Deprem Gerçeği
Birkaç gün evvel merkez üssü İzmir Seferihisar olan büyük bir deprem yaşadık.
Yine canlarımız gitti yine canımız yandı.
**
Yıllardır ülkemizin bir deprem ülkesi olduğu ve depremle yaşamamız gerektiği her deprem sonrası yetkililerce tekrar edilir.
Bu o kadar çok ifade edildi ki, nihayet bir deprem bölgesinde olduğumuzu hepimiz öğrenmiş bulunmaktayız.
**
Toplum olarak deprem ülkesi olduğumuzu öğrenmeye öğrendik de... hatta bu konuda uzman dahi olduk diyebiliriz.
Ancak nedendir bilinmez bunu öğrenmek halen depremde insanlarımızın öldüğü gerçeğini değiştirmeye yetmiyor.
**
Henüz dayanıklı binalar yapamıyoruz.
Bir rivayete göre hem Elazığ hem de İzmir depreminde yıkılan binaların çoğunun son yıllarda yapılan binalar olduğu söyleniyor.
**
Bu kadar tehlikeli bir bölgede olduğumuzu biliyorsak niçin gerekli önlemleri al(a)mıyoruz.
Bu binalara izin verilirken gerekli takip, denetim yapılabiliyor mu?
Türkiye'de her önüne gelen müteahhit olabiliyor, neden acaba?
**
Son yıllarda müthiş bir şekilde yapılaşmaya önem veriliyor.
Neredeyse her taraf beton binalarla örüldü. İnşaat sektörü belki de en çok getirisi olan bir sektör. ''Belki de'', bile fazla belki de, kim bilir...
**
Elbette her şey Allah'tan, lakin Allah C.C önce tedbir alın diyor. İslam'da önce tedbir gelir.
Kul tedbirini alır ve sonra tevekkül eder, takdiri Allah'a bırakır.
Gerekli tedbirler alınmadan, ''Bize bir şey olmaz'' diyerek, ''Allah korusun'' diyerek çürük binalar yaparak çürük binalarda oturarak çürük binalara müsaade ederek korunmuş olmazsınız.
Siz hiç bir tedbir almayacaksınız ve sorumluluğu Allah'a, kadere atacaksınız!
Sen tedbirini almayacaksın, fakat Allah C.C seni korumak zorunda olacak (haşa) böyle bir şey olabilir mi?
Bunu iman, akıl, mantık kabul eder mi?
Bu cehalettir...
Bu vurdumduymazlıktır...
**
Yıkılan bu binalarda ölen vatandaşlarımızın vebali kimin? İdarecilerin mi, müteahhitlerin mi, vatandaşların mı?
Sorumluluğu olan insanlar başlarını yastığa koyduklarına rahat uyuyabiliyorlar mı?
Müteahhitler üç kuruş fazla kazanacağız diye eksik malzemeyle çarcabuk diktikleri binalarda ölen kişiler için vicdani bir rahatsızlık, bir pişmanlık hissediyorlar mı acep?
Gerekli denetimi yapmayan belediyelerdeki yetkililer rahat uyuyorlar mı, belediyelerdeki yetkilileri denetlemeyen idareciler rahat uyuyabiliyor mu?
**
Birde neden hep beton ve dikine binalar yapılıyor?
Ahşap vb. alternatifler niçin değerlendirilmiyor, niye yayvan yapı sistemine geçemiyoruz? Muhtemelen ''pahalı olduğu için'' denecek. İnsan hayatı daha mı ucuz?
**
Can yakan birkaç mevzu daha var.
Depremin üstünden 3-4 gün geçiyor ve hâlâ enkazlar kaldırılamıyor.
Gelişmiş ülke demek zaten depremde binaların yıkılmaması demek, hadi eskaza yıkıldı 3-4 gün geçmesine rağmen kaldırılamaması demek ne demek?
**
Birde depremle dalga geçen insan görünümlü mahluklar var.
Deprem altında kaldım diye yalan söyleyip sosyal medyada adres paylaşanları mı ararsınız, doğuda olunca ''Zaten onlar Kürt idi, hak etti'' batıda olunca ''Gevur İzmir hak etti'' diyenlerimi... Böylesi ruh sağlığı bozuk insanlar depremden daha yıkıcı olabiliyor.
**
Neyse ki güzel haberler de aldık.
Depremden 65 saat sonra enkaz antından 3 yaşındaki Elif kurtarıldı, vb. gibi. İzmir'e ve tüm Türkiye'ye geçmiş olsun.
Umarız bir daha böylesi acılara düçâr olmayız.
Selam ve dua ile...
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.