Konyalı eski devlet bakanı konuştu: Erbakan hocamız planları burada yaptı

Konyalı eski devlet bakanı konuştu: Erbakan hocamız planları burada yaptı
Milli Görüş Lideri, eski Başbakan Prof. Dr. Necmettin Erbakan’ın dava arkadaşlarından olan eski Devlet Bakanı Teoman Rıza Güneri, merhumun yaşamı boyunca canı ve malıyla cihat ettiğini söyledi. Güneri, “Hocamız, Siyonizmin korkulu rüyası oldu” dedi.

Eski Devlet Bakanı Konyalı Teoman Rıza Güneri, Merhaba Gazetesi Necmettin Erbakan ekine konuştu. Güneri, Erbakan’ı anlamak ve onun hayatını anlatmak için ‘Hakkı hâkim kılmak için, bütün gücümüzle çalışacağımıza söz veriyoruz’ cümlesinin yeterli olacağına dikkat çekti. Güneri, “Hakkı hâkim kılmak hedefi ve bütün gücüyle çalışmak fiili, Erbakan’ın hayatının özetidir” dedi. Erbakan Hocanın en büyük hayalinin hakkı hâkim kılmak; yani bütün haksızlıkları, adaletsizlikleri, hukuksuzlukları, zulümleri ortadan kaldırmak; herkesin insanca, hür, itibarlı ve müreffeh bir şekilde yaşadığı bir dünya kurmak olduğunu hatırlatan eski Devlet Bakanı Teoman Rıza Güneri, “Bu hedefe ulaşmak için de bütün gücüyle çalışmak, yani cihat etmek. Peki Erbakan’ın bu hedefi ve bu gayretinin çıkış noktası ne idi? Tabii ki çok şuurlu ve iyi yetişmiş bir Müslüman olmasıyla beraber İslam’ın, son dönemin klasik Müslümanları standardında değil, her yönüyle yaşanması gerektiğine olan, çok güçlü inancıdır” şeklinde konuştu.

adsiz.webp

PLANLAMALARI ARKADAŞLARIYLA MESCİTTE YAPTI

Prof. Dr. Necmettin Erbakan’ın eğitiminin münevver bir aile ortamında başladığını kaydeden eski Devlet Bakanı Teoman Rıza Güneri, Erbakan’ın babasının hiçbir konuda baskıcı davranmadığını ancak çocuklarının ilgilerini çekecek ve meraklarını uyandıracak metotlar uyguladığını belirtti, Güneri, şu cümleleri kullandı: “Bu metotlar sayesinde çocukları kendiliklerinden İslam’a merak sarıp öğrenme, araştırma yoluna gittiler. Erbakan, bütün okullarında üstün başarı gösterdi. Liseden birincilikle mezun oldu. Sınavsız İstanbul Teknik Üniversitesi’ne (İTÜ) girme hakkı verilmesine rağmen sınava girdi, sınavdaki yüksek puanından dolayı direk ikinci sınıftan başlatıldı. Üniversite döneminde sonradan siyasette birlikte hareket edecekleri arkadaşlarıyla mescitte buluştu. Üniversitenin mescidinde, organize ettiği konferanslara dönemin Müslüman münevverlerini konuşmacı olarak getirdi. Hem kendisinin hem arkadaşlarının fikri yapılanmalarının gelişmesinde o konferansların etkisi çok oldu. Konuşmacı gittikten sonra da arkadaşlarıyla uzun uzun o günkü konuyu mütalaa etmeye devam ettiler. Erbakan bir taraftan iyi bir makine mühendisi olarak yetişirken, bir taraftan fikri yapısının gelişmesi gerçekleşmiş, bir yandan da devrin önemli mutasavvıf ve alimlerinden Hasip Efendi, Abdülaziz Efendi ve Mehmet Zahit Kotku Hoca efendilerinin sohbet ve irşat halkalarına çok sıklıkla katıldı. Onlarla manevi konularda sohbet ettiği gibi Türkiye’nin ve dünyanın meselelerini, İslam aleminin ve insanlığın müşküllerini sürekli karşılıklı müzakere etti, sevgilerini desteklerini takdirlerini ve çok iyi dostluklarını kazandı. Akademik kariyerinin bir bölümünde Almanya’da bulundu, Aachen Üniversitesi’nde de üstün başarısıyla dikkat çekti, Alman Leopard tanklarının geliştirilmesinde baş mühendis olarak çalıştı.”

3-1.webp

HOCAMIZ ÖRNEK BİR HAYAT YAŞADI

Güneri, daha sonra konuşmasını şöyle sürdürdü: “Prof. Dr. Necmettin Erbakan, vefatından sonra daha iyi anlaşılmaya başlandı. Her geçen yıl onun fikirlerine, ortaya koyduğu aksiyona ilgi artıyor. Hakkında kitaplar yazılıyor, tezler hazırlanıyor, araştırmalar yapılıyor, adına programlar düzenleniyor, belgeseller yapılıyor. Türkiye’de, çok partili siyasi hayata geçildikten sonra, pek çok siyasi lider siyaset sahnesinde yer aldı ancak köklü fikirler ortaya koyan ve bu fikirleri geniş kitleler tarafından kalıcı olarak benimsenen, nesilden nesle aktarılan, kitleleri motive edip, şuurlandırıp, karşılık beklemeden ülke ve insanlık hizmetinde yer almalarını sağlayan başka bir lider olmadı. Erbakan bu yönde tek örnek. Diğer liderlerin önemli kısmının, daha hayatta iken, kurdukları oluşumlar yok oldu veya etkisini kaybetti. Ancak Erbakan’ın çevresinde yetişen ‘dava adamları’ etkilerini artırmaya devam ettiler. Dr. Işıl Arpacı, 7 yıl süren Erbakan üzerine hazırladığı doktora tezi çalışması sürecini anlatırken, ‘Erbakan’ı araştırmaya başlayınca; İslam’ı öğrenip anlamadan, Erbakan’ı anlayamayacağımı anladım’ diyor. Aslında Erbakan’ın hayatındaki mükemmel detaylar, fikirlerindeki bütün insanlığı kuşatan barış, adalet, eşitlik vurguları, tamamen İslam’ın temel umdelerinden kaynaklanıyor ve İslam’ın yeniden gündem olmasına, ilgi çekmesine, araştırılıp öğrenilip benimsenmesine yol açacak kadar etkili oluyor. İslam yaşanarak yaşatılacak, yaşanarak ışık olacak bir din. İslam, insanların hayatının bütün anlarını, davranışlarını, ilişkilerini, düşüncelerini tanzim eden bir hayat nizamı. Aslında hayatın tamamında yapılan her şey eğer Allah rızası için ve insanlara faydalı olmak niyetiyle yapılmışsa bir ibadettir. Dünya tarihinde, İslam’ı güzel yaşayan insanların, İslam’ın yayılmasında, tanınmasında etkilerinin, yaşadıkları dönemde olduğu gibi, çağlar boyunca da devam ettiğini görürüz. Erbakan da fikirleri ve hayatının tamamında ortaya koyduğu davranış biçimleriyle nesiller boyu, insanların İslam’a olan ilgisini ve sevgisini artıracak örnek bir hayat yaşadı.”

uetuea.webp

BATIL İLE MÜCADELEDE DERNEK VE VAKIFLAR KURDU

Erbakan Hocanın mücadelesini tanımlarken, dünya kurulduğundan beri hak-batıl mücadelesinin devam ede geldiğini ortaya koyduğunu söyleyen Güneri, bu çağda hakkın temsilcisinin Millî Görüş olduğunun da altını çizdi. Merhum Erbakan’ın batılın temsilcisinin de bir dönem Siyonizm, daha sonraları ırkçı Emperyalizm olarak nitelendirdiğini hatırlatan eski Devlet Bakanı Teoman Rıza Güneri, ayrıca şunları kaydetti: “Bütün dünyayı sömüren, temeli Kabala inancına dayanan, nüfusu çok olmayan ama dünyanın finans, enerji kaynakları, çok uluslu şirketleri ve önemli kuruluşlarına hâkim olan zalim yapıdır. Erbakan Hoca, İslam’ın en önemli ibadetlerinden biri olan cihat ibadetinin unutturulduğunu, bundan dolayı dünyada batılın zemin bulduğunu, zulmün ve sömürünün arttığını ortaya koydu. Zulmün, sömürünün ortadan kaldırılması için verilen mücadelenin cihat olduğunu söyledi. Cihadın sanıldığı gibi sadece silahla yapılmadığını her alanda zulmün, haksızlıkların, sömürünün, adaletsizliklerin önlenmesi mücadelesinin cihat olduğunu anlattı. Daima da barıştan yana bir üslup kullandı. Konuşmalarında sıkça İslam kelimesinin barış demek olduğunu ifade etti. Aslında İslam’ı karalamak için batının el altından desteklediği radikalizmin en iyi ilacı Erbakan’ın ortaya koyduğu Millî Görüş çizgisidir. Erbakan Hocaya bağlı gençlik Türkiye’de hiçbir zaman şiddete bulaşmamış, anarşiden, sokak çatışmalarından uzak durdu. Rahmetli Erbakan Hoca, batıl ile mücadelesini siyasi parti yanında, kurduğu yan kuruluşlar kanalıyla da sürdürdü. Bu yapılar, toplumun her katmanının içinde yer aldığı dernekler, vakıflar, sendikalar, gençlik kuruluşları, iş adamları örgütleri, yardım kuruluşları, uluslararası organizasyonlar, basın yayın kuruluşları, yurt dışındaki vatandaşların benliklerini kaybetmemeleri ve oldukları ülkelerde etkili olmaları için kurduğu çeşitli oluşumlar. Erbakan Hoca, pek çok ülkede İslami hareketin başlatılması için yerel kuruluşlara destek verdi. En güçlü ve sağlıklı İslami düşüncedeki partilerle, yapılarla çok özel ilişkiler kurdu, Bütün bu hareketlerin periyodik olarak bir araya geldiği toplantılar düzenledi, çeşitli sahalarda çalışmalar yapılmasını organize etmiş ve her biri tarafından da tabii lider olarak kabul gördü.”

EN ÇOK ÇALIŞAN VE TERLEYEN ERBAKAN HOCAMIZ OLDU

Milli Görüş Lideri Prof. Dr. Necmettin Erbakan’ın mücadelesinde en büyük gücü, inançlı halkın gücü olarak gördüğünü aktaran eski Devlet Bakanı Teoman Rıza Güneri, Erbakan’ın parti teşkilatlarının ve yan kuruluşlar diye ifade ederek kurdurduğu bütün kuruluşların en ücra noktaya kadar çok geniş bir şekilde teşkilatlanmasını, teşkilatların çok iyi eğitilmesini, disiplinli ve şuurlu bir şekilde çalışmalarını sağladığını dile getirdi. Şuurlu insanların, hiçbir karşılık beklemeden, sadece Allah’ın rızasını kazanmak için, bir denetim olmasa bile kendiliklerinden çok büyük fedakarlıklarla, teşkilat çalışmalarını yürütür hale geldiklerinin altını çizen Güneri, “Erbakan Hoca kurduğu müthiş teşkilat sistemiyle de en uç noktadaki teşkilat mensuplarının çalışmalarının dahi düzenli toplantılar ve düzenli raporlarla takip edilmesini sağladı. Kendisi de bizzat bu titiz çalışmanın başında oldu. Bu teşkilatlar eliyle bütün vatandaşların Türkiye’nin ve dünyanın gerçeklerini öğrenmelerini ve eğitilmelerini sağlamaya çalıştı. Kendisi fedakârlık yapmayan bir liderin başında olduğu teşkilatlardaki görevlilerin fedakârlık yapması beklenemez. Erbakan siyasete adım attığı ilk günden itibaren sonuna kadar hep en çok çalışan, en çok terleyen oldu. İlk bağımsız adaylığından itibaren mesajını herkese ulaştırabilmek için her ilçeye, her köye gitmiş, hatta yolu olmayan köylere dahi yürüyerek gidip mesajını ulaştırmanın gayretinde olmuş, gitmemenin, mesajı ulaştırmamanın vebal olduğunu söylemiş, bazen bazı köylere gece yarılarında ulaşabilmiş ve bekleyen vatandaşlara hiç kısaltmadan o gün yapmakta olduğu konuşmanın tamamını, karşısında birkaç kişi bile olsa eksiksiz yaptı” diye konuştu.

DIŞ GÜÇLERİN ETKİSİYLE ODADAN UZAKLAŞTIRILDI!

Merhum Erbakan’ın adım adım siyasete girme serüveniyle ilgili de açıklamalarda bulunan Güneri, “Almanya’da Türkiye’ye giden motorları görünce karar vermiş ve Türkiye’de bir kısım idealist insanı ikna edip yatırım yaptırarak Gümüş Motor Fabrikasını kurdu. Yerli otomobil fikrini dönemin yöneticilerine yazdığı mektuplarla iletti, Devrim Otomobili projesinin doğmasına öncülük etti. Sanayinin gelişmesi için Türkiye’nin sadece Batısına değil bütün Anadolu’ya sanayinin yayılmasını sağlamak, sermayenin Anadolu insanının da eline geçmesini temin edebilmek için TOBB genel sekreterliğine aday oldu ve kazandı. Hocamız, bu girişiminden rahatsız olan tekelci sermaye sahiplerinin ve dış güçlerin etkisindeki siyasilerin müdahalesiyle Odalar birliğinden uzaklaştırıldı. Erbakan bundan sonra millete ve ülkeye hizmetin en doğru yolunun siyaset olduğunu gördü ve siyasete girmeye karar verdi. Bu kararını verirken, gönül gönle verdiği hocasıyla, dönemin münevverleriyle ve İslami şuura sahip arkadaşlarıyla istişare etti.”

ERBAKAN’I HEP ENGELLEMEYE ÇALIŞTILAR!

Erbakan Hocayı anlamak için bilinmesi gereken bir hususun da yakın tarih ve Osmanlı’nın işgal edilip parçalanmasının sebepleri olduğunu söyleyen Güneri, Sezai Karakoç’un, bir sohbetinde dedesinden bir hatırayı tasvir ederek, tahlil yaptığını hatırlattı. Eski Devlet Bakanı Teoman Rıza Güneri, “Dedesi hayvanlarının ağılından gürültüler duyar ve idare lambasını yakıp ağıla gider. Ağıla bir kurdun girmiş olduğunu görür. Kurt sürekli Karakoç’un dedesinin elindeki lambayı söndürmeye hamle yapar, ışığı söndürse, karanlıkta görebildiği için istediği gibi saldıracak. Sezai Karakoç sohbetinde bu hatırayı İslam’ı yok etmeye çalışan işgalci, Emperyalist zihniyetlerin davranışına teşmil ederek, ‘Müslümanların inançlarını zayıflatıp söndürdüklerinde, kolay lokma haline getirebilecekler ve dünyayı sömürmelerinin önünde engel kalmayacak’ diye konuyu bağlar” dedi. Bu tespiti genişleterek, konuşmasını devam ettiren Güneri, “Osmanlı Ortadoğu’nun ve İslam Dünyasının lideri ve ışığı durumundaydı. Hilafet gücünün de etkisiyle Müslümanların olduğu bölgelerde sömürgeci devletler rahat hareket edemiyorlardı. Batılı sömürgeciler Afrika’nın, Uzak Doğu’nun ve dünyanın pek çok zenginliklerini, tabii kaynaklarını acımasızca sömürmüşler, sömürdükleri ülkelerin halklarına zulmetmişler, pek çoğunu acımasızca katletmişler. Osmanlı’nın işgali Orta Doğu’da petrolün keşfinden sonraki dönemdedir. Osmanlı’nın yıkılması ve İslam’ın ortadan kaldırılması Siyonist protokolünün hedeflerinden. Kuzey Afrika’nın ve Orta Doğu’nun Osmanlı’nın elinden alınmasıyla; bölge kaynaklarını sömürebilme yanında İsrail devletinin kurulması da hedeflendi. Bu tespitlerden sonra şunu rahatlıkla söyleyebiliriz ki; bölgeyi ve dünyayı sömürenler, Türkiye’de İslami bir dirilişi ve Türkiye’nin güçlenmesini istemeyecekler. Erbakan maddi ve manevi kalkınmaya çok önem verdi. Bir taraftan ağır sanayi hamlesi gibi projeleri hayata geçirirken bir taraftan da manevi kalkınma için çok önemli adımlar attı. Bunun için de Emperyalizm ve içerdeki uzantıları tarafından hep engellenmeye çalışıldı. Defalarca kurduğu partiler kapatıldı, uzun yıllar mahkemelerle uğraştırıldı, siyaset yasağı kondu, hapsedildi. Buna rağmen Erbakan Hocamız, siyaset tarihimizin en etkili ismi oldu. Kurduğu siyasi yapı etkisini kendi sağlığında da, vefatından sonra da sürekli arttı. Erbakan’ın etkisi Türkiye’de köklü olumlu sosyoekonomik, sosyokültürel değişimleri, kırılmaları meydana getirdi. Türkiye Batının kendine biçtiği rolden kurtulmaya başladı ve sadece Batı hayranlarının etkili olduğu bir düzenden, halkın etkili olmaya başladığı bir düzene doğru adım attı” diye konuştu.

İSLAM ÜLKELERİNİ BİR ARAYA GETİREBİLMEYİ BAŞARDI

Erbakan’ın fikirleri ve hedefleriyle Türkiye’ye sığacak yapıda biri olmadığını konuşmasına ekleyen eski Devlet Bakanı Teoman Rıza Güneri, Hocanın bütün hayatı boyunca tüm insanlığın kurtuluşu için çalışmayı hedeflediğini vurguladı. Başbakan olduğu 54. Hükümetin 1 yıl sürdüğünü, Erbakan’ın bu bir yılda sadece iki defa yurt dışına seyahate çıktığını kaydeden Güneri, konuşmasını şöyle noktaladı: “Bu seyahatlerinin sonucu olarak D8’i kurdu. D8 in umdelerini ortaya koyarken, dünya devletlerinin ilişkilerinde olması gereken prensiplerini; savaş, çatışma, çifte standart, üstünlük, sömürü yerine; barış, diyalog, adalet, eşitlik, iş birliği olmalı diye ortaya koydu. İslam ülkeleri arasında dayanışmaya çok önem verdi. İslam birleşmiş milletleri, İslam ortak pazarı, İslam dinarı, Müslüman ülkeler askeri iş birliği gibi tanımladığı alanlarda, adım atabilmek için D8’in kuruluşunu, içerde 28 Şubat gerginliğinin devam ettiği zor bir dönemde gerçekleştirme başarısını gösterdi. D8 ülkeleri incelendiğinde Mısır gibi İran gibi tarih boyunca birbirleriyle sorunlu ülkelerin, Endonezya, Malezya, Nijerya, Pakistan gibi en fazla nüfusa sahip İslam ülkelerinin bir gaye etrafında toplanabildiğini görürüz. Türkiye Cumhuriyeti tarihinde Türkiye’nin öncülüğünde bu büyüklükte ve önemde başka bir oluşumun kurulmadığı dikkate alınırsa Erbakan’ın dehası daha iyi anlaşılabilir. Hucurât suresinde Cenab-ı Allah; ‘Müminler, yalnızca Allah'a ve Resulüne iman eden, sonra şüpheye düşmeyen, Allah yolunda malları ve canları ile cihat eden kimselerdir. İçleri dışları bir olanlar (sadıklar) işte bunlardır’ buyurmuştur. Erbakan Hocamız bu ayet-i Kerimenin ruhuna uygun düşündü, yaşadı, mücadele etti, cihat etti. Öldükten sonra nasıl anılmak istersiniz sorusuna; ‘Malıyla ve canıyla cihat eden bir mümin olarak anılmak isterim’ diye karşılık vermesi rahmetli Prof. Dr. Necmettin Erbakan Hocamızın hayata bakışını, mücadelesinin çıkış noktasını, net olarak ortaya koyuyor. Allah ondan razı olsun, Allah rahmet eylesin.”

Kaynak:Emre Özgül

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum
  • Arif Emre / 05 Nisan 2025 19:20

    Eski mücahidler şimdi zenginmüteaahitler oldular,kahrolsun israil diye diye zengin oldu bu mücahidler.

    Yanıtla (0) (0)