Tuba Subaşı Adıbelli

Tuba Subaşı Adıbelli

Güzelliğin metoforik dili: Ebru sanatı

Güzelliğin metoforik dili: Ebru sanatı

Sanatın doğru bir biçimde tanımlanabilmesi için öncelikle onun insan yaşamının gereklerinden biri olarak kabul edilmesi gerekir bu şekilde değerlendirildiğinde sanat insanlar arasındaki iletişim yollarından biri haline gelir.

Güzel ve güzellik kavramının biçim dili olarak tanımlanabilecek Ebru sanatı ise, soyut alandan somut bir forma geçme eylemidir.  Ebru sanatında estetik bir çözümleme yapacak olursak, Platon’dan günümüze kadar gelen güzellik anlayışının karşılığıdır diyebiliriz.

Her şeyin en mühim noktası, başlangıçtır.(Platon)

Descartes, düşlerini aktarırken muhayyile, bilgeliğin tohumlarına çiçek açtırır der. Bu impulsion, zihinsel süreçte kişiyi üretmeye ve paylaşmaya iter. Bu yönlendirmeye ise sanat aracılık eder. Kişisel farkındalıkların artması ve kişinin niteliksel-niceliksel gelişmesi bu süreçlerin mahsulüdür.

Ebru Sanatı her ne kadar beceri temelli bir sanat gibi görünse de büyük oranda entelektüel bir birikimin sonucudur. Kişinin melekelerini geliştirmeden evvel duygusal ve mental gelişmişlik düzeyi sanatsal performansını etkileyecektir. Platon’un” Sanat , bir bilgidir, ama aklın direk sağladığı bir bilgi değil, duyusal bir bilgidir” söylemi sanatçının, sanatını icra etmeden evvelki birikiminin önemini ve uygulama sürecindeki içsel tavrını ifade etmektedir.

Etimolojik sententezlere girmeden Ebru sanatını ifade etmek gerekirse, sanatın olmazsa olmazı olan tavır, duyumsama, kontemplationun yoğun olarak kullanıldığı bu sanat, kendine has tekniklerle ve uzun bir hazırlık sürecine ihtiyaç duyar. Hazırlanan ve tekneye alınan suyun üzerinde boyalarla oluşturulan, desenlerin kağıda veya belirlenen bir materyal üzerine aktarılmasıyla yapılan geleneksel bir sanattır. Ebru kitap süsleme sanatı ve kitap ciltlerinde yan kağıdı olarak tanınmış, tarihsel süreçte ise geleneksel bir sanat haline gelmiştir. Usta- çırak yöntemi ile öğretilen bu sanat farklı ekoller ve üsluplar ile belki de en çok uygulanan sanat dallarından biridir. Toplumun her kesiminde özel bir ilgi uyandırması, kullanılan malzemelerde geleneksel boyaların yerine kimyasal endüstrinin dahil olmasıyla da en çok dejenere edilen sanat alanıdır diyebiliriz.

Bu sanatın uygulayıcılarını takip ettiğimizde alana kazandırdıklarının yalnızca uygulama değil tefekkür ve yenilik olduğunu görüyoruz. Şebek lakaplı Mehmet Efendi, Hatip Mehmet Efendi, Şeyh Sadık Efendi, İbrahim Ethem Efendi, Hezarfen Necmeddin Okyay, Mustafa Düzgünman gibi isimleri hem Ebru Sanatının ilk uygulayıcıları hem de isimleri ile anılan tekniklerin öncüleri olarak sayabiliriz. Hikmet Barutçugil, Fuat Başar, Alpaslan Babaoğlu, Sadreddin Özçimi gibi günümüz önemli Ebru sanatçılarını zikretmeden de geçmeyelim.

Ebru Sanatı, 2014 yılı itibariyle ülkemiz adına UNESCO İnsanlığın Somut Olmayan Kültürel Mirası Temsili Listesine kaydedilmiştir. Bu önemli adım ile akademik anlamda Ebru Sanatı ile ilgili çalışmalar artarak devam etmektedir. Bu sanat alanı, sadece bir performans sanatı olmayıp alt metni iyi okunduğu taktirde sanat felsefesinin çok önemli bir temsilcisi olduğunu bizlere ifade etmektedir.

Sanat felsefesinin sorduğu temel sorular: Güzel nedir? Ve herkesin zihninde ortak bir estetik yargı mevcut mudur? Bu soruya istinaden, Sanat, fikirleri-düşünüleni veya arzu edileni çeşitli boyutlarda gerçekleştirme hareketi olduğuna göre, Ebru Sanatının, güzele yönlendiren, uygulayana ve izleyene estetik farkındalıklar kazandıran zamansız bir sanat olduğunu düşünüyoruz.

Bilgili insan, bildiği şeyi algılayan insandır, bilgi algıdır. Platon

adsiz-001.jpg

Önceki ve Sonraki Yazılar
Tuba Subaşı Adıbelli Arşivi