DİN, BAŞÖRTÜSÜ, İNGİLİZ, İSTİKLAL
Edremit'te Çağdaş Yasamı Destekleme adında bir dernek başörtüyle ve değerlerle alay eden bir gösteri düzenledi. Zeybek oynarken üzerine çarşaf örten bir kadına zincir bağlayıp onu o zincirden kurtarma adına bir gösteri düzenlediler. Başörtüsü veya çarşafı gericilik olarak gösteren bu ahmakça eylemi gerçekleştirenler çağdaş olduğunu düşünüp milletin arasına nifak saçmaya çalışan beyinsizlerdi.
Bolu belediye başkanı başörtülü bir kadının yanına gelerek söylediği şeyle alay edip eğlenerek anılarını anlattı, bu şahıs belediye makamına geçerken Kur'an'a el basan bir şahıstı.
Birkaç yıl önce CHP’li Fikri Sağlar, “türbanlı hâkim karşısına gittiğimde adaleti savunacağı konusunda kuşkum var” sözleriyle açıklama yaptı, ardından “türban şeriatçıların üniformasıdır, kutuplaşmanın simgesidir” dedi.
Çağdaşlık ve çağdaşlığı bu ülkede milletin baş örtüsüyle alay etmekle eş değer gören bir zihniyet var. Bu zihniyet yeni değil, bundan 100 yıl öncede aynı zihniyet bu ülkede yaşadı.
***
Baştaki sarığı kaldırıp yerine Frenk şapkalarını getirerek çağdaşlaşacağını düşünen zihniyetin uzantıları hala devam etmektedir.
İskilipli Atıf Hoca şapka kanunu çıkmadan 1,5 yıl önce “Frank mukallitliği ve şapka” adlı eseri yazdı.
İstiklal mahkemelerinde yargılandı ve idam edildi. Sözde teali İslam cemiyeti dendi dediler. Bizim aydın güruh kurtuluş savaşını desteklemediği için idam edildi diye hala yazdı yazmakta, istiklal mahkemelerinde zabıtlarda hâkimin soruları ve merkeze aldığı şey işte bu yazdığı Frenk mukallitliği kitabı idi, bununla ilgili yanındakilere sorular sordu.
Reis seslendi;
-hoca başındaki sarık da çaput bu şapka da onu çıkarıp bunu taksan ne olur,
İskilipli Atıf Hoca tarihe damga vuracak bir cevap verdi;
-Reis Bey arkanızdaki bayrak da çaput İngiliz bayrağı da çaput onu çıkarıp bunu assanız ne olur!
Duruşmadan şu konuşmalar geçer;
Reis, karanlık gözleriyle Atıf Hocanın saffet dolu yüzüne tükürdü:
— Boyuna siyasetle uğraşmadığınızı söylüyorsunuz ama, sizin ondan başka işiniz olmadığını iddia edenler var...
Atıf Hoca mırıldandı: — Olabilir! Bir şeyin söylenmesi başka, yapılıp yapılmadığı başka... Benim hayatım meydanda... İşimin gücümün siyaset olduğunu söyleyenler, nerede, ne zaman, nasıl ve ne şekilde siyaset yaptığımı göstersinler!..
— Bu hususta en büyük delil «FRENK MUKALLİTLİĞİ» isimli eserinizdir. Bu eseri ne zaman ve hangi gayeye hizmet etmek için yazdınız?
— Senelerce evvel ve mücerret bir gaye uğrunda yazdım. Şahsiyet sahibi olma gayesi... Yoksa şu veya bu hükümet teşebbüsüne karşı durma fikriyle değil... Taklitçiliğin her türlüsü kötüdür.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.