Tarihin Ara Sokakları : TAHRAN
Söylenebilecek tüm güzel sözler söylenmiş ve yeniden söylenmeye değer bir söz kalmamıştır. Bu nedenle “Çok söylemekten ziyade güzel söylemek gerek” demiş Firdevsi.
**
Zaten Firdevsi öyle güzel anlatmış ki, tüm kıymetli eserler Şahname’nin yanında bir kırıntı kalmamış mıdır? Öyleyse ancak güzel gördüğümüzü yazalım.
**
Kırgınlıkları, savaşları, ihtirasları bile sanat yoluyla analatan bir ülkenin bizim için son durağındayız. Reformist ve muhafazakar İran’nın Dünya’ya açılan yüzü Tahran’da.
**
Heybetli bir ortadoğu başkentinde, İran destinasyonumuzun ve yazı dizimizin son durağında beraber gezmeye hazır mısınız?
**
“Kadersiz, acısız insan var mıdır?” diye sorar Firdevsi. Bu şehrin alınyazısı, Moğollar tarafından yıkılan Rey şehri aracılığıyla yazılmıştır. Şahların surlarla çevirerek bir mücevher gibi korumaya çalıştığı, Hazar Denizi’nin meltemini, Elburz Dağı’nın bozkırını yansıtan şehrin her bir yanında Zend ve Kaçar hanedanlığının parmak izlerini görürüz.
**
“Bilge olan güçlü olur” sözünü düstur edinen bu topraklarda bizleri en çok kültürel mirasına sahip çıkması ile etkilemiştir. Müzeler ve korumaya alınan eserler bu coğrafyaya olan hayranlığımızı perçinlemiştir. Bu şehirde ilk durağın mutlaka müzeler bağlamında olması kanaatindeyiz.
**
Her sütunu her duvarı edebi eserlerden alınan motiflerle nakış nakış işlenmiş, cennet bahçelerini andıran bahçelerden girilen sarayları, Avrupa ülkelerini kıskandıracak klasmanda modern kuleleri, etkileyici müzikleri ile davetkar sokakları tekrar tekrar durak yapıyor kendini bizlere.
**
Sorarım sizlere; kendinde olmayan değeri farklı anlamlar yükleyerek anlatabilir mi bir ülke? Kime ne katmış , nasıl bir gönülde yer almış bilinmez ama bizim gönlümüzün en güzel köşesine kurulan şehirleri ile gözümüz sende kaldı İran.
**
Halis bir niyetle gıpta ettik sana, gönlümüz kaydı bir kere güzelliğine. Elimizden gelmese de küçük bir yazı dizisi ile edebiyatın, sanatın, mimarinin, tarihin en ünik eserleriyle yoğrulmuş bir ülkeyi tanıtmaya gayret ettik. Hatamızı heyecanımıza bağışlayın. Ömrümüz oldukça da gezip yazmaya niyet ettik bir kere.
**
Bu yolda hayranlık tutkuya dönüştü, Hayyama, Firdevsiye , Hafıza, Sadiye dua niyetine bir beyitle yazıma son veriyorum, “Bir çember çizilse; merkezinde ben, kenarında sen.
**
Sen döndükçe beni, ben döndükçe seni görsem, öyle bir an gelse yarıçap sıfır olsa” yolumuza hemrah olanlara selam olsun.