Süleyman Küçük

Süleyman Küçük

HASTALIKLARDAN KORUNMAK

HASTALIKLARDAN KORUNMAK

Corona virüsü nedeniyle insanlar üzerinde oluşturulan korku tüneli nedeniyle “NEREDE O ESKİ RAMAZANLAR” diyerek özlemle andığımız ikinci Ramazan ayını yaşıyoruz.

Gerçi çok değil 3 veya 4 sene öncesinde de nerede o eski Ramazanlar diye hayıflanıyorduk.

Bir taraftan bakacak olursak geçen sene olduğu gibi bu sene de müsait oldukça hava kirliliği ve şehir gürültüsünden uzakta dağda bayırda denilen cinsten açık havada ailesi ile birlikte piknik yapar gibi iftar edenler şimdilerde o zevkten mahrum kaldıkları için nerede o eski Ramazanlar demekteler.

Yıldızlı otellerin veya düğün salonlarının şatafatlı salonlarında genelde akraba ve eş dost ile yakım ticari ilişkide bulunduğu kişilere iftar verip sonunda otel veya düğün salonundan aldığı yemek faturasını işyerinin gideri olarak kaydettikten sonra bu sene de iftar verenler arasına adımız yazıldı diyenler de bu maddi ve manevi kazanç mevsiminden istifade edemedikleri için nerede o eski Ramazanlar demekteler.

İftar sofrasından kalkar kalkmaz ibadet için camilerin yolunu tutmak yerine eş dost ve arkadaş muhabbetlerinin çay ve sigara ya da nargile eşliğinde yapıldığı kahvehane veya nargile salonlarının yolunu tutup nerede ise sahur vaktine kadar malayani ile vakit geçirenler bu sene de bu zevklerinden mahrum kaldıkları için nerede o eski Ramazanlar demekteler.

Diğer taraftan bakacak olursak ise;

Ramazan coşkusu içinde çoluk çocuk camilerin yolunu tutup Kuranı Kerim Hatmi ile Teravih Namazı kılmak isteyenler bu sene de evlerine hapsedildikleri için evlerinde aile fertleri ile birlikte cemaatle Teravih Namazını eda etmiş olsalar bile Camilerdeki coşkuyu özledikleri için nerede o eski Ramazanlar demekteler.

İftar ve sahur sofralarının bereketini ve neşesini aileleri, evlatları ve torunları hatta komşuları ile paylaşmaktan mahrum edilen yaşlılar da bu hasretlerini gidermek için elbette nerede o eski Ramazanlar demekteler.

Bir yıl bekledikleri Ramazan Ayında yapılanlar yanında özellikle de bayram alış verişlerinde elde edecekleri kazançları ile hem borçlarını ödemek hem de Zekât ibadetlerini yerine getirmenin mutluluğunu yaşamak isteyen esnaflarda içine düşürüldükleri mahrumiyet günlerinde nerede o eski Ramazanlar demekteler.

Okulların kapalı tutulması nedeniyle eğitim hayatlarında hiç görmedikleri bir kaos ortamı yaşayan gençler de eski Ramazanları özlemekte haklılar.

Dahası da var.

Evinde aile efradı ile helalleşerek ölmeyi hayal edenlerin hasta hanelerin soğuk ve yalnızlık hissi veren yoğun bakım odalarında geçirecekleri sıkıntılı saatler ve günleri düşündükçe ölüm yalnızlığını her an yaşayanların da eski Ramazanları özlemekte hakları var.

Hatta vefat ettiğinde Cenaze Namazında insanlardan helallik almak isteyerek ve haklarını helal etmiş bir cemaat topluluğu ile gömülmek yerine garip bir tulum giymiş olan birkaç insan tarafından defin edilmeyi istemeyen Müslümanların da nerede o eski Ramazanlar demek haklarıdır.

Hastalıklardan özellikle de virüs musibetinden korunacağız diye yapmadığımız şeyin kalmadığı çok garip bir zamanda çok garip düşüncelere daldık ya.

Hasret duyguları ile andığımız o eski Ramazan günlerini bu halimizle bile yaşamamız için manevi dünyamıza dönmemize vesile olması niyetiyle Halife Harun Reşid’ in(rha) kardeşi olmasına rağmen tahtı tacı terk eden ve meczup görüntüsü altında büyük hikmetler sahibi olan Behlül Dânâ (rha) dan bu gün içine düşürüldüğümüz maddi hastalıklarımızın da sebebi olan manevi hastalıklarımızı nasıl tedavi etmemiz gerektiğine dair bize kadar ulaşan hikmetli bir rivayet ile sözü noktalayalım:

- Allah’a(cc) inandığımızı söylüyor, emirlerinin de ne olduklarını biliyoruz, ama emirlerine uymuyoruz.

- Allah’ın(cc) nimetlerini hesapsız denilecek miktarlarda tüketiyoruz, ama hiç şükretmiyoruz.

- Kur’an’ı Kerime inanıyoruz diyoruz, ama Kur’an’ı Kerimin hükümleri ile amel etmiyoruz.

- Hz. Peygambere(sav) inandığımızı iddia ediyoruz, ama sahih sünnetine uymuyor sahih hadislerini nazarı itibara almıyoruz.

- Şeytanın bizlere apaçık bir kendimize düşman olduğunu biliyoruz, ama şeytanın emirlerine uyuyoruz.

- Cennete gideceğimize inanıyoruz, ama Cennete girmek için yeteri kadar çalışmıyoruz.

- Cehennem ateşinden sakındığımızı söylüyoruz, ama günahlardan gerektiği gibi kaçınmıyoruz.

- Ölümün mutlak olduğunu biliyoruz, ama ölüm sonrası için hazırlık yapmıyoruz.

- Müslüman kardeşlerinizi yaptıklarından dolayı ayıplıyoruz, ama onların yaptıklarını yapmaktan çekinmiyoruz.

- Anne babamızı ve kardeşlerimizi ellerimizle mezara koyuyoruz, ama hiç bir zaman ibret almıyoruz.


 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Süleyman Küçük Arşivi