sevip, tercih ettiğimiz dönemlere yer ve şahsiyetlere) dönüşler, gezintiler; geçici muhtemel bir teselli duygusuyla, kişiyi oyalıyor, herhalde anlık mutlu kılıyor.

O yüzden insanı bazen yorsa, bazen de dinlendirse de; sık sık bu hülyalı seferlere katılıyoruz.

Gençlikteki yel değirmenlerine saldırma, fetih arzusu; biriken yıllarla birlikte, hazin bir mağlubiyet duygusunu da yaşatıyor.

Ve mazi,  bir masal güzelliğiyle, kusurlarından günahlardan arındırılmış, cilalı, dokunulmaz, kutlu bir hâleye bürünmüş olarak karşımızda, yüze gülüyor.

Umumî hikâyemizde; ülkenin iyi yönetilmediğine dair yaygın kanaatler oluşuyorsa, en azından şikâyetler çoğalıyor ve malum söylemlerle olumsuzluklar kapatılamıyorsa; bu ileri –geri oynayışlar, mazi güzellemeleri, muktedirlerin gözü ve eliyle yönlendirme, duygusal tarih yontmaları artıyor.

Şu muhalifler, itiraz ve tenkitler, çoklu sesler olmasaydı; tek kafadan ülkeyi ne hoş idare ederdik mesela.

Herkes bizim yazdığımızı, yaptığımızı; pembe gözlüklerle okusa anlasa yahut gözlerini kapayıp, çalsa çırpsa şakırdasa, (şu şahsımıza mahsus dünya nimetleriyle), ne hoş geçinirdik, geçer giderdik mesela.

Elemli, azaplı bir duyuş, durum; çeşitli yollarla perdelenmeye, sözüm meclisten dışarı, gaz alma, gaz/kaz çıkarma işlemleriyle örtülmeye çalışılıyor.

Bizi pek mesut eden müjde; iki sene önce 15 Kasım 2018’de  “Türkiye, Karadeniz’de doğalgaz kaynağı buldu”  başlığıyla duyurulmuş mesela.

Muhtemelen 2022’de de bu ve benzeri hoş, dikkatle toplanmış, sürülmüş, tatlı, cici haberlere rastlayacağız.

Ama bu bilgilerin, haberlerin gerektirdiği faaliyetleri ciddiyetle, ehliyetle ortaya koyabilecek miyiz?  

Veya gerçekten sözümüz ve işimizin, iddialarımızın sahibi olabilecek miyiz?

İç ve dış sahnede kuvvetimizi, akıl ve irfanımızın, ilmimizin, medeniyetimizin getirilerini sergileyecek, pekiştirecek miyiz?

Herkes, hakikatten bir kaçış noktası buluyor. Kaçışlar, gözden kaçırmalar, yanıltmacalar, bin bir oyun, roller ve maskeler.

Birileri pembe rüyalar görebilir ve sözlerle düşlerle idare cihetine gidebilir.

Oysa güçsüzlük her yönden sırıtıyor.

Ve kaçışlar, kaçamak ile boyamalar artık çok işe yaramıyor.

Yakalanıyoruz.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Hüzeyme Yeşim Koçak Arşivi