Ayşe Aslı Duruk

Ayşe Aslı Duruk

İkilem!

İkilem!

Süreç, önümüzdeki kısa dönem içinde lehimize işleyecek. Kum saati bizden yana akacak. Az mı, sırtımızı güneşe dayadık ve yüzümüzü de ona doğru çevirdik. Kendimizi sağlama aldık. Bu özgüveni ve bu ödülü hak ettik yani. Kolay mı, koskoca bir kış mevsimini geçirmişiz. Zemheriye ve kara kışa karşı direnip ayazın çivi gibi sert ve soğuk lokmalarını yemişiz. Midemiz delinmiş soğuktan; o soğuk ve sivri çivilerden. Eh, Yaz’ı hak ettik şimdi. Güneşin ılık ve sıcak dokunuşlarını hissetmek için çok bekledik ve şimdi de murada erme vakti geldi. Ne güzel.

Gülüşler daha samimi; kucaklaşmalar daha candan olacak şimdi. Yalnızca birbirlerini gerçekten sevenler birbirleriyle kucaklaşacaklar çünkü. Sevgi için. Isınmak için değil. Gülüşlerin samimiyeti ise, insanın daha mutlu oluşundan dolayı olacak. Mutlu insanın gülüşü de daha gerçek olur, öyle değil mi? Örtbas eden bir gülümseme ve geçiştiren bir mimik değil.

İnsan daha mutlu olacak, evet. Ne de olsa lehine işleyen bir zaman diliminin lezzetine varmaya başladı, yeni yeni. Çiçeklenmiş ağaç müjdeleriyle beraber.

Peki… Buraya kadar her şey pek neşeli, çiçekli, sevinç dolu ve müjdeli görünüyor. Ne ala. Lakin pek kıymetli dikkatinizi çekmek istediğim asıl nokta, biz nankör varlıkların şikayet edip mızmızlanmaya olan eğilimleri. Elimi taşın altına koyma fedailiğini gösterip kendimden örnek verirsem, hakkında methiyeler düzdüğüm yaz mevsiminden, benim de yer yer memnuniyetsizlik gösterdiğim. “öff çok sıcak!” Ama yağma yok. Biliyorum ki, siz de aynı böylesiniz. Her kış üşüyüp, yana yakıla güneşi bekleyen; yaz gelince de kış’ın çelikten iplerini, elleriniz kanaya kanaya da olsa çekenlerdensiniz. Mesela az önce güneşin tatlı okşayışları diye bahsettiğim dokunuşları, ateşten bir kırbaca döndüğünde, bu kez de kış için bir ilan-ı aşkta bulunabilirim. Üstelik, amiyane bir tabir olacak ama, kaypaklıktan sayılmaz bu. Birbirimize karşı hoş görü gösterebiliriz böyle durumlarda, değil mi? Kendimizden bildiğimiz için.

Tüm bunlara rağmen, yazı içten içe kayırırım hep, o ayrı. Kış için bir ilan-ı aşkım varsa, yaza da yaptığım evlilik tekliflerim vardır her yıl. Öyle söyleyeyim. Yazın tam ortasında ve koynundayken, sevilmekten ve sıkıştırılmaktan sıkılıp bunalan küçük bir çocuk gibi “offff” diyeceğim gerçeğiyle birlikte, esas derdim yaz; dermanımsa güneştir, yine de benim. Kum saatinin bu yarısı diğer yarısından pek daha sevimli gelir bana.

Öyledir, öyledir de, bu sevdicekle birlikteyken, yani önümüzdeki o güzelim birkaç ay süresince en azından birkaç defa kışı fena halde özleyip, onun gelişini iple çekeceğim yine de. Elleri kanatan o soğuk ve demirden halatları çeker gibi. Öyle bir aşkla. Biliyorum. Ama anlamıyorum, nedir bu ikilem, bendeki ve sizdeki? İkilem, doğru kelimeyse eğer. Kaypaklık mı deseydim acaba? Ne kötü! O halde bu yıl, yazın en zorlu ve sıcak gününde ona evlilik teklifi yapabilmek ümidiyle…

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Ayşe Aslı Duruk Arşivi